Sayıştay'ın yerel yönetim inceleme raporlarının çarşaf çarşaf yayınlandığı günlerde siyasetle uğraşan çoğunluğun derdi adaylık.
Hangi siyasi partiye baksanız, kendine yeni bir güç alanı oluşturmak, siyasi söylemden çok eş, dost, akraba, eknik kimlik üzerinden aday olma çabası var.
Türkiye önce 16 Nisan referandumu, ardından da 24 Haziran akşamı özellikle de muhalefet açısından olağanüstü bir yılgınlık yaşadı.
Bu yılgınlık iktidarın Anayasa ve yasa dinlemez tavrı ile öfteli bir kalabalık doğurdu.

***

İlk seçimde sandığa gitmeyeceğini söyleyenlerin büyük çoğunluğu şu günlerde sessiz.
Kiminin aday olmak gibi bir derdi var, kiminin ise aday olacaklar üzerinden siyasi hesabı.
Bütün bunların üzerine bir de muhalefetin içinde yerel seçimler sonrasında yapılma olasılığı bulunan kurultaylar için genel başkanlık hayali kuranları eklerseniz, ortaya iktidar için değil, muhalefet için kaotik bir durum ortaya çıkıyor.

***

İktidar bilerek tartışmayı aday isimleri üzerinden yürütüyor.
“Ankara kimin? İstanbul'a bakan mı gönderelim? İzmirliyi anlamak gerekli” gibi söylemlerin asıl amacı siyasetin suyunu daha da sığlaştırmak.
İktidarın elbette endişesi yok ama, muhafetin sandık güvenliği gibi bir endişesi yok mu?
Ya da doğru anlatım ile böyle bir endişe taşımalı mı?
Son iki sandık sonuçlarının tartışması haler sürerken, belediye başkanlarının, ilçe başkanlarının, il başkanlarının ne işi var genel merkezde?

***

Ben vatandaşım ve soruyorum.
Bu yerel seçimlerde kurulacak sandıklar için muhalefet partileri ne yapıyor?
Sandık görevlileri tamamlandı mı?
Son iki seçimde yaşanan hilenin, hurdanın önüne geçebilmek için ne yapılıyor?
Yoksa her seçimde olduğu gibi siyaseten hazır edilmiş vatandaşlar olarak hepimiz ekran karşında öfke nöbetleri mi geçireceğiz.
Suskun kalan genel merkezlerin, birbirinden habersiz sandık yöneticilerin kaçıp saklandığı bir gece daha mı yaşayacağız?

***

Adaylık sürecinin ahbap çavuş ilişkisine değil, sokak sokak, mahalle mahalle örgütlenen halkın belirlediği isimlerle sandığa coşkuyla gitmesi, sonrasında sandığına sahip çıkması, demokrasi için daha çok çaba harcaması bu kadar mı zor?
İzmir'i CHP kaybetmez...
Nasıl kazanır?

***

Sadece İzmirli'nin AKP karşıtlığını kaşıyarak kazanılan seçimin, ülkenin siyasal, ekonomik sorunlarına katkısı ne olacaktır?
“Kenarda duruyorum ama başarısızlık halinde genel merkeze talibim” tavrı ile sandığa gitmemeyi teşvik eden çapsız siyasilere ne dersiniz?
Yenilgiden taht çıkar mı?
Ya da yenilginin suçunu kendinden başka harkese yükleyerek giyilen tacın, İzmir'i de Türkiye'yi de sıkıntılardan kurtarması beklenebilir mi?

***

İktidarın istediği belli.
Yerel seçimleri ekonomik ve siyasal sıkıntıların dışına taşımak.
Bunun için de zaman zaman dün kendi görevden aldığı belediye başkanlarını tartıştırıyor, zaman zaman da kendi içinde parlak isimleri.
Sahaya süreceği politikası kalmamış iktidarın politikasız seçim taktiğine pek ala muhalefet de kapılıp gidiyor.

***

Vatandaşa şunu söyleyin.
Sandık görevlileri hazır mı?
Sandıklar güvenilir mi?
Yoksa yine seçim gecesi elimiz böğrümüzde mi kalacak?