İstanbul'da yaşanan hain terör saldırısının gölgesinde oynandı dünkü maçlar. At yarışlarının bile ertelendiği, herkesin gergin olduğu ortamda, Altay-Sancaktepe maçı bir hayli sürtüşmeli geçti.
2 takım futbolcularının bir çok kez birbirleriyle tartışmasına şahit olduk. Neyse ki hakem, Beşiktaş'ı Dinamo Kiev maçında katleden İskoç hakem gibi art niyetli olmadığından hep
saha içindeki yaşananları tolere etti. Kırmızı kartını çıkarmamak için çabaladı. Maça odaklanmanın zor olduğu bir günde hakem Uğurcan Tozlu'nun babacan tavırları mücadelede olası istenmeyen tabloların önüne geçti. Sahadaki futbola gelince.. 55 dakika boyunca Altay'ın Cüneyt Biçer dışında bir teknik direktörü daha olduğunu gördük. O da sahadaydı. Tüm arkadaşlarına direktifler verdi. Genç oyuncularını sakinleştirdi. Sarı kartları cebinde olan Hüsamettin, Atakan, Yiğit gibi oyuncuların kırmızı kart görmemesi için gerekirse yanına çekti; konuştu. Maç boyunca çok istekli ama kaçırdığı pozisyonlarla şanssız olan Halil Yılmaz'ı bir çok pozisyonda teselli etti. Yetmedi bir de gol attı... Murat Uluç son yıllarda hasret kaldığımız "kaptanlık" figürünü harika sahaya yansıttı. Küreselleşen futbolla içi boşaltılan, lider özellikli değil de artık en iyi oyunculara verilen kaptanlık pazubandının hakkını verdi deneyimli forvet. Eee artık yaşı da belli bir yere geldiği için olsa gerek hem beynini hem ayaklarını kullanmaya bünyesi 55 dakika yetti. Sakatlanarak yerini Hasan Demir'e bıraktı. O vakite kadar 4-4-2 sistemiyle oynayan siyah beyazlılar Hasan'ın girmesiyle Serdar Sabuncu'dan alışık olduğumuz 4-3-3 formatına döndü. Hüsamettin forvetten sağ kanada açıldı. Artık tamamen kontratak arayan Altay, ikinci golü de son dakikalarda buldu. Düne kadar mağlubiyeti olmayan lider Sancaktepe'yi yenip grubun en kaliteli ekibi olduğu bir kez daha ortaya çıkan siyah beyazlılar, geç de olsa tutturduğu bu uyuma bir çomak sokulmazsa Play Off'a ilk adı yazılan takım olur.