Son günlerde dünya gündemine oturan Filistin-İsrail savaşı Türkiye'nin de gündeminde yerini aldı. Birçok siyasi parti Filistin'in haklı davasına destek verirken Hamas'ı destekleyen siyasal islamın ve Filistin halkını destekleyen Sosyalistlerin aynı tarafta olması kafa karışıklığına neden oldu. Filistin tarihine kısaca değinmek bu duruma açıklık getirecektir.

2. Dünya Savaşında yaşanan Yahudi soykırımının ardından, Birleşmiş Milletler 1947 yılında Filistin topraklarını iki ana parçaya bölmek için bir plan geliştirdi. Bu topraklar o zamanlar İngiliz kolonisiydi ve bu plan, biri Yahudi Devleti diğeri Arap Devleti olmak üzere iki parçadan oluşacak bir düzenlemeyi öngörüyordu. Ancak, bu düzenleme 1948'de hayata geçirilmeden önce Arap devletleri tarafından kabul edilmedi ve İsrail devletinin ilanıyla sonuçlanan bir çatışmaya yol açtı.

1947'deki taksim planı, İsrail'in daha fazla toprak kazanmasıyla başlayarak 1948'de İsrail'in kuruluşunu beraberinde getirdi. Ardından, 1950'lerin ortasında başlayan bir dizi savaş ve 1967'de Filistin topraklarının tamamının işgal edilmesi gibi gerçekliklerle devam etti. Bu süreç boyunca çeşitli savaşlar, çatışmalar ve boykotlar yaşandı.

Sol geride kalırken, İslami örgütler yükseliyor!

1967 Savaşı'na kadar olan dönemde, İsrail ile ilgili mücadele öncelikle Arap Devletleri arasında yaşandı. Ancak 1967'de Filistin halkı, bu konuda daha fazla mücadele edemeyeceklerini fark etti ve kendi kaderlerini tayin etme yoluna gitti. Bu dönemde, özellikle sosyalist ve sol gruplar ön plana çıktı, zira İslamcı gruplar o dönemde etkisizdi. Ancak 1980'lerin ortasından itibaren, Suudi Arabistan ve batılı merkezlerin desteğiyle İslamcı Örgütler güç kazandı.Tıpkı 60'lar Türkiyesinde olduğu gibi, Solun yükselişine siyasal islam gruplarıyla karşılık verildi.

Filistinliler, İsrail'in işgaline karşı taşla sopayla direniş gösterdi. İsrail ise uluslararası medyada gerçekleştirdiği katliamları televizyonlarda sergiledi.

Son günlerde Hamas'ın İsrail'in Gazze çevresindeki topraklarına yönelik saldırıları ve füzeleri, yeni tartışmalara yol açtı. Özellikle düşünce duvarları yıkıldı ve İsrail'in işgal ettiği topraklara Filistinli grupların girdiği görüldü. Ancak bu yeni gelişmeler, bazı grupların, özellikle Hamas, sivilleri ve çocukları esir almanın üstüne bir de kadınları alenen teşhir etmek gibi eylemleri ile uluslararası düzeyde tepkiye neden oldu. Bu noktada en çok dikkat çeken detay ise bu saldırılarda sol partilerin aldığı konum oldu. Türkiye'de sol/sosyalist partiler bir bir Hamas'ın düzenlediği operasyonu destekleyen açıklamalarda bulundu. Açıklamalar sonrasında ise özellikle sosyal medya platformlarında köken olarak İslami bir örgüt olan Hamas'ın, sosyalist partiler tarafından desteklenmesi tartışmalara yol açtı. Peki sosyalistler gerçekten Hamas'ı mı destekledi?

Sosyalistler, Hamas'ı mı destekliyor?

Bu sorunun tek bir cevabı var. Hayır! Sosyalistler, Hamas gibi İslami temeller ile hareket eden bir örgütü desteklemiyor. Sosyalistler, hangi kesim insan haklarına aykırı, sivil halka zarar veren, insanlık suçu bir tutum sergiliyorsa onun karşısında cephe alıyor. İsrail'in hastaneye düzenlediği saldırıyı, savaş suçu işlemesini, Fosfor Bombası kullanmasının karşısında dururken; Hamas'ın sivilleri esir almasını ve kadınları teşhir etmesinin karşısında duruyor. Türkiye Solu, toprakları elinden alınan Filistin halkının haklı davasını destekliyor. Örgüt çapında değil, halk çapında konuyu ele alıyor. Hala iş birliği sürdürülen İsrail'e karşı yaptırımlar uygulanmasını savunuyor. 

Meydanlarda ''Mehmetçik Gazze'ye'' diye bağıran İslamcı-Milliyetçi zihniyetin karşısında duran Sosyalistler, 65 yaşında ev geçindiren Mehmet dayının, eline kına yakıp askere gönderen Ayşe teyzenin evine ateş düşeceğini biliyor. Sol, savaşa gidecek çocukların fakir fukaranın çocuğu olduğunu biliyor. Kimin evinden can çıkacağı, kimin cebine para gireceğini biliyor.