Durum içinden çıkılmaz bir hal aldıysa suçluyu en kolay yerden buluruz. Bir ara kıpırdar gibi olan hasta Türk futbolu artık dibe vurdu. Geçtiğimiz dönemlerde yaşanan mali sıkıntıların cezası bugün çekiliyor. Sümen altı edilen evraklar, geçiştirilen krizler, “Amannn bunu da sonra öderiz”ler ülkenin genelinde yaşanan mali sıkıntı ile birlikte su yüzüne çıktı. Kara parayı aklamak için gelen çakma başkanlar bile ortadan kayboldu.
Peki o zaman suçlu kim? Çok kolay... Teknik Direktörler...
Türkiye'de futbolda bu işler kolay kolay düzelmez. Henüz öyle bir kafaya sahip değiliz. Bizim işimiz penaltı VAR mıydı, yok muydu?
Gündemi bunlarla meşgul ederken İzlanda bile bizi solladı.
Milli takımlardan önce kendi ligine bir bak. Hangi seviyedesin?
Galatasaray gibi dev Avrupa'dan mali kriter cezasını yedi. Aziz Yıldırım'dan sonra ortaya çıkan borçlarla belini düzeltmeye çalışan Fenerbahçe'nin ayarı tamamen kaçtı. Beşiktaş'ın da çok aman aman bir farkı yok.
Haydi para pulu geçtim. Maddi durumu iyi bir kaç kulübün ise mantalitesi farklı değil.
Sen hocanın eline tutuştur ite kaka bir kadro. Sezonun ortasında, “Hocam kusura bakma taraftar sizi başarısız buluyor” diye gönder gitsin. Yani ne paralı, ne parasız bu işi beceremiyoruz.
Çünkü plan-projeyi sevmiyoruz. Günü kurtarmak, basına, taraftara şov yapmak en güzeli.
Türkiye'de altyapı yıllardır kanayan yara. Altınordu'dan sonra herkes heveslendi ama kimse yapamadı. Çünkü emek ve zaman isteyen işler.
A Milli Takım'da bile gençleştirme operasyonu fiyasko...
Ağırlığı olan futbolculardan vazgeçemiyorsun. Ahbap-çavuş ilişkileri had safhada. Burak gibiler, Arda gibiler kendi eceliyle gitmese asla uzaklaştırabilecek gücün yok. Ondan alıp, bir fidana formayı vermen yürek ister.
Fakat en sevindirici nokta krizin sonu altyapıya gidiyor. Belini toparlayamayacak durumda olan takımlar mecburen gençlere yönelecek.
Bugün değil, yarın değil belki....
Ama günü geldiğinde ortalık bu gençlere kalacak. Sabırla bekliyoruz.