Sen bir şarkısın rüzgarların getirdiği
Belki de bir rüzgarsın şarkı söyleyen.”
Erdoğan Çokduru

Önce tanıştırayım: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okuttuğum “Yazı Türleri” dersi için 500 sayfalık bir çoğaltma (teksir) hazırlamıştım. (Hala daha kapsamlısını görmedim.) O çalışmamda yazı türlerini 24'e ayırmıştım.
“Tanıtma” bölümünde, “Tanıtma”yı şöyle tanımlamıştım:
Bir kişinin, bir yerin ya da bir şeyin belirgin özelliklerinin okura öğretilmesi amacıyla kaleme alınmış yazı türü.”
Bu türe örnek olarak Sabahattin Eyüboğlu'nun, Balıkçı'nın “Mavi Sürgün” kitabıyla, Erdoğan Çokduru'nun kendi şiir kitabı “Adam”ın arka kapağına koyduğu tanıtma yazısını göstermiştim. Şöyle diyordu “Şair-i maderzat” (anadan doğma) şair Erdoğan Çokduru:
Marmaris'te doğdum. İlkokulu bitirdiğimden bu yana askerim. Zati benim babam da 17 yıl uzatmalı jandarma onbaşılığı yapmış adamdı. İlk kitabım “Şey”i ona adamıştım. Bu ikinci kitabım “Adam”ı anam Karadumanların Fatma'ya adıyorum. Ama bu bir şeyi değiştirmez ki; ha onlar, ha siz! (1959)”

NE SÖYLESE ŞİİR
1960'lar, İzmir'de şiirin altın yılları. Hemen her cumartesi Konak'ta, Bornova'da, Karşıyaka'da, Güzelyalı'da hınca hınç dolu salonlarda şiir matineleri düzenleniyor. Bu şenlikli toplantıların üç esas oğlanından biri Attila İlhan, ikincisi Erdoğan Çokduru. Zeki Müren'in her söylediğinin şarkı olması gibi, bizim Erdoğan'ın söylediği her söz de şiir oluyor. Öyle ki; şiir okuması için çağrıldığı mikrofondaki ön konuşması bile şiir sanılıyor, sayılıyordu.
O yıllar İzmir Radyosu'nda 26 Ağustos, 30 Ağustos, 9 Eylül günleri mülki ve askeri erkandan birileri ateşli ve etkileyici konuşma yapardı. Kendisi açık etmezdi ama ben bir vesile ile öğrenmiştim. Subayların o büyüleyici konuşmalarının çoğunu Erdoğan yazarmış.
Erdoğan'ın haiku benzeri kısacık şiirleri, gençler arasında selamlaşma veya vedalaşma sözü olarak kullanılırdı:
Dalga olanca gücüyle saldıracaktı tam,
Kıyı çekiliverdi gerisin geri.”
Bir delikanlının gonca gül sevgilisi başka bir kente mi gidecek? Gelsin Çokduru'dan bir şiir:
Sen gittikten sonra
Bu şehre İzmir demeyeceğim
Gözüm ısırmayacak bu palmiyeleri
Bu rıhtımda hiç gezmemiş oalcağım
Sen gittikten sonra
Kim bilir ne olacağım...”
Erdoğan'ın şiirleri öylesine hızlı yayılırdı ki; benim Ege Ekspres Gazetesi'nde hazırlamakta olduğum sanat-edebiyat sayfasına, Söke'den, Turgutlu'dan, Dikili'den ve başka yerlerden bunları kendi şiiri diye gönderenler çok olurdu.
Matinelerde Erdoğan'dan en çok istenen veya gençlerin okumak için can attığı şiirler arasında “Karnaval Gecesi”, “18.10 Vapuru”, “Güz Aşkı”, “Avanak” vb. başı çekerdi;
Bir gece düşün şimdi sonbahardan
Yağmurlar daha başlamamış olsun
Yalnızlığımı anlıyor musun?”

BOMBALAR YAKINIMIZA DÜŞMEYE BAŞLADI
Yaman pilottu Alb. Erdoğan Çokduru. Kartal teleklerinden kanatlarıyla uçtuğu tahayyül edilen İkaros'un, ona öykünen Hezarfen (Bin Fenli) Ahmet'in, kendisini namluya koydurup, mermi niyetine havaya fırlattıran Lagari Hasan Çelebi'nin, Köprüye En Yakın Alçaktan Uçuş Yarışması'nda köprünün altından geçen Ali Tekin'in, handiyse kanatsız uçacak kadar havaya egemen olan Vecihi Hürkuş'un soyundandı o.
Akşehir göklerinde 18 bin feet yukarı çıkarak aynı anda Karadeniz ile Akdeniz'i gören, sevdiği kızın (Cansel) gözüne ve gönlüne girmek için, onun evinin üzerinde uçurtma gibi gezen, ses duvarını aşmayı rutin eğlence haline getiren, bahçemin üstünde alçaktan uçarak, dikmekte olduğum fidanları uçurtan bir harika çılgındı Erdoğan.
Önce benim babam, arkasından onun, sonra da benim anam ölünce şöyle demişti:
Bombalar yakınımıza düşmeye başladı Şadan!”

EZBERE ÇOKDURU ŞİİRLERİ
Erdoğan'ın yazdıkları (bir okuyuş ya da dinleyişte) akılda kalan şiirlerdi. İlk dizesinde “bunu ben de yazardım” denilen türden. (Böylesi basitmiş gibi görünen ama bulunup söylenmesi zor olan deme'lere “Sehl-i mümteni” denildiğini bilirsiniz.)
“Bir Adam Öldü” şiiri, sıradışı bir gencin cebinde bulununca sakıncalı sayılan Erdoğan, şiirlerini yazıya geçirmez oldu. İçindeki şiir akarsuyunu, evinin balkonunda ahtapot çırparken sese çevirirdi. Benim belleğimin işi ne? Sinekkağıdı gibi yapışakordu aklımda o şiirler.
İşte ezberimdekileri de ekleyerek iki kitap ürettim Erdoğan Çokduru'dan: “Karnaval Gecesi” ve “Bitkilerin Aşkı.”
Son kitabına adını veren “Bitkilerin Aşkı”nı, “sarı-solmaz” bir Ege çiçeği gibi sunayım size; gerisini kitapta siz bulup logikinize alın:
Güzelyalı'da bir okaliptüs
Bir palmiyeye vurulmuş Karşıyaka'dan
Gelgelelim arada koskoca deniz
Ah palmiye, ah okaliptüs!”
Evlenesi gelenlere duyuru: Bu dörtlüğü nikah davetiyenize yazabilirsiniz...