Röportaj / Sinan KESKİN

Türkülerin içinde büyümüş biri olarak türkü dinlemekten büyük keyif alırım. Anadolu'nun eşsiz kültüründen süzülmüş onlarca yüzlerce yıldır dillerden düşmeyen türküleri, deyişleri, geleneksel yorumları ile dinlediğim gibi yeni isimlerin, modern yorumları da ilgimi çeker. Son dönemde türkülere gönül vermiş, özellikle Avrupalı müzisyenleri ilgiyle izliyorum. Paul Dwyer ve Brenna MacCrimmon gibi uzun yıllardır Anadolu ezgilerini seslendiren sanatçıların yanı sıra son dönemde dikkatimi çeken isimler oldu. Petra Nachtmanova, Eléonore Fourniau, Majda Maria Guessous ve Sultanita Band bu isimlerden bazıları. Polonyalı, Fransız ve Macar sanatçılar ellerinde bağlama türkülerin peşinden Anadolu'yu keşfediyorlar. Onlar Anadolu'nun ezgilerini merak ederken ben de onların bu merakının nereden geldiği merak ettim. İlk olarak Majda Maria Guessous ile bir söyleşi yaptım. Merak ettiklerimi sordum. Eléonore Fourniau ile yaptığım söyleşiyi de yakın bir zamanda bu sayfalarda okuyabilirsiniz.

Faslı bir baba ile Macar bir annenin çocuğu olarak Macaristan'da dünyaya gelen Majda Maria Guessous de bu isimlerden biri. Liszt Müzik Akademisi'nde Dr. János Sipos'un Türk Halk Müziği kursuna katılan, 2009 yılında Erasmus programı ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde eğitim almak için İstanbul'a gelen ve bu dönem yolu Erdal Erzincan ve eşi Mercan Erzincan ile kesişen Majda Maria Guessous 11 yıldır elinden bağlamayı düşürmüyor.

Bugüne kadar Amerika'nın yanı sıra Hindistan, Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu'daki çeşitli ülkelerde bağlama çalarak hayranı olduğu Aşık Veysel’den, Yunus Emre’ye, Karacaoğlan'dan Pir Sultan Abdal’a kadar birçok halk ozanının türkü ve deyişlerini Türkçe, Macarca söyleyen Majda Maria Guessous, “Bizim ilişkimiz, kardeşliğimiz 1000 yıl öncesine dayanıyor. Atalarımız birlikte dolaştı. Ondan geliyor bu ilişki” diyor.

Müzik kariyeriniz nasıl başladı?

Çocukluğumdan beri şarkı söylemeyi ve sahneye çıkmayı çok severim. 8 yaşımdayken müzik okuluna gittim. Bu bakımdan size güzel bir hikaye anlatayım. Diş hekimliği ve göz doktorluğu yapan dedeme bir gün bir solfej öğretmeni geldi. Konuşmaya başladılar, sonra aniden büyükbabam beni dişçi koltuğuna çağırdı ve bu öğretmene bir şarkı söylememi istedi. Büyükbabamın en sevdiği şarkılardan birini söyledim ve öğretmen benim şarkı söyleyişimi gerçekten çok sevdi. Onun önerisiyle müzik okuluna gitmeye başladım. Debrecen Müzik Okulu'nda çello çalmaya başladım ve sonra Judit Sáriné Szebenyi'nin kanatları altında halk şarkılarını daha ciddi çalışmaya başladım. Memleketimde katıldığım birçok yarışmadan güzel sonuçlar aldım. Müzik Okulu'ndan mezun olduktan sonra 2007 yılında Budapeşte Liszt Müzik Akademisi'nde Halk Müziği Bölümü'ne başladım. İlk solo konserimi 18 yaşımda verdim ve ilk solo albümüm 23 yaşında 'Gökkuşağı Köprüsü' adıyla çıktı.

Türk müziği ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Türk müzik dünyası beni çocukken annemin çok sevdiği bir kasetin içinden bulmuştu. Türk müziğiyle daha ciddi karşılaşmam üniversite yıllarıma bağlanabilir. Liszt Müzik Akademisi'nde halk şarkı/türkü öğrencisi olarak Dr. János Sipos'un Türk Halk Müziği kursuna katıldım. Fas kökenlerimi ve dolayısıyla doğu müziğine olan ilgimi bilen öğretmenim, İstanbul'a bir çalışma gezisine gitmem konusunda teşvik etti. Ayrıca bilinmeyen dünyaya cesur bir yolculuk başlamam katkıları olan öğretmenlerime Anna Vakler'a ve Tamás Kobzos Kiss'e de çok minnettarım. 2009’da Erasmus Bursu ile İstanbul'da gittim. Türk Halk Müziği yolculuğum Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde ve Erdal Erzincan’ın Saz Evi’nde başladı. Türk Halk Müziği hakkında Dr. Erdal Şalikoğlu’dan da çok şey öğrendim. Türkiye’de birkaç ortak konser de verdik. O Macar - Türk dostluk köprüsünün önemli bir adamı.

Dışarıda (Türkiye'de) kendimi tamamen buldum. Doğduğum ikili kimliğin (Macarlığım ve Faslılığım) Türkiye'de daha da birleşti. Türkiye'de çok iyi kalpli insanlarla tanıştım. Bunun için Türkiye’yi de vatanım gibi yakın hissediyorum kendime.

BEN SENİ SEVDUĞUMİ

İlk dinlediğiniz türkü hangisiydi?

'Ben Seni Severim, Candan İçeru' türküsünü ilk kez küçük bir çocuk olarak duydum. Sonra yetişkin bir kafayla ilk türkülerimden olan ve tamamen büyüleyici olan 'Ben Seni Sevduğumi' türküsüydü.

Bağlama çalmaya nasıl karar verdiniz? Öğrenmeniz ne kadar sürdü? Kim öğretti?
İstanbul'a eğitim gezimin başında Erdal Erzincan'ın Saz Evi’nde girdim. Erdal ve eşi Mercan Erzincan'ın kanatları altında bağlama çalmaya başladım. Mercan Erzincan hocam oldu, çok iyi ellere geçtim. 3 ayda Mercan'ın öğrencisi olarak birçok türküyü söylemeyi ve çalmayı öğrendim.

Başka enstrüman çalıyor musunuz?

Eskiden çello ve Macar müzik geleneğinden de bilinir, koboz (Ud ailesinden telli bir halk çalgısı) halk çalgısı çalıyordum ama bugün bağlamayı kullanıyorum. Kendimi öncelikle bir şarkıcı/türkücü olarak görüyorum.

Sizi en çok etkileyen türküler hangileri?

Pek çok türkü etkiledi beni; Sen Bir Ceylan Olsan, Ben Seni Sevduğumi, Huma Kuşu, Aşma Gırandan Aşma, Severim Ben Seni Candan İçeru türküleri hepsi çok çok önemli benim için.

Aşık geleneğini biliyorsunuzdur sanırım? Hangi aşıkların eserleri sizi etkiliyor?

Önce Aşık Veysel'in türkülerinden etkilendim. İstanbul'a eğitim gezimden hemen önce hocalarım Dr. Erdal Şalikoğlu ve Tamás Kobzos Kiss'in Aşık Veysel türkülerinin, Türkçe ve Macarca olduğu ortak albümünü tanıdım. Türkülerinden, “Sen Bir Ceylan Olsan” bana çok yakın geldi. Aşık Veysel'in yanı sıra Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Neset Ertaş, Aşık Ali Cemali de çok etkiler beni.

İZMİR'İ TANIMAK İSTERİM

İzmir'e geldiniz mi? Geldiyseniz sizde nasıl bir izlenim bıraktı? Gelmediyseniz gelme planınız var mı?

Maalesef henüz İzmir'e gitmedim ama gerçekten bu güzel ve önemli şehri de tanımak isterim. İzmir hakkında çok güzel şeyler duydum, şehri merak ediyorum. İzmir seyircisini yakın zamanda tanımayı umuyorum.

Macarca ile Türkçe arasında çok benzerlik var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Türkçeyi öğrenmeniz kolay oldu mu?

Evet, ortak birçok kelimemiz var. İki halkın müziği arasında birçok benzerlik olduğu gibi, iki dil de birbirine çok benziyor. Bana göre Macar olarak Türkçe öğrenmek zor değildir. Özellikle Türkiye’de en az 3-4 ay geçirilirse neredeyse tamamen Türkçe iletişim kurabilirsiniz. Türkçe öğrenmenin kolay olabileceğini düşünüyorum. Ben Türkiye'ye temel bir kelime bilgisi ile geldim, bu da benim için bir avantaj oldu.

Türkçe haricinde başka dillerde de şarkı söylüyor musunuz?
Türkçe dışında en çok Macar, Arap ve Hint dillerinde şarkı söylüyorum

Son olarak yeni projelerinizden söz eder misiniz?

2020'nin sonunda, dördüncü albümüm "Dönüşüm - Kaderler ve Şarkılar" çıktı. Eserlerin çoğu (13 dal) alışılmadık bir yaratıcı süreçten doğdu. Ötekileştirilmiş çocuklar ve yetişkinler (mesela emekçi çocuklar, evsiz bir kadın, mali açıdan zor durumda yaşayan çocuk ya da öksüz bir çocuk) ile bir dizi röportaj yaptım. Onların değerli iç düşüncelerinden müzisyen arkadaşlarım ile müzik yaptık. Şarkıların ana fikri olumlu değişimdir. Bu albüm önceki 4 albümünden farklıdır, çünkü tamamen Macarca söylüyorum. Bestelerimizin içinde kendi melodilerimizden ve sözlerimden Macar, Türk, Fas ve Hint halk şarkılarından da örnekler duyabiliriz. Bu sürede Dönüşüm’de yer aldığı şarkılardan dört besteye dört tane video klip çekildi. 2021'de planlarım arasında Macar-Türk halk müziği albümünün çıkarılması var. Umarım virüs durumu planlarımızın üzerini çizmez ve gelecek yıl Türk seyircisi her iki albümü de dinleme şansı bulur.