Röportaj / Özde KOCA

İzmirliler, yarın ve Perşembe günü Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde 'Sentez' isimli baleyle müziğin muhteşem bir sentezini seyretme imkanı bulacak. 50 kişilik Olten Filarmoni Orkestrası'nın seslendireceği parçalara İzmir Devlet ve Balesi'nin 12 dansçısı eşlik edecek. Sanatseverleri müzik eşliğinde dünya turuna çıkaracak olan etkinlikte son durak türküler olacak. Alışageldiğimiz bale performanslarından farklı olarak orkestra ile dansçılar aynı sahnede buluşacak. Gösterinin provalarına konuk olduk. Olten Sanat İcra Kurulu Başkanı Fatma Olten ve Olten Sanat Sanat Koordinatörü Akgün Çavuş, 'Dansların Sentezi' isimli bu projeyle ilgili sorularımızı yanıtladı. Kareograf Burcu Sürmeli Borovalı da projenin bale sanatına açtığı yeni pencereyi ve dansçıların hazırlık sürecini anlattı.

- Olten Sanat Vakfı’nın varoluş amacı nedir?

Fatma Olten: Olten Sanat Vakfı, sanatta farkındalık yaratmak, toplumun can damarı olan kültür sanat alanında bir ışık yakmak için kuruldu. Özellikle ülkemizde sanatçı istihdamı çok ciddi bir problem. Buna dikkat çekmek ve bir parça da yaraya merhem olabilmek istedik. Olten Filarmoni Sanat Okulları, vakfın iktisadi işletmesi olarak çalışıyor. Kazandığı tüm para, sanata aktarılıyor. Okullarımızda da konservatuvara öğrenci yetiştiriliyor. Hatta yurtdışından burs alıp müzik okuluna giden öğrencilerimiz var. Müzisyenlerimizin bir kısmı 12 ay maaşlı olarak çalışıyor. İkinci grup ise kontraklı. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Opera ve Balesi veya konsertavuardan öğretmenler. İstihdam sorunu olan sanatçılarımızı çağırmaya gayret ediyoruz.

- Dansların Sentezi projesi nasıl ortaya çıktı?

Olten: Olten Filarmoni Orkestrası 2013 yılında ilk konserini verdi. Ertesi yıldan itibaren her ay düzenli olarak konser veriyorduk. Kovid-19 bir ara verdik. Daha önce buna benzer bale, dans ve klasik müziğin bir arada olduğu birkaç projemiz oldu. İzmir Devlet Opera ve Balesi ile ‘Vivaldi 4 Mevsim’i sahneye koyduk. Daha sonra halk oyunlarını klasik müzikle buluşturduk. Sanatçılarımız türküleri klasik müziğe uyarladı. Olten Sanat’ın dansçılarının yer aldığı bir konser gerçekleştirdik. Yine sanatçı dostlarımızın hayalleriyle bu kez de bale ve müziği bir araya getirdik. Ve Dansların Sentezi olarak isimlendirdiğimiz bu proje ortaya çıktı.

- Sentez'i, alışageldiğimiz bale performanslarından ayıran nedir?

Olten: Sahnede hem bale sanatçıları hem de orkestra üyeleri bir arada yer alacak. Normal bir bale performansında müzisyenler, orkestra çukurunda olur. İkincisi, bu gösterinin tüm müziklerinin uyarlaması sanatçılarımıza ait.

- Neden baleyle müziği birleştirdiniz?

Olten: İzleyicinin ilgisini böylece daha çok çekebiliyoruz. Biz bunu daha önce tiyatro sanatıyla yaptık. Selçuk Yöntem ile yaptığımız projeler oldukça dikkat çekmişti. Müzikal kıvamında tiyatro ile klasik müziği birleştirmiştik. Halk oyunları ile klasik müziği de harmanlamıştık. Bu projede de bale sanatçıları dans edecek. En önemlisi ise sanatçının yaratıcılığını ortaya çıkacak projeleri finansal olarak destekleyip, vakıf olarak seyirciyle buluşturmak istiyoruz.

ESKİ ŞARKILARA YENİ YORUM

- Projenin amacından bahseder misiniz?

Akgün Çavuş: Vakfın en büyük hayali, klasik müziğe uzak duran kitleyi, daha popüler projelerle salona çekip, klasik müzikten tat almalarını sağlamak. Burada sanatçılarla seyirci arasında hissedilen mesafeyi kapatmayı amaçlıyoruz. Yeni dinleyicileri klasik müziğe çekmek için bir köprü oluşturduk. Yeni seyirciler kazandırmak, salonlara daha çok kişiyi çekmek, her projede salonları doldurmak amacıyla yola çıktık.

Fatma Olten: Seyircinin klasik müzikten uzak durması, sadece Türkiye’nin problemi değil. Tüm dünyada klasik müzik konserlerinde izleyicinin yaş ortalamasının oldukça yüksek olduğu görülüyor. Dünya çapında tüm klasik müzik organizasyonları bu anlamda projeler üretiyor. Biz de Türkiye’de kendi seyircimizi oluşturmak, daha çok kişiye klasik müziği sevdirmek için renkli projeler üretiyoruz.

- Sahnede klasik bale mi izleyeceğiz?

Çavuş: Dansların Sentezi’nde klasik baleden başlayarak, müzikallere uzanacağız. Oradan Latin müziğine gideceğiz. Son olarak Türk halk danslarıyla bitireceğiz. Halk danslarını da evrensel düzeye çıkaracağız. Gösteri boyunca tüm ülkeleri dolaşacağız. Seyircileri dans eşliğinde bir dünya turu bekliyor. Son durak tabi ki Türkiye olacak. Halk danslarını bale dansçılarının özel yorumuyla izleyeceğiz. Orijinalinden kopmadan, ama baleden de esintilerin yer aldığı bir performans olacak. Sahnede 12 dansçı olacak. 50 kişilik Olten Filarmoni Orkestrası onlara eşlik edecek. Burcu Sürmeli Borovalı kareografiyi, Tolga İyiuyarlar bale koordinatörlüğünü üstlendi. Kaya Reha Demircan, müzik uyarlamalarını yaptı. Yaklaşık 1 senedir üzerinde çalıştığımız bir proje. Artık bu çalışmayı sahneye koyup, izleyicinin beğenisine sunma zamanı.

Sahnede bildiğimiz eserler, farklı aranjmanlarla seslendirilecek. Harmandalı’ndan Çökertme’ye, Damat Halayı’ndan Yüksek Yüksek Tepeler’e kadar birçok türkünün yanı sıra Broadway müzikallerinden ‘New York New York’, ‘Sunrise Sunset’, ‘Singing in the Rain’den tango, klasik baleden bir bölüm olacak. Tüm dünyayı müzik eşliğinde kuş bakışı gezip en son Türkiye’ye ineceğiz. Dekor kullanılmayacak. Sadece ışıklarla müziğe uygun ambiyans yaratılacak. Sadece küçük aksesuarlar ve kostümlerle şarkının havasını yakalayacağız. Böylece sahnede sadece müziğe ve dansçılara odaklanacağız.

- Başka gösterimler de olacak mı?

Çavuş: Üst üste iki akşam Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde sahneye çıkacağız. Yaz aylarında da tatil beldelerinde, antik şehirlerde ya da başka şehirlerde sahne almayı düşünüyoruz.

'YENİ BİR PENCERE AÇTI'

- Koreografiyi hazırlarken neyi ön planda tuttunuz?

Burcu Sürmeli Borovalı: Eylül ayından başlayan sezonumuzda İzmir Balesi olarak çok aksaklıklar yaşadık. Pandeminin ardından ciddi sakatlıklar yaşadık. Ocak ve Şubat ayında dansçılarımızın yarısı Kovid-19 oldu. Çalışmalarımız çok aksadı. Sürekli durup tekrar başladığımız bir sene oldu. Bu proje bize bahar gibi geldi. Bu projede her şey var: Tap danstan Harmandalı’na, kına gecesinden klasik balenin en önemli eserlerinden biri olan 'Le Corsaire' balesine kadar. Bu proje sanatçılara hem müzikal olarak hem de dans olarak kendilerini ifade etmeleri konusunda geniş bir yelpaze sunuyor.

Uzun yıllar baş balerin olarak dans ettim. 10 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Bu gecenin koreografı olarak benim için çok güzel bir deneyim oldu. Çünkü Amerika’da ‘Jazz Dance’ eğitimi almıştım. Oradaki tecrübelerimi hayata geçirdim. Türk folklorunu zaten hepimiz biliyoruz. Bu proje o konuda da birikimimi açığa çıkarmamı ve baleye uyarlamamı sağladı. Kendimi hem geliştirdiğim hem de bilgilerimi kullanabildiğim bir proje oldu.

- Orkestrayla aynı sahnede olacaksınız. Bu koreografiyi nasıl etkileyecek?

Borovalı: Olten Filarmoni inanılmaz bir orkestra. Bence seçilmiş, en iyi müzisyenlerin bir araya getirildiği bir orkestra. Onlarla böyle bir projede yer almak çok güzel. Bir de biz balenin hep üstte, orkestranın hep altta olmasına alıştık. Bildiğimiz bale gösterilerine göre yer kısıtlaması daha çok olacak. Dansçılara daha dar bir alan kalacak. Bu yüzden koreografiyi ona göre hazırladım. Çünkü bu sahnede iki başrol olacak: Orkestra ve dansçılar. Kimseyi gölgede bırakmadan, sanatın bu iki güzel dalını da ortaya çıkaracağız.

- Dansçılar için nasıl bir deneyim oldu?

Borovalı: Harmandalı ya da Çökertme’yi folklorik motiflerini de hiçe saymadan baleleştirdim. Örneğin tango performansında balerin, topuklu ayakkabı yerine pointle dans edecekler. Klasik bale gibi baş balerini baş baleti olmayan bir gösterim olacak. Orkestra gibi herkes eşit olacak. Dansçılar orkestranın görünür sesi olacak. Her biri bir nokta ve bir araya geldiklerinde ortaya güzel bir müzik çıkacak. Balenin etkisi hep olacak sahnede ancak müziğin ana temasını da danslarda korumayı amaçladım. Müziği ve baleyi harmanlayıp, keyifli bir çalışma yaptık. Umarım izleyiciler de keyifli vakit geçirirler.