Röportaj / Sinan KESKİN

Akupunktur, pekçok yöntem gibi modern tıp tarafından binlerce yıl boyunca kabul görmedi. Alternatif tıp olarak değerlendiren akupunkturun sağladığı fayda göz ardı edilemeyince son yıllarda tamamlayıcı tıp statüsüne alındı ve resmi kurumlarda uzmanlar tarafından uygunlanmaya başladı. Uzm. Dr. Güneş Terzi ile Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 80 hastalığın tedavisinde fayda sağlayan akupunkturu konuştuk.

Dünya son dönemde Çin kaynaklı olduğu iddia edilen bir virüsle başetmeye çalışıyor. Komplo teorisyenleri ise korona virüsün yanı sıra bu ülke ortaya çıkan başka virüslerin de yaşamı tehdit ettiğini öne sürüyor, Çin'i bir kaşık suda boğmaya çalışıyor. Oysa kadim Çin uygarlığı tarih boyunca insanlığa kazandırdığı, bugün neredeyse hiçbirimizin vazgeçemeyeceği buluşların merkezi. Kağıt, çay, pusula, makarna, sismograf, alkol, uçurtma ve ipek Çin'in insanlığa armağanlarından sadece birkaçı. Tabi akupunkturu da unutmamak lazım. Binlerce yıldır şifa olduğuna inanılan ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılan akupunktur da Çin'in bize armağanı.

Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Doktor Güneş Terzi ile iğnenin ucundaki mucize akupunkturu ve son dönemde oldukça popüler olan ozon tedavisini konuştuk.

Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1973 yılında İzmir’de doğdum. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, ihtisasımı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’nda yaptım. 2003-2019 yılları arasında İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı olarak çalıştım. İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde Sağlık Bakanlığı onaylı akupunktur tedavisi uygulama eğitimi, İstanbul Medipol Üniversitesi’nde ise ozon tedavisi eğitimi aldım. İzmir Tabip Odası, Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği, Resüsitasyon Derneği üyesiyim. Şu an Alsancak’ta bulunan özel muayenehanemde akupunktur ve ozon tedavisi hizmeti vermekteyim.

Genel olarak herkesin bir fikri var ama akupunktur tam olarak nedir?

Geleneksel Çin tıbbının önemli bir bileşeni olan akupunktur, “Çi” olarak adlandırılan enerji ve yaşam gücünü dengeleyen bir uygulama olarak tarif edilirken, modern batı tıbbında da bağışıklık sistemini harekete geçiren bir yöntem olarak kabul görüyor. Akupunktur mucize vaat etmiyor ama son derece köklü ve fizyolojik olarak temellendirilebilen bir tedavi yöntemi.

Geleneksel Çin tıbbına göre akupunktur, vücudunuzdaki belirli noktalardan (meridyenler diyoruz) aktığına inanılan ve Çİ olarak bilinen enerji veya yaşam gücü akışının dengelenmesi tekniği olarak açıklanabilir. Buna karşılık birçok batılı uygulayıcı modern tıptaki karşılığını da temellendiriyor. Akupunktur noktaları sinirleri, kasları ve bağ dokusunu uyaran yerlerdir. Örneğin bu alanda bir uzman olan Paul Kempisty’e göre akupunktur, dokuları, organları ve vücudun çeşitli işlevlerini etkilemek için, cilt yüzeyinin sinir açısından zengin bölgelerinin uyarıldığı bir yöntemdir. Her akupunktur iğnesi, yerleştirme yerinde küçük bir yaralanma yaratır ve bu küçük yaralanmalar herhangi bir rahatsızlığa yol açmasa da vücudun yanıt vermesini sağlayacak bir sinyal gönderir. Buna yanıt olarak bağışıklık sistemi uyarılır, o bölgede kan dolaşımı artar, yara iyileşmesi sağlanır. Akupunktur üzerine yapılan çağdaş araştırmaların çoğunluğu da bu teoriye dayanmakta.

O zaman modern tıpta da önemli bir yeri var diyebilir miyiz? Hangi rahatsızlıklarda kullanılır?

Tabii, faydası ispatlanmış, gerçekçi bir tedavi yöntemidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 80 hastalığın tedavisinde faydası kabul edilmiş bir yöntemdir akupunktur. Alerjiler, anksiyete ve depresyon, osteoartrit, diş ağrısı, migren dahil baş ağrıları, genellikle boyun, sırt, dizde olan kronik ağrılar, hipertansiyon, adet krampları, gebeliğe bağlı bulantı-kusmalar ile kemoterapi ve ameliyat sonrası sık görülen bulantı-kusmalar, burkulma, hafif kas, iskelet ve yumuşak doku travmaları ve inme gibi durumlarda akupunktur kullanılır. Ayrıca daha sınırlı kanıta sahip olmakla birlikte akne, karın ağrısı, şişmanlık, uykusuzluk, kısırlık tedavisine destek, diyabet komplikasyonların önlenmesi ve kan şekeri regülasyonuna yardımcı olmak, şizofreni, kas krampları, alkol ve sigara bağımlılığında da yararlı olduğu gözleniyor. Birden fazla şikayeti ve hastalığı olanlar için çok değerli bir destek tedavi seçeneği olduğuna dair bazı kanıtlara sahip olduğu da rahatlıkla söylenebilir.

Tedaviye katılım gerekiyor

Sigara bırakma ya da kilo vermede çok sık kullanılan bir yöntem akupunktur, bu konuda nasıl bir etkisi var? Kaç seans uygulanıyor?

Şişmanlığın birçok nedeni olabilir. Fazla miktarda, bol kalorili ve katkılı yiyecek tüketmekten, hormonal, nörolojik, davranış bozukluklarına kadar altta yatan pek çok faktör bunda etkili. O yüzden bu rahatsızlıkların alanında uzmanlarından görüş alınmadan akupunkturdan medet ummak çok doğru değil. Geleneksel anlamda akupunktur kendi başına şişmanlığı tedavi etmez, bunun yerine aşırı kiloya neden olabilecek altta yatan vücut rahatsızlığı ile ilgilenir. Geleneksel Çin tıbbı, kilo sorunu için bütünsel bir yaklaşımı benimser, bir çeşit kısa süreli, göstermelik tedavi yöntemi değildir. Çok şekerli, yağlı ve bol katkı maddesi içeren işlenmiş yiyecekler tükettiğimizde, başta karaciğer ve dalak olmak üzere tüm vücut hasar görür. Vücudumuz atık sıvıları ve gıdaları taşımakta ve dönüştürmekte başarısız olduğunda, bu fazla atıklar birikerek yağlanma ve ödeme neden olacaktır. Akupunktur ile vücudun dengesi geri geldiğinde ise, metabolizma yiyecekleri düzgün bir şekilde işleyecektir. Ancak tedaviye hastanın katılımı şarttır. Eş zamanlı olarak, doğru miktarda ve doğru yiyecekler yendiği sürece fazla kilo sorununu çözebilmek mümkün.

Aynı şekilde sigarayı bırakmak, sadece tütün bağımlılığı nedeniyle değil, aynı zamanda bırakma ile karşılaşıldığında ortaya çıkan sosyal ve davranışsal etkiler nedeniyle de zordur. Mutlaka hastanın kararlı olması ve tedaviye katılımı gerekiyor. Akupunktur, vücudunuzun beyin kimyasını dengeleyerek sigara ve nikotin isteğini ayarlamaya, yoksunluğa bağlı sinirlilik, uykusuzluk, depresyon, iştah problemi gibi şikâyetleri azaltmaya çalışır. Ayrıca sigara içmenin neden olduğu hasarın iyileşmesinde de yardımcı olur.

Hastalık/şikayete göre tedavi süresi değişebilmekle beraber, her bir tedavi kürü ortalama 10-12 seans sürüyor ve genellikle haftada 2 seans şeklinde uygulanıyor. Akupunkturun etkileri ortalama 3 gün sürer, bu nedenle etkiler tükenmeden ikinci bir güçlendirici uygulama ile en iyi tedavi edici, denge sağlayıcı etki sağlanmış olur. Vücudunuzun dengesi daha iyi olduğunda da haftada bir seansa düşülebilir.

Kliniğinizde ozon tedavisi uygulamaları da yapıyorsunuz, ozon tedavisi bağışıklık için de oldukça faydalı sanırım.

Evet, ozon tedavisinin son derece faydalı bir yöntem olduğunu söyleyebilirim. Bağışıklığın ne kadar önemli olduğunu anladığımız şu günlerde medikal ozon uygulaması ile bağışıklık ve antioksidan sistemi harekete geçiyor. Ozon doğada bulunan ve 3 oksijen atomundan oluşan bir gaz. Özel bir jeneratör yardımıyla oluşturulan, saf oksijen ve saf ozongaz karışımı olan medikal ozon aracılığıyla yapılan uygulama ile vücudun bağışıklık ve antioksidan sistemi harekete geçirilebiliyor. Ozon tedavisi aslında biyolojik bir tedavi yöntemi, bu uygulamada asıl görevi kişinin kanı yapıyor.

Kendi kendini iyileştiriyor Peki nasıl uygulanıyor?

Uygulama yöntemi son derece basit. Hastadan alınan kanın içine, tıbbi ozon jeneratöründe, önceden belirlenmiş dozda üretilen ozon karıştırılır. Ozon gazı kan hücreleri ile reaksiyona girdikten sonra bu kan hastaya geri verilir. Ozon ile hastanın kanı vücut dışında temas etmekte, reaksiyona giren kan hücreleri tekrar dolaşıma katıldığında vücudun bağışıklık ve antioksidan sistemini harekete geçiriyor. Kısacası kişinin kanı zenginleştirilip kişiye tekrar veriliyor. İşi aslında yine kişinin kendi yapıyor.

Ozon tedavisi hangi hastalıklarda kullanılıyor?

Ozon tedavisinin, başta kronik romatizma, KOAH, kolit gibi enflamatuar hastalıklarda, MS gibi otoimmün hastalıklarında, dolaşım bozukluklarında, viral enfeksiyonlarda kullanımı mümkün. Ayrıca dirençli mantar enfeksiyonlarında, fistül, apse, enfekte yaralar ve kronik ülserlerde, yanıklarda, kanser tedavisine destek olmak amacıyla, gözde yaşa bağlı makuler dejenerasyonda, fibromiyaljide, alerjik hastalıklarda, enerji artışı ve anti-aging amacıyla da kullanımı da söz konusu.

Ancak hemen eklemek isterim, ozon tedavisi mutlaka uzman ellerde yapılmalı. Hijyen kurallarına riayet edilmesi, slikon, cam, teflon gibi ozona dayanıklı malzemelerin kullanılması, uygulamaların hızlı ve basınçlı yapılmaması büyük önem arz ediyor. Ayrıca direk olarak solunmaması için ortamın iyi havalandırılarak uygun jeneratör ve sensor kullanılması gerekir. Ozon gazı direkt olarak damar içine zerk edilemez ve direk olarak solunamaz. O sebeple işinin ehli bir uzmanın uygulaması son derece önemlidir.

Tekrar akupunktura dönersek, modern tıbbın geleneksel tedavi yöntemlerine çok sıcak baktığını söyleyemeyiz, ancak akupunktur için bu geçerli değil sanırım. Modern tıp uzmanı bir hekim olarak bunu nasıl değerlendirirsiniz?

2500 yıldır tedavi yöntemi olarak kullanılan bir uygulamayı reddetmenin pek mümkün olmadığına inanıyorum. Nitekim modern tıp da bu yöntemin şifrelerini çözmüş, etkisini de nasıl bir reaksiyon yarattığını da temellendirmiş durumda. Daha önce söylediğim gibi Dünya Sağlık Örgütü 80 hastalığın tedavisinde akupunkturun etkili olduğunu kabul etmiş durumda. O sebeple akupunkturu modern tıbbın içinde kabul ediyoruz. Doğuşu geleneksel Çin tıbbından oldu ancak modern tıp da bunu artık kullanıyor. O sebeple bir tezat görmüyorum ve bir uzman hekim olarak bu yöntemi tereddütsüz kullanıyorum.

Akupunktur nelere iyi gelir?

Alerjiler, anksiyete ve depresyon, osteoartrit, diş ağrısı, migren dahil baş ağrıları, genellikle boyun, sırt, dizde olan kronik ağrılar, hipertansiyon, adet krampları, gebeliğe bağlı bulantı-kusmalar ile kemoterapi ve ameliyat sonrası sık görülen bulantı-kusmalar, burkulma, hafif kas, iskelet ve yumuşak doku travmaları ve inme gibi durumlarda akupunktur kullanılır. Ayrıca daha sınırlı kanıta sahip olmakla birlikte akne, karın ağrısı, şişmanlık, uykusuzluk, kısırlık tedavisine destek, diyabet komplikasyonların önlenmesi ve kan şekeri regülasyonuna yardımcı olmak, şizofreni, kas krampları, alkol ve sigara bağımlılığında da yararlı olduğu gözleniyor.