Yönetmen Canan Altınbulak, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile ilgili çektikleri belgesel film için sponsor arıyor. Belgeselde ülkemizin 7 coğrafi bölgesini temsilen orkestra üyesi sanatçılardan oluşan gruplar eşliğinde doğada gerçekleşen performans bölümleri son derece zengin ve merak uyandırıcı

Canan Altınbulak, İzmir Karşıyakalı genç bir sinema yönetmeni. Çalışma alanı belgesel sinema. Canan Altınbulak, bir süredir kökleri Osmanlı dönemlerine, 1826’ya giden Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile farklı tatta bir belgesel çalışmanın peşinde. Kendisiyle sinemacı yönünü ve belgeselini konuştuk.

"SÜREKLİ GERÇEK KOŞULLAR İÇİNDESİNİZ"


- Merhaba. Sizi başarılı bir belgesel sinema yönetmeni olarak biliyor, tanıyoruz. Öyle ki daha Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV- Sinema Bölümü öğrencisiyken İzmir’in eski yerleşim alanı Basmane’de, geçmişte kortijo olan, şimdi Manisa Akhisar Oteli olarak gidecek yeri bulunmayanlara konaklama hizmeti veren yerde, 2011 yılında bitirme tezi olarak çektiğiniz, “Bir Avlu Bir Kent” başlıklı çalışmanız uluslararası ölçekte pek çok başarıya imza attı. Şimdi de “Anadolu Senfonisi” başlığını taşıyan farklı bir belgesel çalışma ile karşımızdasınız. Niçin belgesel sinemada yoğunlaştınız?

- Teşekkür ediyorum. Küçük bir düzeltme, ilk belgeselim Bir Avlu Bir Kent bitirme tezi değildi. Belgeseli çekme kararım üniversite son sınıfa denk geldi sadece. Neden belgesel? Aslında belgesele yoğunlaşacağım gibi bir kararım olmadı hiç, sadece karşıma çıkan gerçeklikler bana çekici geldi, heyecan verdi ve işte bunun belgeseli çok iyi olur, demeye başlarken buldum kendimi ve böylece başlamış oldum.

Tabii belgesel çok emek isteyen, hazırlık sürecinin uzun sürdüğü, çekim ve çekim sonrası aşamalarının hep zorlu geçtiği bir alan. Çünkü sürekli gerçek koşullar içindesinizdir: güneşin batışını, rüzgarın esmesini, o insanın gülümsemesini ya da çok iyi konuşmasını kontrol edemezsiniz, sizin kararınıza bağlı değildir bunlar. Karşınızda yönetebileceğiniz bir oyuncunuz yoktur ya da bir stüdyo ortamında değilsinizdir. Bu ve bunun gibi birçok öngörülemez ve değiştirilemez sebepten dolayı belgesel zorlu, oldukça zahmetli bir alandır hakkıyla yapılabildiğinde.

- Anadolu Senfonisi’nde, kökü Osmanlı dönemine, 1826 yılına uzanan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı konu ediniyorsunuz. Açıklamalarınızdan öğreniyoruz ki, Orkestranın çoksesli Türk Çağdaş Müziğini ve sanatçılarını yabancı ülkelerde tanıtarak; uluslararası müzik eserlerinde gücünü göstermesine bir belgesel film aracılığıyla da katkı sağlamayı amaçlamışsınız. Projeyi önerdiğinizde Şef Rengim Gökmen ile orkestra elemanlarının değerlendirmeleri ne oldu?

- Çekimlerin henüz yüzde otuzu tamamlandı. 90 dakikalık bir belgesel olacak bittiğinde. Şef Rengim Gökmen’e ilk olarak bir mail yoluyla projeden bahsettiğimde ilgilendi ve daha ayrıntılı olarak görüşmek istedi. Kendisiyle projeye dair ayrıntılı birkaç görüşmeden sonra ikna oldu ve orkestra yönetim kuruluyla bu projeyi paylaşma kararı aldı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Yönetim Kurulu, orkestra üyesi sanatçılarından oluşan bir kurula projenin sunumunu yaptığımda çok beğendiler fikri ve desteklediler. Onların onayını aldıktan sonra Kültür Bakanlığı Sinema Destekleri’ne projeyi sundum ve onaylandığı açıklandı ve böylece başlamış oldum.

- İzlemelerinin ardından çalışmanızla ilgili neler söylediler?

- İlk bölüm henüz bitmedi. Ortada projenin paylaştığım bir fragmanı var. Paylaşılan fragman şu ana kadar yapılmış olan çekimlerden hazırlandı projeye dair fikir verebilmesi ve sponsor arayışımızda yardımcı olabilmesi için. Belgeselin prodüksiyon kalitesini gösteren, içeriğini anlatan, şimdiye kadar gerçekleşen çekimlerin tanıtıcı bir fragmanı sadece yayınlanan. Çok güzel dönüşler aldım. İzleyen herkes çok etkilendi, beni de çok iyi motive etti bu haliyle.

- Belgesel Türkiye’nin tanıtımına da katkı sağlayacak. Bu katkının ne olacağını sizden öğrenelim.

- Belgeselin içeriğine çalışırken bunun sadece orkestranın tarihini ve bugününü anlatan bir içerikte olmasını yeterli bulmadım. En başından beri Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı dünya izleyicisiyle buluşturma amacında olduğumdan, bu ülkeye ait olan tarihi bir sanat değerini dünya üzerinde bugün olduğundan daha çok tanınmasını hayal ettiğimden bu fikri bu toprakların dört bir yanında yapacağımız çekimlerle daha ilgi çekici hale getirmek istedim. Buradan çıkışla da ülkemizin 7 coğrafi bölgesini temsilen orkestra üyesi sanatçılardan oluşan gruplar eşliğinde doğada gerçekleşen performans bölümleri fikri doğdu. Doğa performanslarının görsel ve müzikal olarak son derece zengin ve merak uyandırıcı çekimler olduğu bir gerçek. Bunun sonunda nasıl bir katkı sağlayacağını zaman gösterecek sanırım çünkü bu bir amaç değildi projenin doğuşunda. Amaç, dünyanın ilk senfoni orkestrası belgeselini yine dünyanın en eski ilk senfoni orkestralarının başında gelen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın hikayesini anlatarak gerçekleştirmekti.

[caption id="attachment_128240" align="alignnone" width="800"]senfoni-orkestrasi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası.[/caption]

ÇEKİMLER 7 AYRI COĞRAFİ BÖLGEDE OLACAK


- Anadolu Senfonisi başlıklı belgeselinizin çekimleri, kuartetler eşliğinde Türkiye’nin yedi farklı bölgesinde yapılacak. Bu bölgeleri ve çekim mekanlarını sıralar mısınız?

- İlk olarak Akdeniz Bölgesi’ni temsilen Aspendos antik tiyatrosunda çektiğimiz doğa performansı var. Bu fragmanda da mevcut. Bunun gibi altı bölge şehrinde daha çekimler olacak. İç Anadolu Bölgesi için Nevşehir Kapadokya’da, Karadeniz Bölgesi için Rize’de yaylalarda, Ege Bölgesi için Çanakkale’de, Doğu Anadolu Bölgemiz için Kars’ta, Güneydoğu Anadolu Bölgemiz için Mardin’de çekimlerimiz gerçekleşecek.

- Belgeselde sadece müzik yok, müzisyen ve otoritelerle de söyleşiler yer alacak. Adları belliyse sıralar mısınız?

- Tabii her açıdan orkestraya bakan otoritelerin röportajları olacak. Sanatçılar, besteciler, müzik eleştirmenleri, müzikolog akademisyenler, yurtdışından orkestraya konuk gelen şef ve virtüözler… Konser sonrası seyirci görüşleri de olacak hatta... İsimlere gelince; Piyano sanatçımız İdil Biret, Keman Virtüözümüz Suna Kan, Besteci Muammer Sun, Şef Rengim Gökmen, CSO eski Konsermaisteri Oktay Dalaysel, CSO eski Fagot Sanatçısı Hüseyin Ertuğ, Gazeteci Şefik Kahramankaptan, Müzikolog Ersin Antep... Sayamadığım Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda emeği geçmiş ve bağı olan birçok değerli ismin de röportajları olacak.

- Böylesine kapsamlı bir proje hiç şüphesiz sponsor desteği gerektiriyor. İlk bölümü kimin sponsorluğunda yaptınız? Bundan sonraki bölümler için sponsorlarınız belli mi? Her bölümün yaklaşık maliyetini ne kadar olarak belirlediniz?

- Proje çok maliyetli ve içerik olarak zorlu bir örgüye sahip. Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle bu aşamaya kadar gelebildi. Şu ana kadar netleşen bir sponsorluk söz konusu değil ama tabii acilen bir sponsor desteğine ihtiyacımız var. Orkestranın Ankara’da oluşu ve ben başta olmak üzere tüm ekibin İstanbul’da ikamet edişi, sürekli çekimler için şehir dışına çıkılması ve tabii en zorlu olan doğa performansları kendi başına oldukça maliyetli. Örneğin her konseri en az altı kamera kaydediyoruz bu da maliyeti artıran faktörlerden. Özetle sponsor bulma durumunda CSO Belgeseli ile dünya çapında bir işe imza atmış olacağız.

[caption id="attachment_128241" align="alignnone" width="400"]canan-altinbulak Canan Altınbulak.[/caption]