Portekiz'de dün gerçekleştirilen erken genel seçimler, Avrupa siyasetinde son dönemde gözlemlenen aşırı sağın yükselişini bir kez daha teyit ederken, geleneksel sol partiler için de ciddi bir uyarı niteliği taşıdı. Yaklaşık bir yıldır ülkeyi azınlık hükümetiyle yöneten Sosyal Demokrat Parti (PSD) ve Hristiyan Demokratların (PP-CDS) oluşturduğu sağ ittifak Demokratik İttifak (AD), oylarını bir miktar artırarak sandıktan birinci parti olarak çıktı. Ancak, 230 sandalyeli Portekiz Meclisi'nde tek başına hükümet kurabilecekleri 116 milletvekili sayısına ulaşamadılar. Bu durum, Başbakan Luis Montenegro'yu bir kez daha zorlu bir koalisyon arayışına veya azınlık hükümeti formülüne itiyor. Seçimlerin en büyük sürprizi ise sadece altı yıllık bir geçmişe sahip olan aşırı sağcı Chega (Yeter) Partisi'nin oylarını katlayarak ülkenin ikinci büyük siyasi gücü konumuna yükselmesi ve ana muhalefetteki Sosyalist Parti ile aynı sayıda milletvekili çıkarması oldu. Bu sonuçlar, Portekiz'in siyasi geleceği açısından belirsizliklerle dolu yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlanıyor.

Hollanda'da protestocular alanlarda Hollanda'da protestocular alanlarda

Sağ ittifak birinci, ancak çoğunluk yok: Montenegro azınlık hükümetine yeşil ışık yaktı

İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan ve henüz kesinleşmemiş resmi olmayan seçim sonuçlarına göre, Başbakan Luis Montenegro liderliğindeki Demokratik İttifak (AD), 14 ay önce yapılan son seçimlerde elde ettiği yüzde 28,85'lik oy oranını yüzde 32,1'e yükselterek milletvekili sayısını 80'den 86'ya çıkardı. Ancak bu artış, AD'ye tek başına iktidar yolunu açmadı. Seçim sonuçlarının ardından partisinin Lizbon'daki merkezinde bir konuşma yapan Başbakan Montenegro, "Halk bu başkanı istiyor, başkasını istemiyor," diyerek zaferini ilan etti. Ancak, meclis çoğunluğuna ulaşamadıklarının da altını çizen Montenegro, bir kez daha azınlık hükümeti kurmayı deneyeceğinin sinyallerini verdi. Aşırı sağcı Chega Partisi ile herhangi bir ittifak yapmayacaklarını net bir dille ifade eden Montenegro, hükümet kurabilmek için diğer siyasi partilerden "sonuçlardan ders çıkarmalarını ve sorumlu davranmalarını beklediğini" söyledi. Bu açıklama, Montenegro'nun Sosyalist Parti veya diğer küçük partilerle dolaylı bir iş birliği arayışında olabileceği şeklinde yorumlandı.

Sosyalist parti’de tarihi çöküş ve lider istifası: “Sol için zor zamanlar”

Seçimlerin en büyük kaybedeni ise ana muhalefetteki sol görüşlü Sosyalist Parti (PS) oldu. Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Antonio Costa'nın PS liderliğinden ayrılmasının ardından Ocak 2024'te partinin başına geçen Pedro Nuno Santos, seçimlerde yaşanan hezimetin ardından istifa ettiğini duyurdu. "Sol için zor ve sıkıntılı zamanlar yaşanıyor," diyen Santos, partisinin genel kurula gideceğini, iç seçim yapılacağını ve kendisinin yeniden aday olmayacağını açıkladı. Santos, seçim sonuçlarına saygı duyduklarını belirterek, "Bu hükümeti desteklemek benim görevim değil ve bu rolün Sosyalist Parti'ye de düşmemesi gerektiğini düşünüyorum. Portekiz halkı açıkça konuştu. Luis Montenegro, Portekiz halkının bu seçimlerde kendisine duyduğu güveni nasıl onurlandıracağını bilsin," şeklinde konuştu.
Portekiz'de 2015 ile 2022 yılları arasında iktidarda olan ve 2022'deki seçimlerde 120 milletvekili çıkararak tek başına iktidara gelen Sosyalist Parti, bu seçimlerde büyük bir çöküş yaşadı. Partinin oy oranı son seçimlerdeki yüzde 28'den yüzde 23,38'e gerilerken, milletvekili sayısı da 78'den 58'e düştü. Bu sonuç, Portekiz solunda derin bir sorgulama ve yeniden yapılanma sürecini de beraberinde getirecek gibi görünüyor.

Aşırı sağcı Chega’dan tarihi zafer: “50 yıllık iki partili sistemi öldürdük”

Portekiz siyasi tarihinde bir ilk yaşandı. Ülkede 48 yıl süren diktatörlük döneminin sona erdiği 25 Nisan 1974'teki Karanfil Devrimi'nden bu yana ilk kez, aşırı sağcı bir siyasi parti ülkeyi yönetmeye aday bir siyasi güç haline geldi. Sadece altı yıllık bir siyasi geçmişe sahip olan Andre Ventura liderliğindeki Chega (Yeter) Partisi, 2024'te yüzde 18 olan oy oranını bu seçimlerde yüzde 22,56'ya yükselterek Sosyalist Parti ile aynı sayıda (58) milletvekili çıkardı. Bu sonuç, Chega'yı ülkenin ikinci büyük partisi konumuna getirdi.
Seçim sonuçlarını değerlendiren Chega lideri Andre Ventura, "Ülkeye 1974'ten beri yaşanmamış bir şeyi duyurabiliriz: Chega ikinci büyük parti oldu. Henüz seçimleri kazanmadık ama tarih yazdık. Bu gece biz de zafer kazandık," dedi. Ventura, "Portekiz'de 50 yıllık iki partili siyasi dönemi öldürdüklerini ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını" savundu. Aşırı sağın bu tarihi yükselişi, hem Portekiz hem de Avrupa siyaseti açısından önemli sonuçlar doğuracak gibi görünüyor.

Aşırı sol eridi, diğer küçük partilerin durumu

Seçimlerde dikkat çeken bir diğer sonuç ise aşırı sol görüşlü Sol Blok (BE) Partisi'nin yaşadığı büyük oy kaybı oldu. Son seçimlerde 5 milletvekili bulunan BE, bu seçimde sadece 1 milletvekili çıkarabildi. BE lideri ve partisinin tek milletvekili olan Mariana Mortagua, "Bu yenilgiyi alçakgönüllülükle ve açıklıkla kabul etmek önemli. BE'nin bu sonuçlarını yarını inşa etmek için düşünmesine olanak tanıyacağımı garanti ediyorum," ifadelerini kullandı.
Diğer küçük partilerden Liberal İnisiyatif (LI) 9, Özgür (L) 6, Üniter Demokratik Koalisyon (CDU) 3, Azorlar adasındaki Demokratik İttifak (AD) 3, Portekiz Doğa ve Hayvan Korumacı Parti (PAN) 1 ve Halk İçin Birlikte (JPP) 1 milletvekili çıkardı. Bu parçalı yapı, koalisyon görüşmelerini daha da karmaşık hale getirecek.

Seçimlere giden süreç ve Portekiz’in öncelikli sorunları

Portekiz, bu seçimle birlikte son 10 yılda beşinci kez genel seçime gitmiş oldu. Ülke, Bulgaristan'ın ardından son 10 yılda en fazla genel seçime giden ikinci Avrupa Birliği ülkesi konumunda. Bu siyasi istikrarsızlığın temelinde ise yolsuzluk iddiaları ve hükümetlerin güvenoyu alamaması yatıyor. Son olarak, Başbakan Montenegro'nun aile şirketiyle bağlantılı yolsuzluk iddiaları nedeniyle 11 Mart'ta hükümeti düşmüş ve erken seçim kararı alınmıştı.
Portekiz halkının çözüm bekleyen öncelikli sorunları arasında ise diğer AB ülkelerine kıyasla düşük kalan asgari ücret ve emekli maaşları, ciddi bir boyuta ulaşan konut krizi ve özellikle sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerdeki yetersizlikler bulunuyor. Yeni kurulacak hükümetin bu kronikleşmiş sorunlara etkili çözümler üretebilmesi, ülkenin siyasi ve ekonomik geleceği açısından hayati önem taşıyor. Seçim sonuçlarının resmileşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa'nın, hükümeti kurma görevini birinci parti çıkan AD lideri Montenegro'ya vermesi bekleniyor. Ancak, meclisteki parçalı yapı ve aşırı sağın yükselişi, Portekiz'i zorlu bir siyasi sürecin beklediğini gösteriyor.

Kaynak: AA