Dün vardı,
Bugün var,
Yarın yine olacak…
Kenti koltuğunu,
Kendi hırsızlığını,
Kendi hukuksuzluğunu,
Başkalarının üzerine atmak için,
Kadınların gözyaşlarını,
Çocuklarının çığlıklarını,
Babaların sözlerini duymayan,
Bütün diktatörler,
Önce özgür basını susturmak isterler.
Bunun için de bir bölümünü okşar,
Diğer bölümünü de döverler…
Dün sizi döver, beni alkışlar, uçaklarına alır, gemiciklerinde gezdirirler.
Bugün beni döver, sizleri alkışlarlar.
Yarın ise sizi ve beni döverken onları alkışlayacaklarından emin olun.
Bu yüzden,
Dün yaşadıklarımızın öfkesiyle,
Bugün yaşananlara sırt çevirirsek,
Yarın hepimiz aynı hapishanenin müdavimleri oluruz.
*
Gün;
“Ama dün siz bana şunlar yapılırken sessizdiniz” yerine,
“Dün siz bana şunlar yapılırken sessiz kalmanıza rağmen” diyerek,
Basın özgürlüğünü, bağımsız yargıyı, demokratik devleti savunma günüdür.
İnanın ki;
Ekmek kadar,
Su kadar,
Hava kadar önemlidir özgürlüğümüz.
Üstelik de en çok bizim gibi düşünmeyenler için savunmalıyız…
Dünyanın hiçbir diktatörü,
Dünyanın hiçbir kamu hırsızı,
Dünyanın hiçbir Tiran’ı,
Makul bir faşist olmamıştır…
*
Faşist faşistir,
Hırsız hırsızdır,
Katil katildir,
Özgürlük de özgürlüktür…
*
Aç gezebiliriz,
Susuzluğa dayanabiliriz,
Soğuğa dayanabiliriz.
Ama faşiste,
Tiran’a,
Faşizmi özgürlüklerimizin yerine koymak isteyenlere dayanmak mümkün değil.
O yüzden dün sesim kısılana kadar bağırdığım gibi,
Bugün de,
Düşüncesi benimle aynı olmasa bile,
Yazdıkları yüzünden gazetecilerin gözaltına alınmasını kınıyorum.
Bağır bağır bağırıyorum:
Özgür basın susturulamaz…