Cumhuriyet tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen ve gerici ayaklanma sonucu Asteğmen Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki’nin şehit edildiği Menemen Olayı, 95’inci yıl dönümünde binlerce yurttaşın katılımıyla lanetlendi. İzmir’in Menemen ilçesindeki Yıldıztepe Şehitliği’nde düzenlenen resmi törende, Cumhuriyet’in kazanımlarına ve laiklik ilkesine sahip çıkma kararlılığı bir kez daha vurgulandı. Törene katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 95 yıl önceki kalkışmanın hedefinin doğrudan Cumhuriyet olduğunu belirterek, "Bu olay, laikliğin neden vazgeçilmez olduğunun tarihsel kanıtıdır" mesajını verdi.
Sabahın erken saatlerinde Yıldıztepe’deki Kubilay Anıtı önünde başlayan anma programı, devlet protokolü, askeri erkan, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda İzmirliyi bir araya getirdi. Hüzün ve gururun iç içe geçtiği törende, şehitlerin manevi huzurunda saygı duruşunda bulunuldu.

Yıldıztepe’de hüzün ve gurur bir aradaydı
Saat 10.00’da başlayan resmi tören, anıta çelenk sunumuyla start aldı. Saygı atışı sırasında Yıldıztepe’de yankılanan sesler, 1930 yılında yaşanan acı olayın ağırlığını bir kez daha hissettirdi. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri adına kürsüye gelen Topçu Üsteğmen Murat Altınışık, devrim şehitlerinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğü ve çağdaş geleceği için canlarını feda ettiğini hatırlattı.
Tören alanını dolduran kalabalık, ellerinde karanfillerle şehitliğe yürürken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay da Şehit Asteğmen Kubilay’ın ailesi ve yakınlarıyla yakından ilgilendi. Aile fertleriyle sohbet eden Tugay, Kubilay’ın hatırasının sadece bir aile mirası değil, ulusal bir hafıza olduğunu dile getirdi. Menemen Kaymakamı Vedat Yılmaz da yaptığı konuşmada, yaşanan vahşetin unutulmaması gerektiğini ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından o dönemde ortaya konan iradenin bugün de rehber niteliği taşıdığını ifade etti.

‘Bir öğretmeni hedef alarak aydınlanmaya saldırdılar’
Başkan Tugay, yayımladığı mesajda ve tören sırasındaki temaslarında olayın sosyolojik boyutuna dikkat çekti. Kubilay’ın askerliğinin yanı sıra bir eğitim neferi olduğunu hatırlatan Tugay, saldırının sembolik önemini şu sözlerle anlattı: "Onlar aslında bir öğretmeni hedef aldılar. Çünkü öğretmen; akıl demekti, bilim demekti, aydınlanma demekti. Cumhuriyetin vicdanını ve geleceğini yok etmek istediler. Din kisvesi altına saklanarak şiddeti meşrulaştırmaya çalışan bu zihniyet, aslında laik hukuk düzenini reddeden teokratik bir karanlığın temsilcisiydi."
Tugay’a göre 23 Aralık 1930 tarihi, bireysel bir cinayet vakası olarak okunamaz. Bu tarih, genç Cumhuriyet’in temellerine dinamit koymak isteyen karşı devrimci bir kalkışmanın yıl dönümüdür. Ancak devletin ve milletin o gün gösterdiği refleks, devrim yolundan asla dönülmeyeceğinin tüm dünyaya ilanı olmuştur.

Gericiliğe karşı cumhuriyetin sarsılmaz duruşu
Anma töreninde öne çıkan en güçlü vurgu, Menemen Olayının günümüze tuttuğu ışıktı. Başkan Tugay, laikliğin sadece bir yönetim biçimi değil, toplumsal barışın ve aydınlık geleceğin teminatı olduğunu belirtti. "Gericiliğin, cehaletin ve şiddetin yüzü Menemen’de açığa çıkmıştır" diyen Tugay, din istismarının bir toplum için ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunun bu topraklara acı bir tecrübe ile kazındığını söyledi.
Tugay, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Tarih bize gösterdi ki genç Cumhuriyet bu saldırı karşısında geri adım atmadı. Bizler de bugün burada toplanarak aynı kararlılığı sürdürüyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 'Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır' sözü, bizim için sadece bir temenni değil, bir görevdir. Aklın ve bilimin yolundan ayrılmadan, aydınlanma ışığını sonsuza kadar yaşatacağız."

Karanlığa geçit vermeyeceğiz mesajı
Törenin son bölümünde protokol üyeleri ve vatandaşlar, Kubilay Anıtı’nın bulunduğu alana ve şehit mezarlarına karanfiller bıraktı. Duaların okunduğu bu anlarda, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki de rahmetle anıldı. Katılımcılar, şehitlikten ayrılırken Cumhuriyet değerlerini koruma konusundaki sözlerini tazeledi.

İzmir, 95 yıl önce yaşanan bu trajik olayı bir yas günü olarak değil, aynı zamanda Cumhuriyet’e bağlılığın tazelendiği bir direniş günü olarak anmayı sürdürdü. Kubilay ve arkadaşlarının cesareti, aradan geçen bir asra yakın zamana rağmen, modern Türkiye’nin yolunu aydınlatmaya devam ediyor.




