Kovid-19 aşı çalışmaları, neredeyse dünya sağlık gündemini tamamen esir almış durumda. Halihazırda 30’un üzerinde merkez insan deneyleri dahil faz 3 çalışmasını geride bırakmış görünüyor. Gelişmeler bu hızla giderse, ilk kitlesel aşı uygulamaları 3-4 aya kadar başlayabilir. Nitekim, bu hafta içinde Türk bilim insan ı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurduğu ve yöneticiliğini yaptığı Alman orijinli Biontech Şİrketi, geliştirdiği Kovid-19 aşısın üretim ruhsatı için, Avrupa İlaç Ajansı'na (EMA) başvurdu. Avrupa İlaç Ajansı, Biontech aşı adayının etkin maddesi BNT162b2'yi 'Rolling Review' adı verilen bir süreçle incelemeye aldı, sonrasında üretim söz konusu olacak.

Bilindiği gibi tıpda, aşı çalışmaları ile biyoteknoloji, günümüzün en önemli stratejik çalışma alanları. Günlük yoğun haber trafiği içinde, 108 yıldır ulusal ilaç sektöründe çalışmalarına aralıksız devam eden ve pazar lideri olan bir yerli ilaç şirketinin küresel başarısı gözden kaçmamıştır umarım.

İsveç, bilindiği gibi ilaç dahil birçok sektörün öncü ülkesi. OM PHARMA İlaç Şirketi de özellikle biyoteknolojide küresel isimlerden.OM Pharma,1937 yılında Cenevre’de kuruldu. Günümüzde özellikle uzmanlık alanı olan biyoteknoloji ile ürettiği spesifik ilaçlarını Amerika, Çin ve Rusya dahil 70’e yakın ülkede pazarlamakta. Sadece 2019 yılında, OMPharma bütçesinin 250 milyon euroluk bölümünü biyoteknolojik ilaç geliştirmelerine ayırmış durumda. Genel olarak vurgulamak gerekirse, ilaç sektöründe temelde iki çeşit ilaç görürüz: Konvansiyonel ilaçlar ve biyoteknolojik ilaçlar. Konvansiyonel ilaçlar kimyasal ağırlıklıdır, yani ilacın etken maddesi kimyasal sentez süreçlerinden geçerek üretilir. Biyoteknolojik ilaç canlı yani yaşayan moleküllerden üretilir. Bu ilaçlar son derece yüksek teknolojiler eşliğinde biyolojik bir kaynaktan üretilerek, başta bağışıklık sistemine yönelik ürünler olmak üzere ileri tıbbi tedavi şekilleri olarak karşımıza çıkar. Rekombinant DNA teknolojisi ile beraber kanser, alzheimer, kalp hastalıkları ve diyabet gibi metabolik hastalıklarda da dahil yüzlerce hastalığın tedavisinde etkin bir şekilde kullanılır.

Ayrıca,Biyoteknolojik ilaçların bir çok avantajı var: Etkili tedavi sağlaması yanında yan etkilerinin az olması bunların başında geliyor.İlaçüretiminde,insan bedeni ile uyum içindeki canlı organizmalar kullanılarak ilaç üretilir, dolayısı ile biyo etkin madde, insan hücrelerinin içinde bulunan diğer binlerce molekülden ayrılarak saflaştırıldığı için üretim süreci çok kompleks ve muazzam bir teknolojiyi de zorunlu kılar.

Takdir edileceği üzere bu,gelişmiş insan kaynağı, üretim altyapı ve deneyimi ile hatırı sayılır bir teknolojik potansiyeli gerektirir.İşte bir Türk İlaç Firması olan Abdi İbrahim, OM Pharma ile 1996 yılından bu yana devam eden ticari ilişkilerini, bu şirketin yüzde 30’una yakınını satın alarak ile zirveye taşıdı. Zaten 15 yıldır OM Pharma’nın küresel ilaç üretiminin bir kısmını kendi tesislerinde üretmekte idi.Üç kuşaktır Türk ilaç sanayine hizmet veren bir ailenin temsilcisi olarak, Abdi İbrahim CEO’su Nezih Barut, Türk ilaç endüstrisinin geleceğinden oldukça iyimser: ‘’Türk sanayi yalnız ilaçta değil, her alanda gelişmiş insan kaynağı, üretim tecrübesi ve girişimci potansiyeliyle dünyada fark yaratabilecek güce sahip. Abdi İbrahim ve OM Pharma ortaklığının kurulmasında, birçok global ilaç firması ile uzun yıllardır devam eden güven odaklı iş birliklerimiz, dünya standartlarındaki üretim tesislerimizin mükemmelliği, yetişmiş insan kaynağımız, Ar-Ge’ye yaptığımız yatırımlar, yenilikçi bakış açımız ve ilaçta büyüme kararlılığımız etkili oldu’’ demekte.

Abdi İbrahim İlaç’ın yapmış olduğu bu operasyonun finansiel tutarı 500 milyon İsviçre Frangı değerinde. Abdi İbrahim, İsviçreli bir ortak girişim grubu ile bu satın almayı gerçekleştirdi. Böylece,yaklaşık 4.2 milyar TL bedelle satın alınan OM Pharma’nın yüzde 28.5 hissesi, Abdi İbrahim tarafından Türk ilaç sektörünün portföyüne kazandırılmış oldu.

Abdi İbrahim Pharmaceuticals’in bu başarısı,sadece kendisi için değil, ülkemiz ve küresel ilaç sektörü için de çok önemli bir anlam ifade etmektedir ve gurur vericidir. Abdiİbrahim, OM Pharmayı satın alan İsviçreli girişim grubunun tek yabancı ortağı olarak, Avrupalı bir ilaç devi ile stratejik ortaklık kuran ilk Türk şirketi olarak da tarihe geçmiş oldu.

Aynı şekilde bir Türk bilimadamanın kurduğu Biontec şirketi de korona virüs aşısını dünyada ilk geliştiren laboratuar olacak gibi. Türk ilaç sanayi adına tüm bunlar umut verici.