Covit-19 tüm hızıyla yayılmaya devam ediyor dünyada… Neyse ki memleketimizde ve komşu ülkelerde az da olsa normalleşmeye dair gelişmeler ve çabalar var. Ancak bugün Covit’ten daha tehlikeli gördüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Malum, evde kalınan süre arttıkça; evdeki meşgale sayılarınız ve onlarla geçirdiğiniz süreler de artıyor ya da çeşitliyorsunuz onları… Günde yirmi sayfa okuyan artık elli sayfa okuyorsunuz misal... Normal şartlarda bir saat enstrüman çalıyorsanız, evde kalma zorunluluk günlerinde iki, belki daha fazla çalıyorsunuz. Boş boş oturma sürelerini de artırıyorsunuz belki de…

Televizyon izleme sürelerimizde de ülke olarak artış olduğu kanaatindeyim. Ben bile, çok fazla televizyon izlemeyen biri olarak geçenlerde bir kanalın varlığını öğrendim mesela… O kanalda izlediğim reality show, yani gerçekte yaşanan bir olayı, kurgu ile süsleyip ve senaryo ile biraz makyajlayıp izleyicinin önüne koydukları bir program türü… Ki adı “Ağır Yaşamlar” idi. Hem sonuna kadar izlettirdi kendisini, hem de bir sonraki bölümünü merak etmeme sebep oldu. Ama daha da önemlisi yakınlarıma, kısa bir an için kilo ölçer gözlerle bakmaya başladım; eşime, çocuklarıma, hemen üstümdeki ablam, eniştem ve yeğenlerime… İş arkadaşlarıma… Ve diğerlerine… Kendime bile…

“Ne kadar kötüyüm” diyorum kendime… “Neden insanların dış görünüşlerine kafa yoruyorsun? Hiç yakışıyor mu sana?”

Yazımın giriş paragrafında Covit’ten daha tehlikeli diye yazdım ya… Hareketsizlik ve onun beraberinde yaşamımıza sokacağı problemler… Gelen tehlikenin farkında değiliz sanıyorum! Çağın vebasına dönmüş Obezite, etrafımızda kol geziyor.

Farkında mısınız? Eskiden daha çok Amerika kıtasında ve hatta sadece Birleşik Devletlerde görünen bu hareketsizlik ve aşırı kilo sendromu burnumuzun dibine kadar gelmiş, evlerimize girmiş, salondan mutfağa, mutfaktan diğer odalara dolanıp duruyor.

Sonra biraz daha dikkat edince, gerçekten de, son iki ayda yani sınırlı da olsa ev tecritlerinin yaşandığı bu sürede, kilo ortalamalarının arttığına yakından şahit oldum. Sizler de gözlemlerseniz, küçük değişimlerin farkına varacağınızı düşünüyorum. Umuyorum ki, değişimler gerçekten de küçüktür ve şimdiliktir!

Yapmamız gerekenler inanın ki çok basit… Oturduğumuz yerde kalmamaktan başlayacağız. Hayatımızdaki hiçbir şeyi aşırı dozda uygulamayacağız. Yemek bunun başında geliyor tabii... Özellikle de undan, şekerden ve diğer kilo unsuru besinlerden uzak kalacağız. Tecride takılmayanların mutlak suretle kısa sokak ya da park yürüyüşlerini yapmalarını öneriyorum. Elbet ki maske ve diğer tedbirleri elden bırakmadan ve sadece kısa yürüyüş maksadını akıldan çıkarmadan…

Tecride takılan büyüklerimiz ve yirmi yaş altı da evde yapabildiğini yapacak artık! Daha önceleri önermiştim, merdivenler ve evimizde oluşturacağımız yürüyüş parkurları bu konuda en yakın arkadaşlarımızdan…

İnsan düşünmeden de edemiyor doğrusu… Tanrım, nasıl bir tezadın içerisinde debeleniyoruz?

Covit’ten daha tehlikeli olabilecek ve yaşamlarımızı sınırlandırabilecek obezite ve onun getireceği diğer rahatsızlıklardan kurtulmak için sağlıklı beslenerek, spor yapmalıyız. Ama spor, her zaman da eve sığamıyor! Ne var ki, ölüm, sokakta Corona kod adıyla kol geziyor!

Dipnot; “Herkesin kendine göre birtakım dertleri vardır, ama bu kiminde gramladır, kiminde kiloyla.” Cervantes.