Yıl: 1989. Mevsim: Hazan. Aylardan: Ekim.

Yer: Gelişim Yayınları İzmir Bürosu.

Haftalık Nokta dergisi 100 binlik tirajı ile gündem yaratan bir dergi.

Ekonomik Panorama, Gelişim Spor, Erkekçe, Kadınca gibi alanlarında tek ve önde gelen dergiler.

Ben de İzmir temsilcisiyim. Günlerden bir gün orta yaşlı bir bey geldi büroya. Arkadaşlarından biri önermiş. 12 Eylül faşizminin hışmına uğrayan, yıllarca cezaevinde yatan, suçsuz olduğu kanıtlanınca öğretmenliğine dönen biri. Karısı da öğretmen. Bu kez başka bir dert gelmiş başlarına; sürgün. Biri Hanya’da biri Konya’da sözüne uygun kentlerde görevlendirilmişler. Aileyi parçalamışlar yani.

Sekreterden kağıt istedim. Onlarca derginin adının bulunduğu gösterişli bir kağıt getirdi. Dergilerin adlarının bulunduğu kısmı keserek konuya ilişkin bir şeyler yazdım. Dergilerin ve gazeteciliğin gücünün kullanılmasını istemenin yakışmayacağını belirtip Ankara’ya yolu düşerse bu mektubu götürmesini söyledim. Kapatmadan zarfın içine koyduğum mektubu konuğumuza verdim.

Sonra günlerden bir gün sekreterimiz bir bayanın bağıra çağıra beni aradığını söyledi ve telefonu bağladı. Kaç günlerdir bana ulaşmaya çalıştığını, şimdi New-York’tan aradığını, fırça atmaya çalışır gibi söyledikten sonra sözü bağladı; "Mektubu gönderdiğin öğretmenin dosyalarını incelettim. Aklanmışlar ama tepeden tırnağa kırmızı çizgilerle donatılmışlar. Bütün bunlara karşın yasal anlamda hiç bir sorun olmadığı için ailenin parçalanmışlığının önüne geçmek için ikisinin de aynı kentte görevlendirildiğini bil."

Solcu bir öğretmenin sorununu yasal bir sorun olmadığı için ve bana inandığı için çözen kişi kimdi biliyor musunuz?

Sağ siyasette yaşamı boyunca hep ilkleri yaşayan, en genç belediye başkanı, ilk aileden ve kadından sorumlu bakanı, ilk çevre bakanı, ilk turizm bakanı olan beş dönem boyunca TBMM’de İzmir’i temsil eden Işılay Saygın’dı...

Hani ne diyor Ernest Hemingway;Her insanın hayatı farklı bir şekilde sona erer. O’nu başkalarından farklı kılan nasıl hayat yaşadığı ve nasıl veda ettiğidir.”

Her insan ölür ama her insan yaşamış sayılmaz.

Goethe’ye göre de “ölümsüzlük herkesin harcı değildir”.

Hoşçakal Saygın ve yiğit Türk kadını. Işıklar yoldaşın olsun.