Geçtiğimiz gün çok sevdiğim gazeteci ve fotoğraf sanatçısı ağabeyim Engin Yavuz’un bir arkadaşından telefon aldım. 

İsmi bende kalsın, hayvanlara karşı çok duyarlı, kalbi güzel bu arkadaşımız sosyal medyada hayvana işkence görüntülerini içeren bir videoya denk gelmiş. Ağlamaktan gözleri şişmiş, çaresizce ne yapabileceğini düşünmüş durmuş. Üzüntüsünü Engin Yavuz’a aktarınca, o da benim numaramı vermiş.

Uzun uzun konuştuk, dertleştik. Karantina günleri bitince yüz yüze gelip tanışmak için de sözleştik.

***

Sosyal medya biraz karmaşık, ucu bucağı olmayan bir dehliz gibi adeta. Bazen, içinde kaybolabiliyoruz. Bazen de bizi üzen, yüreğimizi paramparça eden görüntülere rastlayabiliyoruz. 

Açıkçası ben çok soğukkanlı biri değilim; bu tip görüntülere denk gelir gelmez, elimde değil ani bir refleksle gözlerimi kapatıp, çığlık atmamak için çaba sarf ediyorum. 

Ama bu paylaşımları yapanları da ayıpladığım düşünülmesin sakın. İnsanlar bazen, bazı şeylerle yüzleşmeden olayların ciddiyetini kavrayamıyor. 

“Hayvana şiddet” başlığı ile paylaşılan iki satır düz yazı bazıları için bir anlam ifade etmiyor ama bir fotoğraf, bir video birçok insanı etkileyip farkındalığını artırabiliyor. Dolayısıyla da kafamızı kuma gömmememiz, hayvanlara ülkemizde ve dünyada yapılan zulmün farkında olabilmemiz için belgeli paylaşımlar yapanları anlayabiliyorum.

Tabii burada şöyle bir parantez de açalım: Kimileri yalan yanlış paylaşımlar yapabiliyor, olmayan olayları olmuş gibi gösterebiliyor, eskiden olmuş görüntüleri yeni gibi paylaşabiliyor. Bu da sosyal medyanın bir diğer yüzü maalesef. Kontrol mekanizması olmadığı için herkes istediğini paylaşmakta serbest. Yapılabilecek tek şey ise, denk geldiğimiz paylaşımların kaynağını iyi araştırıp, doğruluğundan emin olmak.

***

Sosyal medya konusu bir yana, telefonda dertleştiğim arkadaş hayvanlar için bireysel anlamda, kendi imkanları dahilinde neler yapabileceğini sordu. Ben de aklıma gelenleri sıraladım. Sizinle de paylaşayım:

  • Sokaktan veya barınaktan bir can sahiplenilebilir.

  • Mahallemizdeki, kapımızın önündeki canlar için sokağa bir kap mama bir kap su bırakılabilir.

  • Çevremizde hayvanlara kötü davrandığını gördüğümüz kişiler uyarılabilir, yetkililere şikayette bulunulabilir.

  • Vaktimiz ve enerjimiz varsa hayvan hakları ile ilgili mücadele eden STK’larda gönüllü olarak çalışılabilir.

  • İlçemizdeki bakımevleri ziyaret edilip, ihtiyaçlarına destek olunabilir.

  • Güvendiğimiz, hayvanlar için çaba gösterdiğine emin olduğumuz hayvan hakları savunucularına maddi manevi destek verilebilir. Örneğin bir canın ameliyat masrafı karşılanabilir, nakil yardımı isteyenlerin imdadına aracı olanlar koşabilir.

  • Hayvanları Koruma Kanunu’nun hayata geçmesi için bireysel olarak yetkili kurumlara dilekçe yazılıp gönderilebilir, başlatılan imza kampanyalarına katılım gösterilebilir.

Yani özetle, bireysel anlamda da hayvanları korumak, yaşam kalitelerini yükseltmek adına yapabileceğimiz çok şey var aslında. Yeter ki isteyelim.