Tanımam, bilmem, söylediklerini okuyunca o kadar sıdkım sıyrıldı ki elim varmadı araştırayım.

Yine de “Ya sabır!” deyip başladım klavyenin tuşlarına sinirle basmaya, kimmiş bu İdris Nebi Hatipoğlu diye. Benden iki yaş büyük, 49 yaşında. Muhasebede ön lisans yapıp, Anadolu Üniversitesi’nde işletme okumuş. Mezun olduğu bölümden de mütevellit, finansla arasının iyi olduğu açık ama iş soyadında da yer alan hatipliğe gelince; işte orda bence çift değil 10 dikiş atsa, yine de sınıfı geçemez.

İLK GAFI DEĞİL!

Daha önce fabrikası önüne polis tahsis ettirmesi ile gündeme gelen, gazeteciler belgesini de ortaya koymasına rağmen “şaşırdım” diyen, İYİ Parti’den milletvekili seçilip kısa bir süre önce “derin görüş ayrılıkları” gerekçesiyle istifa eden, CHP ile ittifaka karşı olduğunu açık açık dile getirip “AK Parti, MHP, Saadet Partisi ile ittifak olabilir” diyen Hatipoğlu, aslında şu an doğru adreste oturduğunu tescilliyor. AKP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hatipoğlu’nu yeterince tanıdıysanız mevzuya geçiyorum. 

SEN ŞİMDİ GÜNÜMÜZÜ MÜ KUTLADIN?

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Çalışanı, çalışmayanı, çalışamayanı neden ayrılır o ayrı bir konu da bu çok sayın milletvekilimiz (!), AKP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olması hasebiyle, kentteki gazeteci meslektaşlarımızı toplayıp bir basın açıklaması yapıyor. Güya günümüzü kutlayacakken, onca kişinin önünde tüylerimizi diken diken eden bir gafa imza atıyor. Açık açık rüşvet teklif edip bir de asgari ücret tutarında ödeme yapma vaadinde bulunuyor. Orda olmayı çok isterdim, emin olun bedeli ne olursa olsun kendimi böyle bir durumda asla tutmaz, borç-harç o 17 bin 2 TL’yi bulur, masanın üzerine koyardım. Açıklama aynen şöyle; 


“Basın emekçisi kardeşlerimizin gelirleri o kadar düşük ki bunları kendim görmesem inanmam. Organizede çalışan bir işçi kadar maaşlar aldıklarını gördüm. Eskişehir’deki basın mensupları zor şartlara karşı yine de yalan haber yapmıyor. Ak Parti Belediyeciliğinde Belediye Başkanı olursam yerel basına büyük bir destek vereceğim. Belediyede oluşturulacak komisyonlarda belediyemizin ve Eskişehir’in lehine yapılacak çalışmalarda basında çalışan arkadaşlarımızı da değerlendirmeyi düşünüyoruz. O dönem için asgari ücret neyse tüm basın mensuplarına belediyeden, belediye imkanlarından, belediye şirketlerinden tüm basın mensuplarına bir asgari ücrette biz vereceğiz” 

BUYRUN CENAZE NAMAZINA

Artık gazeteciliği mi gömsek, siyaseti mi gömsek, had bilmezliği mi gömsek bilemedim. Birincisi bu güzide siyasetçimiz gazeteci arkadaşlarımızın bordrosunu görmüş besbelli buradan da kendine görev çıkarıp yardım kararı almış. Belediyede iş teklif etmekle kalmıyor bir de üzerine işe alamadıkları için açıktan rüşvet teklif ediyor. Ha bi de az maaş almaya rağmen “Yalan haber” yapmadıkları için kutluyor. Ya sabır, ya selamet…

IBANINI GÖNDER!

Şimdi; Çok değerli (!), çok sevgili (!), çok sayın vekilim (!), öncelikle günümüzü kutladığınız için tüm meslektaşlarım adına çok teşekkür ederim ama bu başlık size nasıl ağır geldiyse emin olun sarf ettiğiniz sözler de bize çok ağır geldi. Çünkü biz parayla alınıp satılabilen bir meta değiliz. Evet haklısınız öldürülen biziz, darp edilen biziz, itilip-kakılan biziz, çoğu zaman açlık sınırında yaşayan biziz ama sonuç itibariyle biz de tıpkı sizin gibi etten-kemikteniz, her şeyimizi kaybetsek de onurumuz, gururumuz bildiğimiz kalemlerimiz var; Onu asla satmayız!
Ha bir de sizin dokunulmazlık zırhınız vardı de mi bizim tam tersi… O tamamen aklımdan çıkmış… Ama Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti’nin kibar tepkisinden öğrendim siz bir ara gazete sahipliği de yapmışsınız, illaki bilirsiniz kılıçtan keskin sözlerimizi. Keşke o dönem çalışanlarınızı ihya etseydiniz de bu sevap işleme durumunu adaylık döneminize bırakmasaydınız. Nasip artık. Gelin şurada anlaşalım; asgari ücretiniz sizin olsun, iş teklifinizi de cebinize koyun, siz bana IBANINIZI gönderin ve artık lütfen susun!