Fadime, Temel’e karşı şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası açmış.

Hakim kararı açıklamış; “Sizi Şiddetli Geçimsizlik sebebiyle boşuyorum ve Fadime’ye de aylık 3 bin lira nafaka veriyorum.”
Temel, büyük mutlulukla cevap vermiş hakime; “Allah sizden razu olsun Haçim Peyciğum! Arada pir üç peş kuruş da pen verirum, Fadume de geçinur gider!”
Halkın büyük çoğunluğu geçinemiyor. Önemli bir kısmı açlık, çok büyük bir kısmı yoksulluk sınırı içinde. 
Tabii ki AKP iktidarında küpünü dolduranlar halinden memnun. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur, diyerek açlığa, yoksulluğa rağmen hala Erdoğan aşkından vaz geçmeyenler de yok değil.
Ama büyük çoğunluk AKP ile yolları ayırmak için duruşma gününü bekliyor. Duruşma günü yani; genel seçimlerin yapılacağı gün. Ve seçmenin büyük çoğunluğu o günün erkene alınmasını, erken seçim olmasını istiyor.
Yoksulluk sadece ekonomide olsa öp de başına koy.
Adalet yoksuluyuz,
Eğitim yoksuluyuz,
Hak ve özgürlükler yoksuluyuz.
Fadime 10 günlüğüne gittiği geziden bir gün erken dönünce Temel’i başka bir kadınla yakalamış. Hemen boşanma davası açmış ve iki celsede boşamışlar. Duruşmadan çıkar çıkmaz Temel; “Bu yuvanun yıkılmasinun sorumlisu sensun Fadume!” demiş öfkeyle “Verdiğun sözü tutup 10 gün sonra gelseyidun şimdu gül gibi geçineyiduk!”
20 yıldır ülkeyi yönetenler de Temel gibi hem suçlu hem güçlü. Bütün bu durumun sorumlusu olarak muhalefeti gösteriyorlar ve çok iyi biliyorlar ki Fadime gibi seçim de erken gelirse bu saltanatları bitecek.
Öfkeleri ondan...
Peki, milletin hiç mi kabahati yok?
Temel ile Dursun çok büyük bir geyik avlamışlar. Geyiği birer ayağından tutup köylerine doğru kan ter içinde sürüklemeye başlamışlar. O sırada, son model lüks bir jip yanlarına yanaşmış. İçindeki nur yüzlü bir adam arabasının camını açarak, onlara akıl vermiş; “Geyiği olduğu yerde bırakın ve baş tarafına geçin. Evet şimdi boynuzlarından tutun ve çekmeye başlayın. Öbür türlü boynuzları tırmık gibi yere saplanır ve ilerlemenizi engeller.”
Temel ve Dursun söylenileni yapmış. Bir müddet sonra Dursun; “Ula Temel, pu nur yüzlü adamu karşimuza Allah çikardu.” demiş “Pöyle gerçekten çok daha kolay ilerleyruz.”
Temel, önce şöyle bir arkasına bakmış ve cevaplamış Dursun'u; “Haklisun uşağum.” demiş “Haklisun da, yalinuz kafama takılan pir şey var. Dikkat ettuysen cittukçe köyümüzden  uzaklaşayruz.”
En çok üzüldüğüm şey de bu. Yani, milletin  önemli bir kısmının da duble yolları görünce, Dursun gibi, bunları karşımıza Allah çıkardı. 'Ne kadar güzel duble yollarda rahat ilerliyoruz', diyerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zorlu, zorlu olduğu kadar da onurlu ve aydınlık yolundan ayrılması.
Biz çok şükür; Türkiye Cumhuriyeti'nin, Osmanlı'nın reklam arası olduğuna değil; ilelebet payidar kalacağına inananlardanız.
Bu güneş tutulmasının ilk seçimde sona erip ATATÜRK güneşinin tüm yurdu yediden aydınlatacağına, ısıtacağına inananlardan...
Ve;
O güneşin altında, hangi dinden, hangi mezhepten, hangi etnik kökenden olduğumuza  bakılmaksızın hepimize yer olduğuna yürekten inananlardan.
Çok yakında...