Dokuz Eylül Özel- Her geçen gün vatandaşın alım gücünün düşmesi ve gıda fiyatlarının da buna oranla yükselmesi; güvenilir ve sağlıklı gıdaya ulaşmayı imkansız hale getiriyor. Bu durumda sadece karnını doyurmak için yaşayan vatandaşlar daha çok karbonhidrat tüketmek durumunda kalıyor. Konuya ilişkin 9 Eylül Web TV’de Didar Demirci’nin hazırlayıp sunduğu Can Suyu programında açıklamalarda bulunan Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, mevcut politikalara ve ekonomik koşullara dikkat çekerek vatandaşın çaresiz kaldığını ifade etti. Toprak, “Taklit ve tağşiş olan ürünleri yurttaş da biliyor. Ama ne yazık ki, ‘almak ve yedirmek zorundayım’ diyor” sözlerini kaydetti.

GIDA YOKSA SAĞLIK DA OLMUYOR

Sağlıklı, güvenilir ve temiz gıdaya ulaşmanın bir insan hakkı olduğunun altını çizen Toprak, bu hakkı sürdürülebilir bir şekilde sağlaması gereken yapının devleti yönetenler olduğunu belirtti. Mevcut koşullarda ülkemizde sağlıklı, güvenilir ve temiz gıdaya her insanın ulaşamadığının altını çizen Toprak, “Gıda enflasyonu sadece ekonomik bir olay değil, sosyal yönü de olan sosyo-ekonomik bir olaydır” dedi. Gelir adaletsizliği ve alım gücünün düşmesinden kaynaklı vatandaşın, sağlıksız ve tek tip beslendiğini söyleyen Toprak, obezite ve diyabet gibi hastalıkların artığını ve bu durumun da sağlığa beraberinde sağlık harcamalarının artmasına neden olduğunu söyledi.

KAMUCU POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR

Yaşanan sorunun çözümü için kamucu ve gıda egemenliğine dayalı tarım ve gıda politikası uygulanması gerektiğinin altını çizen Toprak, bunun içinde tarım arazilerinin mutlak suretle korunması gerektiğini söyledi. Toprak, “Mutlaka temiz bir çevre oluşturmak zorundayız. Çünkü bunları bağımsız düşünemeyiz. Çünkü biz temiz bir çevrede yaşamıyorsak, topraktan temiz güvenli sağlıklı bir ürün alamayız. Sağlıklı gıdaya ulaşmak için önce tarımı düzenlemek gerekiyor” mesajını verdi. Kahramanmaraş merkezli depremlerden kırsalın da darbe aldığını ve bu darbenin etkisini de kısa bir zaman sonra hissedeceğimi hatırlatan Toprak, tarımsal üretimimizin dışa bağımlı halde olmasının da gıda güvenliğini tehlikeye attığını vurguladı. Toprak, “İthal etmemiz bizim gıda güvencemizi ve güvenliğimizi riske atıyor. Yapmamız gereken şey yurttaşın alım gücünü artırmak. Bugün asgari ücret arttı. Ama yurttaşın alım gücü artmadı. Asgari ücrete gelen zamla bir çok ürüne de zam geldi. Yurttaş hangi ürün hangi markette daha ucuz diye indirim ürünlerini arar oldu. Taklit ve tağşiş olan ürünleri yurttaş da biliyor. Ama ne yazık ki, ‘almak ve yedirmek zorundayım’ diyor. O da biliyor aldığı sucuğun yüzde yüz dana sucuğu olmadığını, süt olmadan yapılan peynirler, et olmadan yapılan sucuklar... Şimdi bu, ne yazık ki arz talep meselesi… İşin burada da ayağı dönüyor dolaşıyor ekonomiye dayanıyor” diye konuştu.

ALIM GÜCÜNÜ ARTIRMADAN OLMAZ

Vatandaşın alım gücü düşük olduğu için taklit ve tağşiş ürünlere rağbet gösterildiğini söyleyen Toprak, “Bugün açlık sınırı 10 bin TL’ye dayandı. Yoksulluk sınırı da 35 bin TL’ye yakın değerlerde. Alım gücünü artırırsanız yurttaş bu tür “kriminal” ürünlere rağbet etmeyecek. Dolayısıyla bir takım kriminal insanlar da yurttaş ucuz gıda alıyor deyip bu ürünleri üretmeyecek” dedi. Öte yandan taklit ve tağşişi önlemenin iki yolu olduğuna dikkat çeken Toprak, konuya ilişkin şu noktalara dikkat çekti:

“Bir halkın alım gücünü artıracaksınız iki denetimlerinizi etkin bir şekilde yapıp bu insanlar cezai işlem uygulayacaksınız. Bakın taklit ve tağşiş ürünlerle ilgili Tarım ve Orman Bakanlığı 2012 yılından bu yana bir liste yayınlıyor. Biz diyorduk ki; bu liste yayınlanması önemli ama cezai yaptırımları çok az. Bu cezai yaptırımların artırılması lazım. Çünkü cezayı ödüyor ve bu ürünü üretmeye devam ediyor. 2022 yılındaki son 5 ifşa listesinin 5’ine bakın hepsinde aynı kişiler var. Demek ki cezayı ödüyor ve bu ürünü üretmeye devam ediyor. Biz de dedik ki; hapis cezasına kadar getirilecek cezalar gelmesi gerekiyor. Bu konuda uzlaştık, bununla ilgili yönetmelikler çıktı ama Bakanlığı’nın son yayınladığı ifşa listesi 2022 Mart ayındaydı. Ondan önceki ifşa listesi de 1,5 yıl önceydi. Siz denetimleri yapıp ifşa listelerini yayınlamazsanız kimin kaç kere bu işi yaptığınızı bilemezsiniz ve bu yasa ve yönetmeliği uygulayamazsınız. Tabi ki Bakanlık gidiyordur, denetimleri yapıyordur ama bunları şeffaf bir şekilde göstermesi lazım. Siz bu ifşa listelerini yayınladığınız zaman yurttaş şunu bilecek bu firmayı 3 kere üst üste gördüğünüz zaman bu firmanın kapatılması lazım diyeceksiniz. Çünkü yasa bunu söylüyor.”