Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı son veriler, tarladan sofraya uzanan zincirin ilk halkası olan çiftçinin, artan maliyetler altında ezilmeye devam ettiğini bir kez daha ortaya koydu. Temmuz 2025 dönemine ait Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE), bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34,22'lik dev bir artış kaydetti. Bu rakam, çiftçinin üretim yapabilmek için kullandığı tohumdan gübreye, enerjiden yeme kadar tüm temel girdilerin maliyetinin bir yılda ortalama üçte bir oranından fazla arttığı anlamına geliyor.

Endeks, bir önceki aya göre ise yüzde 3,68'lik bir artış göstererek maliyetlerdeki tırmanışın hız kesmeden devam ettiğini teyit etti. Yılın ilk yedi ayını kapsayan, bir önceki yılın Aralık ayına göre değişim oranı ise yüzde 22,22 olarak hesaplandı. Bu durum, yılbaşından bu yana çiftçinin maliyetlerinin beşte birden fazla arttığını gösteriyor. On iki aylık ortalamalara bakıldığında ise yüzde 31,83'lük bir artış göze çarpıyor. Bu yüksek oranlar, tarımsal üretimde maliyet enflasyonunun kronik bir hal aldığını ve bu durumun hem çiftçinin üretim şevkini kırdığını hem de gıda fiyatları üzerinde sürekli bir baskı unsuru oluşturduğunu kanıtlıyor.

Tarımda kara tablo
Tarımda kara tablo
İçeriği Görüntüle

Hem üretim hem yatırım maliyeti cep yakıyor

TÜİK verileri, maliyet artışının tarımsal faaliyetlerin her alanına yayıldığını detaylı bir şekilde gözler önüne seriyor. Endeksin iki ana grubunda da yıllık bazda yüzde 33'ü aşan artışlar kaydedildi. Çiftçinin günlük üretim faaliyetlerinde kullandığı temel girdileri kapsayan "tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksi" yıllık bazda yüzde 34,33 artarken, bu gruptaki aylık artış yüzde 3,92 ile genel ortalamanın da üzerine çıktı. Bu kalem, tohum, gübre, ilaç, yem ve enerji gibi üretimin olmazsa olmazlarını içeriyor ve buradaki artış, doğrudan üretim maliyetlerinin fırlaması anlamına geliyor.

Diğer yandan, traktör, sulama sistemleri gibi uzun vadeli yatırımları kapsayan "tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksi" de yıllık bazda yüzde 33,57'lik bir artış gösterdi. Bu durum, çiftçinin sadece günlük üretim maliyetleriyle değil, aynı zamanda işletmesini modernize etmek ve verimliliğini artırmak için yapması gereken yatırımların da giderek daha pahalı hale geldiğini gösteriyor. Hem işletme sermayesi hem de yatırım sermayesi maliyetlerindeki bu çift yönlü sıkışma, sektörün geleceğine yönelik kaygıları artırıyor.

En büyük darbe hayvancılığa: Veteriner masrafı bir yılda yüzde 64 fırladı

Tarım-GFE'nin alt grupları incelendiğinde ise bazı kalemlerdeki fahiş artışlar, krizin boyutunu daha net ortaya koyuyor. Temmuz ayında yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup, yüzde 63,52'lik rekor bir artışla veteriner harcamaları oldu. Hayvan sağlığının korunması için zorunlu olan aşı, ilaç ve veteriner hizmeti maliyetlerindeki bu astronomik artış, özellikle hayvancılıkla uğraşan üreticileri vurdu. Bu durumun, et, süt, yumurta gibi temel hayvansal ürünlerin fiyatlarına doğrudan yansıması ve hayvansal gıda enflasyonunu daha da körüklemesi kaçınılmaz görünüyor. Hayvan hastalıklarıyla mücadelenin ve gıda güvenliğinin temelini oluşturan veteriner hizmetlerindeki bu maliyet patlaması, sektörün sürdürülebilirliği açısından da ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Tarlaya atılan gübre el yakıyor: Aylık zam şampiyonu

Endeksin aylık bazdaki verileri ise yakın gelecekteki gıda fiyatlarına dair endişe verici sinyaller veriyor. Temmuz ayında bir önceki aya göre en yüksek artış, yüzde 9,89 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda yaşandı. Sadece bir ay içinde gübre maliyetlerine gelen yüzde 10'a yakın bu zam, özellikle ekim dönemine hazırlanan bitkisel üretim çiftçileri için büyük bir şok oldu. Tarımsal verimliliğin en kritik girdilerinden biri olan gübrenin fiyatındaki bu sert yükseliş, çiftçilerin ya daha az gübre kullanmasına ya da borçlanarak üretim yapmasına neden oluyor. Her iki durum da hem üretimi hem de gıda arz güvenliğini olumsuz etkileme potansiyeli taşıyor. Gübre maliyetlerindeki bu artışın, önümüzdeki hasat döneminde başta buğday, mısır gibi tahıl ürünleri olmak üzere sebze ve meyve fiyatlarına da yansıması bekleniyor.

Tarladan sofraya enflasyon sarmalı

Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi'ndeki bu veriler, sadece çiftçinin ekonomik durumunu yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda tüm vatandaşları ilgilendiren gıda enflasyonunun gelecekteki seyrine ilişkin de önemli ipuçları sunuyor. Artan girdi maliyetleri, bir süre sonra üreticiler tarafından kaçınılmaz olarak ürün fiyatlarına yansıtılıyor. Tarladaki maliyet artışı, zincirleme bir etkiyle hal, pazar ve market fiyatlarına zam olarak ulaşıyor. Tarım-GFE'deki yüzde 34'ü aşan yıllık artış, önümüzdeki aylarda gıda enflasyonu üzerindeki maliyet kaynaklı baskının devam edeceğini gösteriyor. Çiftçi, artan maliyetler karşısında ya üretimden çekilmek ya da ürününü daha pahalıya satmak zorunda kalıyor. Bu durum, "tarladan sofraya" uzanan bir enflasyon sarmalı yaratarak, hem üreticinin hem de tüketicinin alım gücünü eritiyor. TÜİK, bir sonraki Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi bülteninin 20 Ekim 2025'te yayımlanacağını duyururken, gözler hem hükümetin bu maliyet artışlarını dizginlemek için atacağı adımlara hem de sonbahar yağışlarının kuraklık riskini azaltıp azaltmayacağına çevrilmiş durumda.

Kaynak: HABER MERKEZİ