Sizler de mutlaka tanık olmuşsunuzdur, trende, otobüste, vapurda, sokakta, 5-10 yaşlarında bir çocuk, 15-20 yaşlarında bir delikanlı veya genç kız, 30-40 orta yaşlıları, hatta 50-60 yaş grubu yaşlıları vedalaşırlarken ‘bay’,’bay bay’ diye ünleniyorlar, hatta haykırıyorlar...
Sağdan soldan toplasan frenkçe olarak bu sözcüklerden fazlasını da bilmiyorlardır mutlaka...
Türkiye’nin dünyaya armağanı gazeteci, yazar, şair, ressam, botanikçi, turizm rehberliğinde yerkürenin üç beş önemli insanından biri, Robert Kolej ve Oxford Üniversitesi eğitimli, 8-10 dili tarih, edebiyat, arkeoloji alanlarında konuşacak, kitap yazacak kadar bilen, Halikarnas Balıkçısı veya kısaca Balıkçı olarak ünlenen Cevat Şakir Kabaağaçlı, Kemeraltı’nı İzmir’i inleten haykırışıyla 'merhaba' der; 'merhaba'.
Bu davranış biçimi Freud’a göre “aşağılık kompleksi” olarak nitelendirilir ama ben yukarıda verdiğim örnekten yola çıkarak ‘Frenk hastalığı’ demeyi yeğlerim... Bu durumun temsilcileri de sosyalist, devrimci kimliğe ulaşamayan ama öyle görünmek isteyen sosyal demokrat belediyelerde çokça görülür... Attilâ İlhan’ı doğum ve ölüm günlerinde yıllardır en iyi biçimde anarak devrimci kişiliğini unutturmamaya çalışan İzmirli kültür sanat yazın adamları bir gün görürler ki İstanbullar’dan uçak dolusu insanlar getirilmişlerdir...
Frenk hastalığı bu tür anmalara da yansımış ve belediye başkanının kendini öne çıkarma yönüyle özünü yitirmeye başlamıştır... Ve üstelik yayınladıkları dergilerde adının yanlış yazılmasına müthiş öfkelenen Attilâ İlhan’ın a’sındaki şapkayı kullanmazlar, gerekçe olarak 12 Eylül faşizminin tutsak ettiği TDK’nın şapkaları kaldırdığını öne sürerek bir de bilgiçlik taslarlar... Bilmezler ki Attilâ abinin 80 küsur kitabında adı şapka ile yazılıdır...
Bu vahim duruma İZDENİZ’in gemisinde de rastlamak mümkündür... İzmir’i sadece Türkiye’de değil sınırları aşarak yurtdışında da duyuran kültür sanat spor insanlarımızın adlarının da gemilerimize verilmesini gerçekten kutluyorum ama Sakallı Celal’in sözünü de unutmuyorum; “Bu kadar cehalet tahsil ile mümkündür.” Mavi sularda süzülen o gemiye bakın Attilâ İlhan’ın adındaki şapka denize düşmüştür...
Bu “Frenk Hastalığı” diye kısaca vurgulamaya çalıştığımız durum İstanbul hastalığı olarak da kendini göstermektedir... 4 Ağustos Perşembe günü CHP İl Başkanlığı tarafından Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştirilen ‘Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi’nde bakıyorsunuz bir delikanlı kürsüye çıkmış, kültür sanat yazın ve tiyatro aleminin manifestosunu seslendiriyor... Tümü İstanbullu olan bu isimlerin arasına kendini monte ederken İzmir’den bir tek isme yer vermiş; Hidayet Karakuş... E be çocuk devrimci olmak, sosyalist olmak öyle elindeki kağıttan isimlerini okuduğun İstanbullular’a şirin görünmek değildir... Kendi şiirlerini bile kağıtlardan okuyanları uçaklara doldurup getirmek hiç değildir...
Bu Frenk hastalığı şimdi de Seferihisar’da kendini gösterdi... Elbette iyi düşünülmüş ve yararlı olabilecek bir etkinlik; Türkiye Sanat Çalıştayı...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katılacakmış bu etkinliğe kurmaylarıyla... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Seferihisar’da ‘Yaratıcı Yazarlık Merkezi’ni görecek ve Türkiye’nin önemli sanat kuruluş ve sanatçılarıyla gerçekleşecek ‘Türkiye Sanat Çalıştayı’na katılacakmış... Çağrılı kültür sanat yazın yontucu ressam bilim insanı listesine bakarsanız nazar boncuğu gibi sadece Özdemir Nutku’nun adına rastlayabilirsiniz... Yani Homeros’un, Halikarnas Balıkçısı’nın, Attilâ İlhan, Samim Kocagöz’ün ve yüzlerce, binlerce kültür, sanat, yontucu, ressam, bilim insanını bağrında barındıran bu İzmir bir köy... Bir de ‘yaratıcı yazarlık merkezi’ yaratmışlar’ her ne demekse...Ve İzmir’deki yüzlerce kültür sanat dernekleri, vakıfları yok sayılarak...
Bir de bu etkinliğin yapılacağı tarihe dikkat etmek gerekir...
İzmir’de son yıllarda sporcu Gode Cengiz’in, sanatçı Nihat Aydın’ın, siyaset adamları belediye başkanları Ahmet Piriştina ile İhsan Alyanak’ın cenazelerinde İzmir yürümüştü, İzmir... Bir de Aydın Ertan’ın... 1973-1980 yılları arasında yoktan bir kent yaratan Gültepe’yi İzmir’e, Türkiye'ye devrimcilerin kalesi olarak armağan edenlerin lideri, 68’lilerin onur anıtlarından Aydın Erten için 11 Ağustos Perşembe günü saat 11.00’de Gültepe Toros Mezarlığı'nda anma töreni düzenlenecek... CHP’nin zirvelere tırmanması yolunda devrimci mücadelelerin ön saflarında savaşan Aydın Erten, hapisler, işkenceler, yokluklar yaşadı ama hiçbir zaman yenilmedi, teslim olmadı...
Ne zaman Aydın Erten’i anma günlerine yakın milletvekili veya belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri olsa Gültepe Gültepe olalı böyle kabalık görmedi denilir... Şimdi Tunç efendi ‘Türkiye Sanat Çalıştayı’nı aynı güne getiriyor. Biz yine Toros’ta olacağız... Ve en kısa zamanda da Can Yücel adına düzenlen Devrim Ormanı’na Aydın Erten adına diktiğimiz fidanı da uygun koşullara uyarak söküp Gültepe’ye getirecek ve Toros Mezarlığı'nda Aydın Erten’in başucuna dikeceğiz...
Unutmayalım ki ölüm devrimciler için son söz değil, yorgunluk gidermektir sadece... Işıklar içinde yorgunluk gideren Aydın Erten’i bizler sakladık... Yüreğimizde sakladık...