Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yıllık yol haritasını çizecek olan ve hem piyasalar hem de vatandaşlar tarafından büyük bir merakla beklenen 2026-2028 dönemine ilişkin Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıklarında sona gelindi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK), yeni programın son rötuşlarını yapmak üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldi. Ekonominin tüm kilit aktörlerini aynı masada buluşturan toplantının ardından yapılan açıklamada, son iki yıldır kararlılıkla uygulanan ekonomi programının olumlu sonuçlarına vurgu yapılırken, yeni dönemde de enflasyonla mücadelenin en temel öncelik olmaya devam edeceği ve kamu maliyesindeki sıkı duruşun korunacağı mesajı net bir şekilde verildi. Bu toplantı, Türkiye'nin sadece ekonomik hedeflerini değil, aynı zamanda toplumsal refahı artırma ve yapısal sorunlara kalıcı çözümler üretme konusundaki kararlılığını ortaya koyan en önemli adımlardan biri olarak kayıtlara geçti.
Ekonominin kurmayları beştepe'de buluştu
Gelecek üç yılın ekonomik anayasası niteliğindeki OVP'nin masaya yatırıldığı kritik toplantı, katılım düzeyiyle de dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın liderliğindeki toplantıya, ekonomi politikasının mimarı olarak kabul edilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat gibi kabinenin ekonomiyle ilgili tüm bakanları katıldı. Bu isimlerin yanı sıra, politika ve uygulamanın uyumunu sağlamak adına AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ve para politikasının en tepesindeki isim olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan da masadaki yerini aldı. Bu geniş katılımlı zirve, yeni OVP'nin sadece bir bakanlığın değil, devletin tüm ilgili kurumlarının ortak aklı ve güçlü koordinasyonuyla hazırlandığının bir göstergesi olarak yorumlandı.
İki yıllık programın karnesi: Başarılar ve devam eden mücadele
EKK toplantısı sonrası yapılan açıklamada, son iki yıldır uygulanan ekonomi programının somut kazanımlarına geniş bir yer ayrıldı. Programın etkinliğinin ve makroekonomik göstergelerdeki belirgin iyileşmenin altı çizilirken, elde edilen başarılar bir nevi yeni dönemin teminatı olarak sunuldu. Açıklamada, küresel belirsizliklerin ve korumacı politikaların arttığı bir konjonktürde dahi Türkiye ekonomisinin daha dayanıklı bir yapıya kavuştuğu vurgulandı. Programın en dikkat çekici başarısı olarak, enflasyonla mücadelede atılan güçlü ve koordineli adımlar sayesinde, 2025 yılı Temmuz ayında yıllık enflasyonun bir önceki yılın Mayıs ayına göre yaklaşık 42 puanlık rekor bir düşüş göstermesi öne çıkarıldı.
Programın diğer olumlu yansımaları ise madde madde şöyle sıralandı: Büyümenin ithalata dayalı yapıdan daha dengeli bir zemine oturduğu, istihdamın arttığı ve işsizlik oranının 7 aydır tek haneli seviyelerde seyrettiği belirtildi. Küresel risklere rağmen ihracatın tarihi zirvelere ulaştığı, bu sayede cari açığın milli gelire oranının sürdürülebilir seviyelere gerilediği ifade edildi. Uluslararası rezervlerdeki artış ve ülke risk primindeki (CDS) düşüş, programın uluslararası finans çevrelerinde de güven oluşturduğunun bir kanıtı olarak sunuldu. Finansal sistem üzerinde önemli bir yük olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının başarıyla sonlandırılması ve bütçe açığının kontrol altına alınarak mali disiplinin güçlendirilmesi de programın en önemli kazanımları arasında sayıldı.
Yeni OVP'nin parolası: Fiyat istikrarı ve yapısal dönüşüm
Ekonomi yönetimi, elde edilen bu kazanımları yeterli görmeyerek, yeni OVP ile hedefleri daha da yukarı taşımayı amaçlıyor. Yapılan açıklamada, programın nihai hedefinin "yüksek, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme sağlayarak toplumsal refahı artırmak" olduğu net bir dille ifade edildi. Bu hedefe ulaşmanın en temel ön koşulunun ise kalıcı fiyat istikrarı olduğu vurgulandı. Bu doğrultuda, 2026-2028 döneminde enflasyonla mücadelenin aynı kararlılıkla sürdürüleceği ve bütçe disiplininden kesinlikle taviz verilmeyeceği taahhüt edildi.
Ancak yeni OVP, sadece makroekonomik dengeyi sağlamayı değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin çehresini değiştirecek yapısal reformlara odaklanmayı hedefliyor. Bu kapsamda istişare edilen politika alanları, Türkiye'nin gelecek vizyonuna dair önemli ipuçları taşıyor. Sanayide, küresel rekabette öne çıkmak için yeşil ve dijital dönüşümün hızlandırılması, en önemli başlıklardan biri olarak belirlendi. Beşeri sermayenin güçlendirilmesi, iş ve yatırım ortamının daha cazip hale getirilmesi, yüksek katma değerli üretimin ve ihracatın teşvik edilmesi gibi adımlar da yeni programın temel taşlarını oluşturacak. Bu reformlar, ekonominin sadece büyüyen değil, aynı zamanda nitelikli ve rekabetçi bir yapıya kavuşmasını amaçlıyor.
Katılımcı ve şeffaf bir yol haritası vaadi
Hükümet, bu iddialı programı hazırlarken şeffaf ve katılımcı bir yöntem izlendiğinin de altını özellikle çiziyor. OVP hazırlıklarının, geçmiş yıllarda olduğu gibi, sadece kamu kurumlarının değil, aynı zamanda özel sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının çatı örgütlerinin de katkılarıyla yürütüldüğü belirtildi. Yapılan geniş kapsamlı istişareler sonucunda, "ülkemizin ihtiyaç ve önceliklerine uygun, güçlü bir yol haritası ortaya koyacağız" denilerek, programın toplumun geniş kesimleri tarafından sahiplenilmesinin hedeflendiği mesajı verildi. Bu yaklaşım, OVP'nin sadece teknik bir doküman olmasının ötesinde, bir toplumsal mutabakat metni olma iddiasını da taşıyor. Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde, ekonomide elde edilen kazanımların kalıcılığını sağlamak ve toplumsal refahı tabana yaymak amacıyla katma değerli yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı desteklemeye yönelik adımların kararlılıkla atılmaya devam edileceği vurgulandı.
