Sanatçılar ve ödül törenleri söz konusu olunca benim aklıma mıh gibi kazınan o kirli gece geliyor sadece . Sene 1999… Magazin Gazetecileri Derneği’nin gecesinde ödül alan Ahmet Kaya’ya, bu ülkeyi dar eden o zihniyeti ve bunu hangi amaca hizmet etmek için yaptıklarını bir türlü unutamıyorum…

   Hala dinlerken ağladığımız o şarkılardan bazılarını, o sene yeni piyasaya çıkarmıştı Ahmet Kaya ve ortalığı kasıp kavurmuştu. Bu sayede ödüle layık görülen sanatçı kendisine nasıl bir tuzak kurulduğundan habersiz bir şekilde gittiği törende “ Sonraki albümümde kürtçe şarkı olacak, bunu yayınlayacak cesaretli televizyoncu arkadaşlar olduğunu biliyorum” ifadelerinin kullanınca ortalık karıştı. 

Adsız tasarım (3)-3

   Önce Serdar Ortaç yalın bir provokasyon yapmaya çalışsa da Reha Muhtar gibi bu işlerin piri olaya el atarak bütün şarkıcıları sahneye çıkardı ve “Bir başkadır benim memleketim” şarkısını söyletti...

  Linç damarları fışkın bir hal alan o kitle artık tutulamaz bir halde Ahmet kaya ve eşine doğru çatal bıçakları fırlatmaya başladı, çatallardan biri Gülten Kaya’nın alnına isabet etti. Mutfaktan kaçırılarak dışarı çıkarılan Kaya çifti o geceden canlarını böyle kurtardılar ancak linç daha yeni başlıyordu...

   Şu an bildiğiniz, okuduğunuz çok tecrübeli, her şeyin doğrusunu bilen gazeteciler, her gün köşelerinden Ahmet Kaya’yı dünyanın en büyük teröristi olarak hedef gösterdiler. Yaşananlardan sonra Kaya Paris’e yerleşti ve orada vefat etti...

   Bu olay aslında 1997’de 28 Şubat’ı tam olması istedikleri şekilde başaran kadronun Türkiye’ye yeni savaşlar kazandırma planının bir parçasıydı. Onlar hiçbir bedel ödemeden boğazdaki yalılarında keyif yaparken bu ülke maalesef o yılların faturasını ödemeye devam ediyor..

    İşte böyle bir Türkiye’nin gölgesinde olgunlaştığım için Eda Ece’nin konuşmasını, sıradan sarışın bir güzelin sadece ekranlarda boy gösterdiği için fütursuzca davranması olarak göremiyorum. Benim için o kadının sözlerinin hiçbir hükmü de yok aslında. Çünkü herhangi bir konuda herhangi bir açıklama yapmaya muktedir biri değil...

   Ama orada yapılan o espriye kahkahalarla gülen bir kitle var ya işte beni ürperten ve asıl üzen onların varlığı.Sonuçta sosyal medyada depremzedelere söylenmedik laf bırakmayan, küfürler yağdıran insanlardan bir farkı yok Eda Ece’nin… Ama buna alkış tutmak kahkalarla eşlik etmek… İşte Ahmet Kaya’yı linç etmeye çalışanlar da tam da o insanlardı...

   Peki depremzedeler için bu denli acımasız ve zorba esprinin ardından özür diledi mi Eda Ece hanım? Tabi ki hayır aynı Ahmet Kaya’yı terörist ilan edenler gibi “ Ben Atatürkçüyüm, ben memleketimi şu an beni linç edenlerden daha çok seviyorum” dedi. Allah aşkına biri şu kadına söylesin linç edilmediğini tam aksine  canlarını, çocuklarını, evlerini, düşlerini, hatta  köklerini kaybeden insanları kahkahalar atarak linç ettiğini.