Sevgili okurlarım,  Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken, ülkemizde Atatürk'e ve O'nun kurduğu Cumhuriyet’e düşman olanlar çoğalıyor ve onu dinsizlikle,  ayyaşlıkla suçluyorlar. O'nu kafir ilan edip Kur'an'ı ve dini yasakladı iftirasıyla olmadık hakaretler ediyorlar. Bu iktidardan güç alan bazı yobazlar eline baltayı alıp O'nun heykellerine saldırıyorlar ya da yakıyorlar. Kimileri de iktidar gücünü arkasını alıp onu yerle yeksan etmek için köşe yazıları,  makaleler yazıyorlar. O'na saldıranların birinci amacı, hem intikam almak hem de nihai amaç olarak laik Cumhuriyet rejimi yerine şeriat hükümlerine dayalı bir rejim getirmek istiyorlar. Peki  bu millet bunu görmüyor mu? Bu yetmiyormuş gibi bir de son yıllarda Suriyeli, Afgan,  Pakistanlı mültecilerle doldurdular bu ülkeyi. Din kardeşlerimiz diyerek ithal edilen ve Atatürk düşmanı olan bu şeriatçı sığınmacılar ülkenin her köşesine yerleştiriliyor, iş kurup vatandaş oluyorlar. Peki bu millet bunu görmüyor mu? Şimdi bu yazımızda Cumhuriyet’i kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir başka ağızdan hep birlikte dinleyelim. Bu köşe yazımda entelektüel bir yazar ve bilim adamı olan Prof. Dr. Halil Çivi'nin Atatürk hakkındaki düşüncelerini okurlarımızla paylaşmak istedim.      

-Sayın hocam, ATATÜRK bir dahi midir? 

-Bir insanın üretici, yapıcı ve yaratıcı gücünün açığa çıkabilmesi için birkaç koşulun birden birarada olması gerekir. İlk koşul, bir insandaki güçlü bir doğal liderlik yeteneği, çevresini ve toplumu etkileyebilme karizmasıdır. Bir insandaki doğal yetenek, taş toprak içinde yerin derinliklerine gizlenmiş değerli maden rezervleri gibidir. Üstelik bu değerli maden rezervleri yerin her noktasında eşit değildir. Bazı noktalarda daha az, bazı noktasında daha fazladır. Üstün insanların doğal liderlik yetenekleri de böyle farklı bir dağılım gösterir. Bazılarında az, bazılarında ise çok daha fazla olabilir. Eğer potansiyel olarak, sanatsal, siyasi, ekonomik, bilimsel, askeri, idari, doğal liderlik yetenekleriniz doğuştan bolca varsa o kişinin başarılı bir insan olabilme olasılığı çok yüksektir. 

Atatürk'ün yaşamına, eğitimdeki başarı koşullarına, vatan kurtarmak için katıldığı açık gizli örgütlere ve katlandığı zor çilelere bakıldığında, kendisi her zor koşulda eşitler arasında öne çıkmayı başarabilmiştir. Bu özel, doğal yeteneği Kurtuluş Savaşı'nın her zor aşamasında, ayrıca TBMM'nin açılması ve Cumhuriyetin kurulması aşamalarında da açıkça gözlenmektedir. Bu açıdan bakıldığında Atatürk; doğal, karizmatik liderlik yeteneği bakımından oldukça şanslı bir konumdadır.

İkinci koşul, bu doğal potansiyel yeteneği açığa çıkarabilme ve pratiğe aktarabilme olanaklarıdır. Osmanlı Devleti'nin son 150 yılında, akla ve bilime dayalı ve Batı tarzı çağdaş eğitim ve öğretim en doğru şekilde sadece askeri okullarda, özellikle de yüksek askeri eğitim kurumlarında ve kurmay subay sınıfına verilmektedir. Atatürk, kendi çağına göre, içinde dil yeteneği de olan oldukça çağdaş bir eğitim almıştır. Ayrıca öğrendiği Fransızca onun Batı'ya, çağdaşlığa ve çağdaş bilime açılan bir bol ışıklı bir penceresi olmuştur. Seçerek okumuş olduğu 4000 civarındaki kitaplara bakıldığında, resmi eğitim dışında, Atatürk'ün bireysel olarak da kendisini çok iyi yetiştirdiği görülmektedir.

Üçüncü koşul, kişinin içinde yetiştiği tarihsel, coğrafi, siyasi, idari, sosyal ve kültürel iç ve dış çevredir. Atatürk, Osmanlı Devleti'nin siyasi olarak, doğru yönetilmediği, sürekli çöküşe doğru yuvarlandığı, devamlı toprak kaybettiği ve giderek emperyalizmin boğucu kıskacında debelendiği tarihsel deneyimlerin doğrudan tanığı ve gözlemcisidir. Devletteki bu yanlış yönetim ve çöküşe gidiş, diğer tüm Osmanlı aydınları ve subaylarında olduğu gibi Atatürk'te de, derin bir millet ve yurt sevgisi, vatan ve millet kurtarma ideali ve reçeteleri yaratmıştır. Atatürk, bu kurtuluş reçeteleri arasında, dine ve ırka dayalı akıl ve bilim dışı reçeteler yerine, akla, bilime ve ulusal egemenliğe dayalı olan kendi reçetesini üretebilmiş ve başarılı olmuştur.

Evet Osmanlı Devleti'nin son 150 yıllık çöküş tarihi, Kurtuluş Savaşı'nın örgütlenmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulup 100 yaşına gelmesi düşünüldüğünde Atatürk'ün tartışılmaz bir dahi olduğu kolayca anlaşılır. 

-Sayın hocam, ATATÜRK'ün eşi, benzeri var mıdır?

-Tarihteki her önemli lider, kendi tarihsel, teknolojik, siyasi, idari, sosyal ve ekonomik koşullarının ürünüdür. Tarihteki diğer liderler genelde daha çok askeri ya da siyasi olan tek yetenekle sivrilmişlerdir. Halbuki Atatürk, askeri, idari, siyasi, hukuki, ekonomik, sosyal ve kültürel üstün başarıları ile birlikte çok yönlü ve her yönden üstün başarı göstermiş bir liderdir. Bu nedenle bir eşi ya da benzeri olacağını sanmıyorum. 

-Sayın hocam, ATATÜRK gibi bir lider bir daha dünyaya gelir mi?

-Dünyanın giderek nasıl değişeceğini ve nerelere evrileceğini uzun vadede kestirmek çok zor. Ayrıca gelecekte insanlık ve dünya ne tip liderlere gerek duyacaktır?  Bir kehanette bulunmak çok zor. Atatürk tipi liderlik çok nadirdir. Eğer gelecekte de gönül arzu eder ki, o da yine Türklere kısmet olsun. Cumhuriyetimizin 100. yılı milletimize kutlu olsun.