'Coğrafya Neden Önemlidir' kitabının yazarı "... bilgi güçtür" diyor. Ancak son yıllarda düpedüz cahili ve cehaleti öven üniversite rektörlerini işittik. Bilimsel teorilerin ders kitaplarından çıkarılmasına tanık olduk. Daha da kötüsü, bilgiyi istemeyen, onun gücüne ihtiyaç duymayan kuşaklar yetişiyor, bilgi onlara yaklaştıkça bilmekten kaçınan gençlerimiz var artık

İnternet, tuhaf ama gerçek merak duygumuzu öldürdü. Artık bilgi talep edilen bir şeyden ziyade faydasız bir yük. Genel eğilim şu; “Çok gerekirse Google'dan bakıveririm!”

Oysa o şekilde bilimsel bilgi değil 'malumat' sahibi olunabilir. Tek tuşla erişilebilir malumatın doğruluğunu nasıl güvenle komtrol edeceksiniz. Siz isteseniz bile çoğu kez kontrol dışı sınırsız bilgi kaynakları ve akıl almaz hız talebi ve bu talebin karşılanması, doğası gereği buna izin vermiyor. Yine de Google gibi bir devasa imkanlar bütünü, insanda bilme, merak etme, bilgiyi başka bir bilgiyle bağlamına oturtma, karşılaştırma, doğruluğunu test etme gibi eylemlere yönlendiriyor mu? Yarattığı yıkıma nazaran maalesef hayır!

ÖĞRENMEK KUTSAL BİR EYLEMDİ

Çocukluğunu ve ilk gençliğini 80'lerin öncesinde yaşamış, aralarında benim de bulunduğum 'talihli' kuşaklar için bilgi kadar 'bilgiyi edinme eylemi' de heyecan vericiydi. Neredeyse kutsal bir uğraştı. Çocukluğumuzda öğrenmek hülyalı bir işti. Ciklet kartlarından çok şey öğrenmiş kuşağız biz. Dünyanın iki yüze yakın ülkesini ve başkentlerini sayabilen arkadaşlara sahiptik. Çocuk aklıyla bir yandan bilgilerimizi yarıştırır, bir yandan da ciklet ansiklopedilerinin kartlarını biriktirirdik teneke çay kutularında. İçinden hayvanların, dünya başkentlerinin, yararlı küçük bilgilerin basıldığı kartlarla ve düşlerimizle büyüdük. Çoğunluğu sahte ama dünyanın dört bir yanından bize daha ne ülkeler ve diyarlar olduğunu o küçücük yüzeylerinde resimlerden izlediğimiz pullar biriktirirdik.

Google yoktu, ciklet gerçek ve güvenilir bilgi kaynağıydı. Çünkü o yıllarda bilgiyi, ciklet kartlarında bile olsa iyi kötüuzmanları üretirdi. Her şeyolog internet fenomenlerinin, medya maymunlarınun, okumadan, yazarı hakkında zerre fikri olmadığı halde kitap tanıtabilen bookstagramların filan olmadığı yıllardı. O yıllarda merak duygumuz öncelikle, yaşadığımız gezegene, üzerinde yaşayan canlılara, insan eliyle kurulmuş eski ve yeni uygarlıklara dairdi.

Onlarca yıl önce yaşanıp bitmiş coğrafi keşifleri o gün duymuş gibi okur, heyecanlanırdık.  Bilgi sahibi olan insan değerliydi, çünkü bilgi değerliydi. Bilgi bir üstünlük vesilesiydi. Hatta biliyormuş gibi yapan kişi, saygı görmez, ciddiye alınmazdı.

İSTENEN KADARINI BİLMEK

Bilgi, eğer maddi bir getirisi yoksa beyhude bir yük. İstisnaları elbette var ama işte bu yüzden günümüzde iyi bir doktor, iyi bir doktor olmakla yetiniyor. Mühendis, gazeteci, eczacı, hukukçu da öyle. Çünkü sistem, sizden büyük bir bütünün minik, sorunsuz bir parçası olmanızı bekliyor sizden. Kendi alanınızın dışında edindiğiniz bilgi, patronunuz, büyükleriniz, yöneticileriniz kısacası büyük sistemi oluşturan büyük mekanizma tarafından tehdit olarak algılanıyor. Bu konu başlı başına ele anınması gereken bir sorun. Lakin hepimiz gün içinde hayata, hayatın zorluklarına ve tüm bunları karşımıza birer engel ve zorluk olarak koyan yönetenlere karşı kahırlanırken konuşup duruyor, pek bir yere de varamıyoruz. Çünkü bizim düşünce ve eylem üretme gücümüzle hayatın dişlilerini döndürme gücü arasında korkunçbir fark var. Hayatın her alanında değişim o kadar hızlı yaşanıyor ki kendimizce bulduğumuz çözümler sabahtan akşama eskiyor, eski tabiriyle kadük oluyor.

ELİMİZDE KALAN TEK GÜÇ

Ben de elbette internet kullanıyorum. Ama kesin ve güvenilir bilgi kaynağı olarak hâlâ yazılı, basılı fiziki kaynakları kullanıyorum. Değerli, yararlı ve önemli kitapları bulup çıkarmak bu bakımdan benim için çok önemli. 2014 yılında hayata veda eden Hollanda kökenli ABD'li coğrafya profesörü Harm de Blij'in kitabı adıyla beni çocukluğumun analog yıllarına götürdü: “Coğrafya Neden Önemlidir”.

Bazı kitaplar isimleriyle bile şaşalı internet evrenine kafa tutabiliyor demek ki.

Kitap, kil tabletlerden bilgisayarlara bilgi kaynaklarının yaşadığı evrime kafa yoranlara, gezegenimizi tehdit eden güncel yaşamsal sorunlarara dair fikir sahibi olmak isteyenler için son derece önemli bir kaynak.

Coğrafya Neden Önemlidir / Harm de Blij / Hece Yayınları

Rus edebiyatının yeni Çehov'u

Çağdaş Rus edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği önemli yazarlardan Maksim Osipov, uzun yıllar sürdürdüğü hekimlik (kendisi bir kardiyolog) mesleğinin kazandırdığı gözlem gücüyle sıradan Rus insanının hayatını, mutsuzluklarını, çıkmazlarını ve iyi ile kötü arasında yaşadığı ruhsal gitgelleri yansıtmadaki başarısıyla Çehov'a benzetiliyor. Öykülerinde kullandığı ironik diliyle Gogol'ü de anımsatan Osipov yazdığı tiyatro oyunlarıyla da ülkesinin edebiyatında kendisine saygın bir mevki edinmiş durumda. Yazarın kaleminden çıkan hemen her oyun, engin Rus coğrafyasının her köşesinde sahnelenmeye devam ediyor. Osipov'un, Tirkeyi'de yayımlanan ilk yapıtı olan Taş, Kağıt, Makas'ta önsöz niyetine koyduğu ilkini de sayarsak 12 öykü bulunuyor.

Moskova taşrasındaki bir şehirde yıllarca hekimlik yapan Osipov'un mizahla harmanladığı gözlem gücünü, çalıştığı hastanenin kapısının açık kalmasını sağlamak için (belli ki giren çıkan herkes kapıyı hışımla çarpmaktaydı) vakıf kurmasından da anlıyoruz.

Osipov, ülkesinde kazandığı birçok edebiyat ödülü, ondan fazla dile çevrilmiş yapıtlarıyla modern Rus edebiyatının önemli temsilcileri arasında yer alıyor.

Taş, Kağıt, Makas / Maksim Osipov / Yapı Kredi Yayınları

Kendi sözcükleriyle Alberto Manguel

İlk gençliğinde Borges'e okuduğu kitaplarıyla, romanları, yazı kültürü, kitaplar ve okuma uğraşı üzerine kaleme aldığı yapıtlarıyla tanıdığımız Arjantinli Alberto Manguel, pandemi sürecinin başlarında İsviçreli gazeteci Sieglinde Geisel'e bir söyleşi vermişti. Manguel, bu söyleşide hayatına dair sırları açıklamış, bir yazar ve okur olarak yaptığı tercihleri anlatmıştı. Kitap olarak basılan söyleşi, Orhan Düz'ün çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı.

Hayali Bir Hayat / Alberto Manguel / Yapı Kredi Yayınları

Acıyı deneyimleyen üretir sanatı

Oyuncu, hekim, senarist, yazar Ercan Kesal, hayata, sanata, insanlara ve cebindeki ekmek kırıntılarına dair düşüncelerini Yenal Bilgici'nin soruları eşliğinde açıklıyor. Birçok filmler ve kitapların resmi geçit yaptığı söyleşi kitaptan harika bir Ercan Kesal cümlesi: “Kendi acısını fark etmiş bir insan, bu tür bir acıyı deneyimleyen bir başkasını yazabilir, çekebilir, oynayabilir, gösterebilir. Çünkü insanın ilk müracaat öznesi kendisidir.”

Cebimdeki Ekmek Kırıntıları - 1 / Ercan Kesal / Kronik Kitap

Ünlü denizci bu kez aşk gezgini

Büyülü gerçekçiliğin Macar edebiyatındaki ünlü temsilcisi, bu romanının baş kahramanı, Binbir Gece Masalları'nın serüven tutkunu denizcisi Sinbad. Egzotik masal kahramanını, bu defa aşk peşinde koşan bir gezgin olarak görüyoruz. Macar Sinbad, Tuna'nın en göz alıcı şehri Buda Peşte'den, ülkenin dört bir yanındaki irili ufaklı kasabalara kadar gittiği yerlerde karşılaştığı eski aşklarıyla hayatının kalıcı izlerini arıyor.

Sinbad'ın Gece Yolculukları / Gyula Krúdy / İthaki Yayınları

Bu dünyaya ayrılmaya mı geldik?

Işıl Aydın'ın ilk romanı En Uzun Yol, bir arayış öyküsü olarak okunabilir. Mahir Ünsal Eriş'in editörlüğünü üstlendiği roman, İngilizce ve İspanyolca dan yaptığı çevirilerle de tanıdığımız yazarın ikinci kitabı. En Uzun Yol'a çıktığınızda “Bu dünyaya ayrılmaya mı geldik? Bu dünyaya ayrılıp da mı geldik? Ana babalar kendi ana babalarından doğamadan mı bizim ana babalarımız oldular?” gibi cevaplanması zor sorularla da karşılaşıyorsunuz.

En Uzun Yol / Işıl Aydın / Kafka Kitap

Bir hayat rehberi olarak Proust

Alain de Botton, bu kitabında, geçen yüzyılın, Kayıp Zamanın İzinde serisi ile çığır açan yazarı Marcel Proust’un sadece edebi bir deha değil aynı zamanda insan yaşamının derinliklerini kavramaya yönelik bir rehber olduğuna işaret ediyor. Kendine özgü bir kişisel gelişim rehberi olan eser, bu anlamda yazarın diğer kitaplarıyla paralellikler taşıyor.

Proust Yaşamımızı Nasıl Değiştirebilir / Alain de Botton /  Everest Yayınları