Güneşe tapılan devirde yaşasaydım, bugün tapınağın, güneşin batışı yönündeki sunağında bir keçi kurban ediyor olurdum herhalde.
Bu sene de yazı atlattık çok şükür diye.
Benim için senenin başı 1 Eylül galiba... İçimdeki yeni başlangıç coşkusunun başka bir izahı olamaz.
Her yıl bu 1 Eylül coşkusu daha da büyüyor.
Haziran 15 gibi ise benim için yılın değil adeta geçici bir süre hayatın sonu.
Bu yıl yaz sonuna, daha doğrusu sabrımın sonuna bir de 9 gün bayram tatili eklenince yine intiharın eşiğinden döndüm diyebilirim.
Artık kalabalıktan, trafikten, medeniyetten nasibi almamış bazı tatilcilerden, kaba saba insanların işgalci zombiler gibi etrafta dolaşmasından falan şikayet etmenin bir manası yok.
Olan oldu, cennet cehenneme çoktan döndü. Döndürüldü.
Artık herkes bireysel olarak başının çaresine bakacak.
Ben evden dışarı pek çıkmama yolunu seçenlerdenim.
Kendi evim, arkadaşlarımın evi... Kapanıp dışarıdaki çirkin karanlık karnavalın dinmesini bekliyoruz.

ÇAMLIK YOLDA PORNO


Bu yıl da neler gördü bu gözler neler işitti ki bu kulaklar?
Alaçatı Çamlık yolda cabrio bir araçta pazarlanan üç kadını gördük mesela.
Satıcıları önde oturuyor.
Üç kız arkada tıkanmış trafikte porno film setinde!
Görüntüleri bir çoğunuz izlemişsinizdir, whatsapp gruplarında günlerce döndü durdu. Görenler görmeyenlere anlatsın, burada tarif edilecek gibi değil çünkü.
Sonradan o aracın şikayet üzerine durdurulup işlem yapıldığı dedikodusu dolaştı ama ne kadar doğru bilmiyorum.
İzmir özgürlükler kenti diyerek akın akın gelen güruh özgürlüğü tamamen yanlış anlamış.
Evet burası İzmir, özgürlük kenti ama rezillik, ucuzluk, pespayelik kenti değil.

PLAJ DEĞİL ÇADIR KENT


Bu sezon Ilıca plajı başta olmak üzere tüm halk plajları adeta çadır kente dönüştü.
Kamp çadırını kapan plajlara sıralandı.
Önce küçük çadırlarla başladılar sonra iş büyüdü, iki oda bir salon, önü verandalı çadırlara döndü.
Bu kadar insan küçüğünü büyüğünü nereye yaptı, artık orasını sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
Fakat bu konuda benden size küçük bir tavsiye, özellikle Ilıca plajında kumu fazla eşelemeye kalkmayın!

ADAM ÖLDÜRDÜ VİSKİM NEREDE DEDİ


Trafik terörü başlı başına bir bela idi bu yıl.
En trajik olanı ise Ovacık'taki ünlü bir mekanın yolunda gerçekleşti.
Bu yazın en üzücü olayıydı ama nedense pek haber olmadı, konuşulmadı.
Ovacık'taki happy hour partileri ile ünlü mekandan akşamüstü elinde viski bardağıyla direksiyona geçen bir sığır, önce bir kaç araca çarptı ardından yolda ekmek parası kovalayan bir karpuzcuyu ezdi.
Karpuzcu ne yazık ki hayatını kaybetti.
Kazayı yapan büyük araçtaki sığır, olay anında aracından inip, bir çarptığı araçlara, bir de kanlar içinde yerde yatan karpuzcuya şöyle bir baktı ve arkadaşlarına dönüp şunu dedi: "Benim içkim nerde yaaa?"
Evet bunu dedi.
Ve kaza yerine koşan Ovacık köylüleri tarafından eşek sudan gelinceye kadar dövüldü!
Çok iyi yaptılar, ellerine sağlık. Sığır umarım cinayetten yargılanır. Çünkü bu bir kaza falan değil. Adeta 'hunharca hislerle işlenmiş bir cinayet!'

AYAYORGİ'DE TÜRBAN KRİZİ


Bir tuhaf olay da artık tamamen işgal ve talan edilmiş gözüyle baktığımız ne yazık ki ancak sezon dışı ayak basabildiğimiz Ayayorgi koyunda yaşandı.
Yine bir happy hour partisi. Hani şu üniversite öğrencilerinin otobüs otobüs taşındığı, dj'li, şarkıcılı partilerden biri.
Berkay çıkacakmış.
İçeri türbanlı bir müşteri girmek istemiş, görevliler 'size uygun değil' deyip içeri almamışlar.
Müşteri de sosyal medyada paylaşınca iş büyüdü tabii.
Bir kere evet o bikinili, şortlu, alkolün sudan çok tüketildiği mekanda türbanlı bir müşterinin ne işi var? Ama buna karar verecek olan mekan sahipleri değil elbet.
O şahıs istediği yere girebilir, kimsenin de karışmaya hakkı yoktur.
Ama eğer ucunda bir art niyet, bir provokasyon yoksa; hakikaten bacım senin orada ne işin olur allasen?
Hayır yani kendin rahatsız olursun. Tıklım tıklım mekanda çıplak adamların kadınların arasında nasıl rahat edeceksin ki?
Yine de sen bilirsin tabii. Bu olayda mekan sahipleri yüzde yüz hatalı.
Bir de bu Ayayorgi meselesinde gerçekten bir provokasyon kokusu alınmıyor değil.
Bunu bahane edip seneye bütün alkol ruhsatları iptal edilip, mekanlar kapatılıp, koyda dev gibi yandaş otelleri, evleri yükselirse hiç şaşırmayacağız.

GERİYE KALAN


Daha yazacak çok şey var da lüzum yok.
Çeşme çoktan elden gitti.
Yeni ve tuhaf bir eğlence anlayışı, yeni ve dünya sevimsizi gri bir mimari, gittikçe düşen müşteri kalitesi...
Bu yarımadanın en naif, en güzel, en eğlenceli, en masum, en temiz yıllarını yaklaşık yarım asır yaşamış olmaktan dolayı geriye dönük müthiş bir mutluluk duyuyorum.
Yazdan geriye kalan sadece bu.