Futboldan uzak olduğumuz şu günlerde, spor kanalları eski önemli maçları veriyor da biraz olsun harmanlığımızı atıyoruz. Ya da internetten unutamadığımız eski bir maçı açıp anılarımızı tazeliyoruz. 2002 Dünya Kupası'ndan bir karşılaşmaya denk geldiğimizde 10 numaraların ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Şimdilerde bırakın 10 numara futbolda lükstür lümpenliğini, sahada hem Rivaldo, hem Ronaldinho hem de Juninho maestrolarını aynı anda sahada görebiliyoruz şampiyon Brezilya'da. 2006'da İtalya şampiyon olurken, son gerçek 10 numaralar Totti ve Del Piero'nun birlikte oynadığına şahit oluyoruz. Hatta eski 10 numara yeni regista Pirlo da defansın önündeki oyun kurucu olarak futbol dünyasını yeni bir pozisyonla tanıştırıyor. Artık ön liberoların sadece kesici olmaması, Pirlo gibi oyun kurma özelliği de taşıması isteniyor. 2010 Dünya Kupası'nda İspanya dünyanın en büyüğü olurken, artık yavaş yavaş 10 numaralardan vazgeçildiğini hissedebiliyoruz. O dönem Barcelona'nın kasıp kavurduğu sahte 9'lu tiki taka sistemiyle 2008-2010 ve 2012'deki uluslararası kupaların hepsini silip süpüren İspanyollar, zaman zaman David Villa ve zaman zaman Fabregas'ı en ileri uçtaki oyuncu olarak kullanıp tüm ezberleri bozuyordu. Ve dünyada hakim sistem tek 10 numaralı 4-2-3-1 sisteminden 4-3-3'ün egemenliğini başladı. Bu dizilişte ileri üçlüdeki kenar oyuncularının sorumluluğu 3-4 kat daha arttı. Artık kanat forvetler sadece çizgiye inip orta açmayacak, kesinlikle çift haneli skor yapıp, asistte de bir o kadar etkin olacaktı. Aslında 10 numaralar, kanada çekilmiş ama savunma özellikleri de eklenmiş oluyordu. Pedro ve David Silva İspanya'nın kanatları olarak yeni bir akım başlatıyorlardı. Her daim vuvuzelayla hatırlayacağımız 2014 Güney Afrika Dünya Kupası'nın kazananı Almanya, Mesut Özil'in 10 numaradaki muhteşem performansıyla izleyenlere oldschool(eski usul) bir hava tattırsa da Müller ve Podolski gibi skorer kanat forvetleriyle çağı yakalayarak zirveye ulaştığını gösterdi. 2018 Dünya Kupası'nın şampiyonu Fransa ise tamamen mekanik, fizik üstünlüğün had safhaya ulaştığı, göze hoş gelen futboldan çok, skor odaklı bir oyunla kupaya uzandı. Pek tabii ki 3 defansif orta saha(Pogba, Matuidi ve Kante) ve yeşil sahalardaki belki tek defansif forvet Giroud ile. İşi bitirenler ise solda Griezmann ve sağ kanattaki Mbappe oldu.

***

Gol atan, asist yapan kanat forvetlerin çok kıymetli olduğu bir ortamda, Karşıyaka da "inci" kadar değerli bir isme sahip; Doğukan İnci. Her geçen yıl istatistiklerini ve sahadaki dominantlığını geliştiren 21 yaşındaki oyuncuyu izleyince, 3. Lig'den bir yıldızın doğduğuna şahit oluyoruz. Sol açık gerçek yeri olsa da, transfer yasağı sebebiyle bir çok oyuncuyu farklı mevkiilere devşirme ustası olan Soner Tolungüç, Doğukan'ı sağ açık ve yer yer forvet olarak da kullandı. Tolungüç'le her maçında hatta her idmanında farklı meziyetler öğrenmeye devam ediyor. Sait Karafırtınalar'ın Karşıyaka'yı çalıştırdığı dönemde Bucaspor'dan isimsiz genç bir oyuncu olarak gelen 1999 doğumlu yetenek, şimdi Kaf Kaf'ın transfer yasağını açma konusunda kurtuluşu olabilir. Süper Lig ve TFF 1. Lig'den bir çok taliplisi olan Doğukan, 1 milyon TL gibi bir rakama satılırsa, en azından borçlulardan muvafakatname alınması için elde nakit parayla daha rahat hareket edilebilir. Bu sezon Karşıyaka Play Off'lardan 2. Lig'e çıkarsa, artık bu kadro 2. Lig'i kaldıramaz. 4 yıldır transfer yasağı sebebiyle aynı kadro aslanlar gibi mücadele etti ancak bir üst ligde rotasyon gerekir. Bu dar kadroda da Kaf Kaf, çıktığı gibi 3. Lig'e geri döner. Zaten Doğukan satılsa bile onu aratmayacak bir oyuncu daha bu sezon vitrine çıktı; Barış Namık Çelik. Çalım yeteneği olarak Doğukan'dan ileride bile diyebiliriz. Skor katkısı verdiği vakit, Doğukan'ı rahatlıkla unutturur Namık Barış. Ayrıca Doğukan gibi, gelecek vaadeden kaleci Erdoğan Açar, sol bek Özgür Güler ve ofansif orta saha Harun Atalay üst liglerde oynayıp, Kaf Kaf'a para kazandıracak potansiyelde isimler. Sadece Karşıyaka özelinde değil bir çok kulüp futbolcu satarak ayakta kalmalı. Bir başkanın ya da hayırseverin eline bakarak değil. Kaf Kaf, Doğukan'ı satarak önünü görmeli ve yeni Doğukanlar yetiştirerek, özlediğimiz üst liglere geri dönmeli. Yoksa kısa vadeli başarılarla bir üst lige çıkılsa bile ardından 2 lig geri düşebilir Karşıyaka.