Çünkü beyaz bir gemidir ölüm/Siyah denizlerin hep çağırdığı (Behçet Aysan)

Meslektaşımız Ersin Eroğlu paylaştı: “Şair Ahmet Erhan'ın alkolle olan sorununu bugüne kadar birçok yayıncıdan dinledim. Hepsi alkolün şairin sosyal ilişkilerini zayıflattığı ve üretimini engellediğini söylüyordu. Madımak ile ilgili yazılanları okurken karşıma onun şu satırları çıktı:

(Hemen belirtelim; alkol insan sağlığına zararlıdır.) Sivas şehrine yolum hiç düşmedi. Ne hayıflandım, ne kendime gücendim, ne de yurtseverliğime bir halel geldi. 'Madımak' denilen nebatı saksıda görsem tanımam; cahilliğime verin. Artık merak da etmem. TRT Yurttan Sesler Korosu, 'Oy Madımak' diye çığırdığında çığlığım kesilir, halk müziği bilincim körelir, inadımdan kalbime bile parazit yaptırır, televizyon anteninin yönünü hep başka taraflara çeviririm. Ama niye? Çünkü adına Sivas denilen o güzelim şehir, bundan tam on dokuz yıl önce ateşi keşfetti. Ve ilk yaktıkları şeyse, umudum, gençliğim, sevgim, arkadaşlarım...

Hayata ilişkin ne varsa oydu. Sivas şehrine yolum hiç düşmedi, ne hayıflandım ne kendime gücendim ne de yurtseverliğime bir halel geldi. Çok çok eskiden şairleri asan, derilerini yüzen bu coğrafya artık yakmayı da öğrendi. Ateşi aşta değil, alçaklıkta sınadı. Ve ben diyorum ki, Sivas Katliamı, cumhuriyet tarihimizin en önemli olayıdır. Düşünüyorum da, Behçet benim en yakın arkadaşımdı. Ama sadece arkadaşım mıydı? Gerektiğinde çocuğum, babam, kardeşim... O uğursuz günde bu sıfatların hepsini yitirdim.

Yer Ayvalık Cunda Adası. Yürürken bir seyyar satıcının radyosundan ‘Behçet Sefa Aysan’ adı yükseldi. İlk aklıma gelen 'yine ödül mü aldı bu dümbük?' düşüncesi oldu. Ama Behçet şiirlerinde Sefa adını kullanmazdı düşüncesi daha sonra. Seyyar satıcıya sorduğumu hatırlıyorum: ‘Ne oldu ki?’

-‘Sivas'ta şairleri yaktılar ağabey, duymadın mı?’

Ondan sonra hatırladığım tek şey eski eşimin beni 'ayıltmak' için ağzıma dayadığı bira şişesi...

Benim alkolle ayılma düşüncem Sivas'la başlamıştır ve bilindiği üzre bugün de sürmektedir.. Alkol, Behçet'in bendeki en hakiki yadigârıdır. Sivas şehrine artık yolum hiç düşmeyecek, ne hayıflanacağım ne de kendime güceneceğim. 'Madımak' denilen o nebatı görsem de tanımamızlıktan geleceğim; cahilliğime de vermeyeceğim. TRT Yurttan Sesler Korosu, o malum türküyü çığırdığında, ben de kendimce çığlık atacağım. İşin acısı, gerçek Sivas'lıların ne kadar güzel, dost insanlar olduklarını bile bile, o güzelim şehrin bir şair mezarlığına

dönüştürüldüğünü bana kimse unutturmayacak. Emin Oktay ya da Niyazi Akşit patentli tarih kitaplarında yazan 'insanlığın en büyük atılımlarından birinin ateşi bulmak' olduğu yalanına kanmayacağım. Çünkü o ateş ki düştüğü yeri yakar. Sahiden on yıldan fazla zaman geçmiş.

Baba Aragon der ki, ya da ben sallıyorum: 'Yarınların insanı ateşi üfleyin, ateşi üfleyin/ bana düştü ne gördüğümü söylemek...'

Şimdi bize ateşi üflemek değil söndürmek kalıyor: Behçet!”

****

Ahmet Erhan; “Şiirin Solaçığı Şair” o! Barışsever, insancıl devrimci mücadeleci… 'Alacakaranlık Kuşağı'nın 78’li ozanlarından… Dizeleri ile şöyle tanımlar kendini: “Adı Ahmet Erhan konulan bir yaşam karikatürü/ Ey yolcu, geçerken bir taş at da öyle yürü/ Çünkü yüreğinin yeri sürekli değişiyor…”

Fatih Terim’in Adana Demirspor yıllarından takım arkadaşıdır da. Adıyamansporlu rakibi kaval kemiğini kırdığında, “Anne ben geldim, ağdaki balık bardaktaki su kadar umarsızım/ Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?/ Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın…”ı yazandır o! Eğitimcidir de! Öğrencileri onu çok sevmiştir, “En Güzel Yüzlü Öğretmen” seçmiştir. En bilinen şiiri “Bugün de ölmedim anne”yi Ahmet Kaya bestelemiş, adeta dillerde marş yapmıştır: “Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım/ Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum/ Sıkıldım dertlendim, sevgilimle buluştum/ Bugün de ölmedim anne…”

Ahmet Erhan, Behçet Aysan ve Haydar Ergülen…

Ayrılmaz üçlüydü. Hep şiir okurlardı her fırsatta birbirlerine. Şiirlerinin dizeleri de kardeşti onların.

Behçet Aysan’ı diri diri yaktılar. Ahmet Erhan’ı 9 yıl önce amansız hastalık kopardı yaşamdan.

İyi ki bu topraklarda yaşamış ve üretmişler. “Bütün şairler akrabadır ve şiire şu ya da bu şekilde bulaşan her insan iyi insandır.”

Ne güzel şairce tespit? Şairin silahı şiirdir, şiiri de silahtır! Şiir Atlası’na iz bırakan şairlere saygıyla…