Bilir misiniz?

Hani kelebek ömürlü Şair’lerin en miniklerinden… Minicik ömürlü ama koca yürekli bir Şair… 79 yıl geçti üstünden… 79 yıl önce bugün, 2 Aralık 1942'de... İstanbul’da…

Bugün Rüştü ONUR öldü… Henüz 22 yaşında...

2. Dünya Savaşı döneminde, mükellefiyet günlerinde... Sadece 22 yıllık hayatına; koca bir hikâye ve yaşanmışlıklar, yarım kalmışlıklar bıraktı... Oku oku bitmeyen, Şiir'lerle ve acıyla yoğrulan, buram buram yüreğimize işleyen...

Başlı başına hayatıydı ya Şiir, hastalık da vardı yaşamında çokça... Bir de Muzaffer Tayyip USLU; kardeşçe, arkadaşça, dostça...

Yakın arkadaşı Muzaffer Tayyip USLU; Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi'nden Edebiyat öğretmeni, Behçet NECATİGİL ile tanışmasına vesile olur ve Zonguldak Merkez'de, Hayri'nin kahvesinde tanışırlar...

Salâh BİRSEL, Necati CUMALI, Oktay Rifat, Melih Cevdet ANDAY ve Samim KOCAGÖZ ile hem Şiir, hem de mektup arkadaşıydılar...

Dedim ya: sadece 22 yıllık yaşamında, Şiir ve ana-baba ayrı kardeşi Muzaffer Tayyip USLU vardı hayatında hep...

Bir de, o kısacık hayatında Mediha'ya olan kocaman Aşk'ı... Ve yürek yakan mektupları... Çok kısa süren bir mutluluk… Ve acı...

"Garip Şiiri"nin önemli temsilcilerindendir... İnce hastalığa yakalanıp; tedavi için İstanbul'a gelip gittiği zamanlarda, Anafartalar Vapuru'nda rastladı "Hayatının Özne"sine, Mediha SESSİZ'e...

O'na yazdı hep mektupları, Şiir'leri...

"Garip Şiiri"nin önemli temsilcilerindendir dedim ya; garip, acılarla, yokluklarla, yoksunluklarla ama Şiir dolu bir hikâyedir O’nunkisi...

Çok istediler, çok mücadele ettiler ama ikisinin de öldüğü yıl, 1942'de evlendiler nihayetinde...

Ya da şöyle mi demeli? 1942'de; evlendikleri yıl, ikisi de öldüler birlikte...

Evlendiler ve Beşiktaş'ta Mediha'nın evine yerleştiler... Her şey çok güzeldi, rüyâ gibiydi ama bu kısa süren mutluluğunun ve "Hayatının Özne"si Mediha, karın zarı iltihabı geçirdi ve 2 Kasım 1942'de vefat etti...

Bakmayın kocaman göründüğüne o an, evli olduğuna, bu ölüm; küçücük yaşında, kocaman yüreğine çok dokundu...

Hayatı boşladı... Boşladığı o hayat, 1 ay daha yaşamasına müsaade etti sadece...

***

79 yıl önce bugün, 2 Aralık 1942'de, soğuk bir İstanbul sabahında, Beşiktaş'ta, Şair Leylâ Sokağı'ndaki evinde, Şiir yüreği daha fazla dayanamadı acıya...

Ciğerlerinden fazla kan gelmesi nedeniyle, Şiir'le ve Aşk'la ve acıyla atan kâlbi durdu ve boğularak öldü Rüştü ONUR...

Geride; acı, Şiir ve Aşk dolu ve kirletilmemiş bir yaşam bırakarak...

***

"Ben ölsem be anacığım!

Nem var ki sana kalacak.

Ceketimi kasap alacak,

Pardösömü bakkal

Borcuma mahsuben…

Ya aşklarım,

Ya şiirlerim ne olacak?

Ya sen, ele güne karşı

Nasıl bakacaksın insan yüzüne?

Hülasa anacığım!

Ne ambarda darım

Ne evde karım var.

Çıplak doğurdun beni,

Çıplak gideceğim..."

***

Halen Ortaköy Mezarlığı'nda; kendi deyimiyle, "Boğazın lacivert sularına bakan" bir sırtta, eşi Mediha ile yan yana yatmakta... Ebedi istirahatgâhında…

Anısına ve muhteşem üretimlerine saygıyla...