1946... CHP iktidarı... “CHP devalüasyona gidiyor, Türk Lirası yüzde kırk değer kaybediyor, CHP iktidarını kaybediyor”.

1958... Demokrat Parti (DP) iktidarı... “DP devalüasyona gidiyor, Türk Lirası yüzde 220 değer kaybediyor, DP iktidarını kaybediyor”.

1970... Adalet Partisi (AP) iktidarı... “AP devalüasyona gidiyor, Türk Lirası yüzde 70 değer kaybediyor, AP iktidarını kaybediyor”.

1979... CHP iktidarı... “CHP devalüasyona gidiyor, Türk Lirası yüzde 30 değer kaybediyor, CHP iktidarını kaybediyor”.

1980... Adalet Partisi iktidarı... “AP devalüasyona gidiyor, Türk Lirası yüzde 33 değer kaybediyor, AP iktidarını kaybediyor”.

1994... Doğru Yol Partisi (DYP) ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) koalisyon iktidarı... “DYP-SHP devalüasyona gidiyor, Türk Lirası yüzde 38 değer kaybediyor, DYP-SHP koalisyonu iktidarını kaybediyor”.

2001... Demokratik Sol Parti (DSP), Anavatan Partisi (ANAP), MHP koalisyonu... “DSP-ANAP-MHP devalüasyona gidiyor, Türk Lirası yüzde 34 değer kaybediyor, DSP-ANAP-MHP koalisyonu iktidarını kaybediyor”.

Aynı yıl sabit kurdan dalgalı kura geçiliyor…

***

AKP, 2001 yılında iktidara geldiğinde, dolar 1.6 TL. Dün yazıya başladığım an itibariyle dolar 13.50 TL. Euro 15.45. Bir süre sonra ateşi biraz düşüyor ve dolar günü 12.87, Euro 14.44 seviyesinde kapatıyor. (Forex verileri) 1.6 liradan 12.87 liraya… TL’deki bu değer kaybı on dokuz yıllık AKP iktidarının ekonomiyi yönetme biçiminin özeti… Ve 2018… Neden 2018?.. “2018’de Tek Adam Rejimine geçiliyor”. 2018’de dolar 6.89 TL. Dolar dün 12.87 TL. “Tek adam rejiminde Türk Lirası dolar karşısında yaklaşık yüzde 60 devalüasyona uğruyor, değer kaybediyor.

Bugüne kadar TL’nin değer kaybı karşısında tutunan tek bir iktidar yok. Örnekler yukarıda. “Ekonomik Kurtuluş Savaşı…”, “Bu savaşı Allahın izniyle hep birlikte kazanacağız…” boş laflar!.. Yüzde 60 oranındaki değer kaybının “gaz vererek” telafisi yok, iktidarı resmen zangır zangır sallıyor. Çünkü “ateş bacayı çoktan sarmış durumda…

Dinlemeyenler kazandı dinleyenler fakirleşti…

Şöyle anlatayım: Malum, “ekonomi benim alanım” diyor. Malum, “ben ekonomistim” diyor. Malum, “kardeşinize verin yetkiyi, bakın faizmiş, dolarmış nasıl uğraşılır, göreceksiniz” diyor.

Gördük de!.. Ama gören sadece biz değiliz, halk da görüyor olmalı ki... 2016’dan 2018’e kadar, halkın dolardan vazgeçirilmeye çağrıldığı bu iki yıl içinde... Erdoğan’ı dinlemeyenler tasarruflarını daha çok dolara yatırıyor ve iki yılda bankalardaki dolar mevduatı tam 71 milyar dolar artıyor.

Aralık 2016’dan 14 Ekim 2021 tarihine kadar ise; halkın bankalardaki dolar mevduatındaki artış tam 90 milyar dolar. Aynı tarih itibariyle, toplamda bankalarda halka ait 234 milyar dolarlık bir mevduat birikiyor. Anlayacağınız; Erdoğan’ı dinlemeyen tasarruf sahipleri resmen “köşeyi dönüyor…”

Erdoğan’a güvenenlere n’oluyor? Paralarını TL’ye yatırıyorlar ama çoğu bugün manavdan, pazardan ihtiyacı olan biberi, kabağı, patlıcanı taneyle alacak duruma düşüyorlar. Bir bölümü de inanmanın bedelini; açlıkla, evsizlikle, çoluk çocuk gerçek bir sefaletle burun buruna kalarak ödüyor. Tek suçları, yaşamsal varlıklarını iktidara bağlamış olmaları. Türkçesi; Dimyat'a pirince giden, evdeki bulgurdan da oluyor...

TRT payı altından soygun çıktı!

Hani şu, birkaç hafta önce elektrik faturalarından TRT payının kalkacağı müjdesi verildi ya, altından neler, neler çıktı bir bilseniz! Meğer bu TRT payı, bizlere sunulan bir “havuç”muş! Bu payın karşılığında aynı torbaya atılan öyle yasa değişikleri ve eklentiler var ki, tam bir soygun!

Örneğin, TRT maskesiyle çift maaş yasallaştırılıyor. Örneğin, “TRT payı kaldırılıyor” teklifiyle Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, Türk Kızılay Demeği ve Yeşilay Cemiyeti’nin Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan tüm borçları bir kalemde siliniyor. Örneğin; TRT payı diye yutturulan bu “torba yasa” ile orman içi alanlarda yasak olan balık çiftliği tesisleri kurulabilecek. Orman içi su kaynakları balık yetiştiriciliğinde, midye ile istiridye üretiminde kullanılabilecek. Tesis, depo, arındırma havuzu vb. yapılar orman alanlarında inşa edilebilecek. Örneğin, TRT payı bahanesiyle, bugüne kadar özelleştirilen limanların işletme hakları, ihalesiz ve açık arttırmasız, “tek bir madde” ile 49 yıla kadar uzatılacak. Bunun adı, AKP’nin her zaman yapığı gibi “Karaman’ın koyunu, sonradan çıkar oyunu” dur. Bizler TRT payı adı altında uzatılan havucu afiyetle yerken, birileri yine “deveyi huvuduyla” götürecek! Bize de “TRT payı kalktı” lafı kalacak…

Belki bilmiyorsunuzdur diye soruyorum; TRT payının kaldırılması elektrik faturalarını ne kadar etkileyecek, yani TRT payı kalkınca, ödeyeceğimiz para ne kadar azalacak? Sıkı durun; sadece ve sadece, “100 liralık elektrik faturasında 165 kuruş!.. Yazıyla sadece yüz altmış beş kuruş!

Yani TRT payını kaldırsan n’olacak, kaldırmasan n’olacak! Elektriğe arka arkaya yapılan zamlara 165 kuruşluk indirim çare değil ki? Zamların etkisini azaltmaz ki? Sıkıyorsa, gerçekten halka bir iyilik yapılmak isteniyorsa, faturalarda yüzde 18 oranındaki KDV’yi kaldırın yeter. Gerisi kuru gürültü!

Alsancak’a Mustafa Denizli yakışır

Alsancak Stadı Türk futbolunun tarihi tesislerinden biridir. İzmir’in tüm takımlarının mabedi olan Alsancak, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yerinde yenilenip Türkiye'nin en modern spor tesislerinden biri haline getirildi. Stat bitti ama kavgası bitmedi. Altay, “son kiracısı biziz. Yıkılmadan önce 49 yıllığına anlaştık” diyor, Altınordu, “1962 yılında eski halk sahamızı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne devredip karşılığında Alsancak'tan hak verilmişti. Stat bizim” diye ısrar ediyor ve doğal olarak da çekişme karşılıklı devam ediyor. Alsancak’ın kimin olacağı umurumda bile değil. Stada verilecek isim çok daha önemli. Alsancak Stadı'nın yeni ismi; “Alsancak Mustafa Denizli Stadı” olmalıdır. Mustafa Denizli, Türk futbolunun tartışmasız en önemli teknik adamlarından biridir. Futbolcu olarak ise Alsancak Stadı’nda “efsane” olmuştur.

72 yaşındaki Mustafa Denizli’nin bir Fatih Terim’den, bir Şenol Güneş’ten ne eksiği var diye sorsam ne dersiniz? Denizli’nin fazlası var, eksiği yoktur. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta ayrı ayrı şampiyonluk yaşayan tek teknik direktör Mustafa Denizli’dir. A Milli Takım'a 2000 Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final oynatan Mustafa Denizli’dir. Altay’daki futbolculuğu döneminde Türkiye Kupası'nda şampiyonluğu bu stat da yaşayan yine Mustafa Denizli’dir. Gelin; 26 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılışı yapılacak olan Alsancak’a Mustafa Denizli adını verelim. Türk futboluna ve İzmir’e yakışan budur.