Belediye Başkanları ağırlıklarını koydu.
Kendi listelerini geçirdiler.
Tabi ki gövde gösterilerini de yaptılar.
Bir kaç tanesinin yapıldığı kongre salonlarına (!) kafamı uzattım…
Bir çoğu aynı idi.
Sıfır coşku, bol bol dedikodu.
Daha sıkıntılısı yüzyıldır aynı yüzler.
Bir masa iki sandalye, üç beş çiçek çömelek...
Bir ölü toprağı, bir ağırlık çökük üzerine.
Ya iktidara inanmıyor bu partililer, ya da kendilerine çok güveniyor.
İktidara aday bir partinin “Kale” diye nitelendirdiği kentinde, “Ölü evi” nitekim…

**
Bizim bildiğimiz iktidara aday partinin kongreleri şenlik, şölen havasında geçerdi.
Gençler gösteriler hazırlar, sunumlar yapar, heyecanla tribünlerde partilerini desteklerdi.
Bayraklar sallanır, şarkılar söylenir, mücadele arkadaşlarıyla bir araya gelinirdi.
Ve coşku aşılanır, mücadele gücü aktarılırdı.
Aidiyet geliştirilirdi.
**
İzmir’in ilçelerinin tamamında yapılan kongrelerde kadın kollarının varlığı yokluğu birdi.
Gençlik kolları, teşkilatları yoktu...
Coşku, sevinç, birlik yoktu...
Hükümet komiserine ayıp olmasın şeklinde silah zoruyla yapılan kongrelere sahne oldu İzmir.
Şimdi vatandaş gençlik yaşlarına ulaşan yada ulaşmak üzere olan evlatlarına bu partinin sevgisini nasıl aşılayacak?
Nasıl anlatacak Atatürk’ün ilkelerini, ideallerini ve bıraktığı partinin niyetini?
**
CHP çatısı altında siyaset yapmak bu kadar kolay mıdır acaba?
Üç beş “Akil insan” ya da “Fikir önderi” kapalı kapılar ardında İl Başkanı atıyor.
Ya da kendine yakın değil diye şerh koyuyor.
Nispeten öne çıkmış isimlere burun kıvrılıyor.
Görülüyor ki CHP'nin heyecanı yok.
Sağdan say 100 kişi, soldan say 100 kişi kentin kaderini belirlemeye devam ediyor.
Geçmişine saygıyı unutmak da cabası.
Örneğin Yüksel Çakmur’a il delegeliğini dahi layık görmemek bence ıskalanmış bir onurlandırmadır.
İşte bu ve benzeri saygı duvarlarının sızmasından olsa gerek CHP kendini yenileyemiyor.
Kelle koltuk savaşsan da zamanı geldiğinde buruşuk bir mendil gibi kenara koyuluyor insan...
Genç isimler yetişmiyor...
Üniversitelerde isimleri yok, esamesi yok.
**
İl kongresi yaklaşıyor.
Eminim ki aynı sıradanlıkla, aynı yüzlerle süzgün-bezgin bir kongre bekliyor CHP'yi.
Kadim şarkıyı mırıldanmadan edemiyor insan;
“Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgar...”
BİR TELEVİZYONUMUZ DAHA OLACAK
Geçen haftanın önemli konularından biri de kentin meşhur televizyonu EGE TV’nin işadamı Selim Gökdemir’e satıldığı haberi idi.
Satış görüşmeleri daha tamamlanmadan basına sızdı.
“Satıldı” denildi.
Fikirler yürütüldü.
Son dakikada masa devrildi.
Ege TV’nin satışı bu yazının yazıldığı saatlerde iptal edildi.
Ancak Selim Gökdemir TV yayıncılığı konusunda ısrarlı.
Gökdemir, bu görüşmelerin olumsuzlukla sona ermesinin ardından sıfırdan bir televizyon kurma çalışmalarına başladı.
Anlayacağınız bir medya bebeği bekliyor İzmir...
KATİL
Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü 1. Kordon'da sahte içki operasyonu yaptı.
İzmir’de yüzlerce kişinin nefes aldığı bu kafe barlarda toplam 264 adet sahte rakı ele geçirildi.
Yazık günah.
Bu sahtekarların ve mekanların teşhir edilmesi gerekmiyor mu?
Her şartta namusuyla işini yapan da zan altında kalmıyor mu?
Bu tipler hem müşterilerin canı pahasına cebindeki parayı çarpmaya çalışıyor,
Hem de meslektaşlarını zora sokuyor.
Vicdan dilinde bu tiplere KATİL deniyor….
FUARA NASIL GİDİLİR?
Alsancak’ta iyi giyimli orta yaşlı adam yaklaştı.
Fuar alanını sordu.
İstem dışı Kültürpark’ı tarif etmeye başladım.
Sonradan düştü jeton.
Yeni fuar alanına gitmek istiyordu.
Tarif edemedim doğru dürüst.
“Bin bir taksiye en rahatı” diyebildim.
Peki arabası olmayan veya taksi kullanmayacak bir kişi yeni fuar alanına nasıl gider ?
1- Belediyenin aktarma otobüsleri var.
2- İZBAN durağı ile yeni fuar alanı tahminen 5 kilometre yürüsen yürünmez, küçük aktarmalar çözüm olarak öneriliyor.
3- Yani fuara gitmek özel araç veya taksi dışında biraz işkence gibi oluyor.

**
Dünyanın her yerinde, hava limanından otogarlara,
Otogarlar, hava limanları ve merkezlerden, uluslararası fuar alanlarına ulaşım vardır.
Çoğunda metrodur.
Kiminde tramvay...
En kısa en çabuk nasıl gidilirse öyle.
Önce ulaşım ağları kurulur, sonra binalar yapılır ve hizmete açılır diye biliyoruz.
Bizde artık normalleşti. Kervan yolda düzelir...
**
Ana raylı sistem hatlarından, öncelikle otogara
Sonra da fuar alanına metro bağlantılarının gerekliliği şiddetle ortada…
Kentin içinde kısa yoldan Yeni Fuar ulaşımını tarif edemedim ya, vah bana!