Türkiye bir kez daha önemli bir seçime gidiyor. En azından her seçim öncesi olduğu gibi yine bize öyle söyleniyor.

Bu söylemin sebebi belli aslında, çünkü siyaset, bizim milletin ruhunun gıdası. Bizim ruhumuz maalesef müzikle, sanatla bilimle falan beslenmiyor. Hiç tanımadığın, huyunu suyunu bilmediğin bir ortama mı girdin? At ortaya siyasi bir münakaşa, sonra gelsin çaylar, gitsin kahveler dinle muhabbetleri. Yaşadığımız felaketten dolayı sessiz sedasız bir seçim sath-ı mailinde olsak da sokak röportajları, tartışma programları ve tabi ki milletvekiliği adaylık yarışıyla bir kez daha gündemimizin ana maddesi seçimler oldu. Siyasetin bizim için ekmek, su gibi hayati bir ihtiyaç olmasından dolayı milletvekili aday adaylığına yine on binlerce kişi başvurdu. Toplam sayı 20 bini geçiyor. Son 50 yılda memleketin yarısı aday adayı olmuş neredeyse. Hal böyle olunca trafik oldukça karışık. Bu çarpışmanın en güzel örneklerinden birine denk geldim. Bingöllü Zeki Korkutata isimli bir yurttaş İzmir'den CHP aday adayı olmuş.

Başka bir Bingöllü Zeki Korkutata ise memleketinden AK Parti aday adayı. Acaba listeler mi karıştı düşüncesiyle İzmir'deki Korkutata'ya ulaştım. Doğruymuş. “Akrabalık var mıdır, birbirlerini tanıyorlar mı acaba?” diye sordum. Çok tanımadığını ancak uzaktan akraba olduklarını belirtti. “Zaten Bingöl'de herkes birbiriyle uzaktan akraba” dedi gülerek. AKP Milletvekili Aday Adayı Zeki Korkutata ise Cumhurbaşkanlığı'ndaki Müsteşar Yardımcısı görevinden istifa ederek yarışa girmiş. Kendisiyle görüşemedim ancak önemli değil çünkü benim bu örnekle anlatmak istediğim bir derdim var; Biz neden bu kadar siyasete bağımlıyız? Gelişmiş ülkelerde insanlar düşünüyorlar, çalışıyorlar, üretiyorlar siyaset ise en geriden geliyor. Mesela bir  Avrupa ülkesinde en koyu katoliklere oy veren vatandaşlar ertesi seçimde en solcu bir partiye oy verebiliyor. Çünkü işini düzgün yapmayanı değiştirmekten bir sakınca görmüyorlar ancak bizim memlektte böyle mi? Biz ise nasıl çalışacağımızı, nasıl düşüneceğimizi hatta ahlakımızı yada ahlaksızlığımızı bile  siyasi otoriteye göre ayarlıyoruz. İşte bu yüzden biz kendimizi değiştiremediğimiz ve geliştiremediğimiz sürece, bu seçimleri de ya Bingöllü Zeki Korkutata kazanır yada Bingöllü Zeki Korkutata...