Erkin önünde eğilme, ceket ilikleme, koşup iki büklüm el öpme, övgülere doyamama konusunda ünlü tayfasında bir adım öne çıkanların ilk sırasında yer alan Yavuz Bingöl, sonunda bu çabasının mükafatını aldı.
Bingöl işi bağladı ve MEB'e bağlı okullara tam 84 bin 290 bağlamayı satmayı başardı.
O bağlamaların saplarına da kırmızı kurdele taksın gönderirken.
Hep söylüyoruz bu tür olaylar medeni ülkelerde yaşandığında yer yerinden oynuyor, taraflar istifa ediyor, ticaret ve sanat hayatları bitiyor.
Ortada yasaya aykırı bir alışveriş olmasa da balığın baştan koktuğu bir çıkar ilişkisi üzerinden elde edilmiş kazanç var. Adama demezler mi; “Birader sen bu çarkları, bu keskin dönüşleri, bu el etek öpmeleri bu yüzden mi yaptın? Değdi mi eğilip bükülmene? Kara dediğine ak demene?”

***

Kendince değmiş demek ki...
Bizde artık bu haberler vaka-ı adiyeden sayılıyor.
Ayrıca bu ne ki?
Neler gördü, duydu bu halk?
'Devletin malı deniz yemeyen domuz' diye bir atasözü başka hangi ülkede var acaba?
'Minareyi çalan kılıfını hazırlar' var mesela bir de.
Minareyi çalmaya niyetlenen de diyebiliriz biz ona...
Nemalanacağın yeri hedefledikten sonra o hedefe her türlü şebekliği yapıp güven sağlayacaksın ve sonra minareden bir parçayı sen de heybene katacaksın.
Türlü türlü formül ecdat tarafından önceden vermiş. Torunlar da ATA'nın değil o ecdadın izinden gitmeyi tercih ediyor.
Kısaca her kurumunda, her alanda uçuruma yuvarlanmış giden bu ülke için üzülüp çırpınanlara bir kez daha 'kes ağlamayı' deniliyor... Gerisini getirmeyelim.

Sanat hayat damarıdır


Bu arada bu konuyla ilgili keşke samimi bir adım atılmış olunsa.
Ülkede her çocuk için bir enstrüman sağlansa mesela.
Bağlama, keman, piyano, kemençe, darbuka... Çocuğun hangisine ilgisi varsa ona yönlendirilse. Müziğe ilgisi yoksa, sanatın başka bir türüne...
Yaratıcılıklarını arttıracak her tür sanatsal faaliyet, eğitimlerinin önemli bir kısmını oluştursa.
Yandaşa, partiliye havadan para kazanacağı işler uydurulacağına, her okula kapalı spor salonu açılması için kaynak aktarılsa...
Belediyeler bir hortuma binlerce lira ödeyeceğine, yandaş şarkıcılara milyon liralar verip konser düzenleyeceğine, o paralarla her ile, her ilçeye bir tiyatro salonu inşa edilmesi zorunlu kılınsa...
İşte o zaman inanırız bu bağlamaların gerçekten çocukların hayrı için satın alındığına.
'Tek ve Ulu Önder'in dediği gibi keşke sanata gereken yatırım yapılsa da 'hayat damarlarımızdan biri (daha) kopmasa'!