Mehmet Gönenç'e
Bu Anadolu var ya bu Anadolu
Bu üç yosma denizde üç defa ıslanan
Gürbüz ırmaklar ortasında susuzluktan çatlayan
Bu Anadolu var ya bu Anadolu
Bu sapsarı sıtma bu masmavi gurur
Ne tosunlar doğurmuş ne tosunlar
Bak daha neler doğurur.
(Bedri Rahmi Eyüboğlu)
***
"Populus Romanus bonorum meorum heres esto"
(Attalos Philomater)
***
Pergamon (Bergama) Kralı III. Attalos, M.Ö. 133 yılında, ardından ardıl (halef) bırakmadan, cinnet geçirerek öldüğünde ortaya vasiyeti çıktı. Bu -sözde- vasiyetnamede, "Roma halkı mülkümün varisi olacaktır" diye yazıyordu.
Bilerek, biraz da kuşku belirtmek için "sözde" dediğim bu belge, çok tartışılmıştır, bugün de tartışılmaktadır.
Romalı şair Horatius, kendisine bu kadar uzaktan vasiyetname arayan bu "Anasına Tutkun" Bergama Kralı'nın delice hareketlerini kaydederek onunla alay eder. Bazı tarihçiler, "çılgın" kralın, ülkesini güçlü Roma'ya emanet etmek istediği için bu yolu seçtiğini yazar. Romalı Tarihçi Sallustius ise bu vasiyetin, Pontos Kralı Mithridates'in, Anadolu'yu Roma'ya karşı ayaklandırmak için gizlice yazdırdığı bir mektuptan kaynaklandığı görüşünü ileri sürer.
Bu satırların yazarının kişisel görüşü: Bu kral, ölüme yakın çıldırdıysa, böyle bir vasiyet bırakmayı nasıl akıl edebilmiştir? Troya'dan Attalia'ya (Antalya) kadar, Anadolu'nun en hareketli ve bereketli toprakları, kralın kendi "mülkü" sayılabilir mi? (Hemen belirteyim: İkisi de yakın dostum olan Bilge Umar ile Hasan Malay, 1890 yılında Akropolis Tiyatrosu'nda bulunan bir yazıta dayanarak, vasiyetnamenin düzmece olmadığı görüşünü savunur.) Ömrünü Bergama araştırmalarına adayan Osman Bayatlı ise, konuya ihtiyatla yaklaşmaktadır.
Şimdi ben, bir gazete yazısının sınırları içinde, bir konuyu tartışmaya açmak istiyorum:
Eksi (M.Ö) 73 yılında, Roma'da bir köle ayaklanması cereyan etti. Galya'dan getirilip, Roma'da gladyatör olarak kullanılan Spartakus (Spartacus) adındaki köle; muhafızların dalgınlığından yararlanıp firar etti; 60 kadar köle gladyatör onunla birlikte kaçtı. Olay çabucak duyuldu ve sahiplerini öldürüp katılanlarla birlikte "Spartakus ordusu"nun mevcudu çoğaldı. Roma 5 lejyonla hareket geçti; çetin savaşlar sonunda Spartakus güçlerinden 30 bin kişi öldürüldü; bunlardan 6 bin kadarı- ibert-i alem için- Roma cadde ve meydanlarda çarmığa gerildi. Böylece isyan bastırılmış oldu.
Biz bu öyküyü, neredeyse öğrenimin tüm aşamalarında veya değişik kitaplarda okumuş, filmlerini seyretmişizdir.
Bergama'da ise şöyle bir olay gerçekleşti:
Son kral "Anasını Seven" Attalos ölünceye kadar çıka(rıla)n vasiyet üzerine Roma, Anadolu'nun en stratejik ve zengin topraklarına el koymaya kalkıştı.
Tam bu sırada, bir önceki Pergamon Kralı Attalos II.'nin Efesli bir dansözden evlilik dışı oğlu Aristonikos ortaya çıktı. Bu genç, deyim yerindeyse; "Pergamon ölen kralın babasının malı mıymış?" diyerek Roma'ya karşı isyan bayrağını açtı. İlkçağın komünist kuramcısı Blosius'un öğretisini izledi; kendisine katılan kölelere özgürlük bağışlayacağını, kuracağı ülkeye Heliopolis (Güneş Kenti) adını vereceğini ilan etti. Yalnız Bergama krallığından değil, Anadolu'nun ve Avrupa'nın çeşitli yerlerinden köleler akın akın Aristonikos'a katıldı. Bu, tam bir özgürlük savaşımıydı.
"Zincirlerinden başka yitirecek şeyleri olmayan" köleler, ayaklanmayı bastırmaya gelen Roma kuvvetlerine şaplak üstüne şaplak attı.
Böylelikle, Dünya tarihinin ilk özgürlüğe kavuşmuş köleler devleti kurulmasına ramak kalmıştı. Yazıklanarak belirtmek gerekir ki; bu muazzam eylemin öncüsü olan Aristonikos, erken gurura kapıldı. Savaşımı bitmiş sayıp, zevk ve sefaya daldı. Bu bağlamda Leukai'de (Çamaltı Tuzlası yakınında kalıntıları bulunan antik kent) vur patlasın çal oynasın gönül eğlendirirken, Roma ordusunun baskınına uğradı; birkaç adamıyla Phrgyia (Frigya) Stratonekeia'sına sığındı. Orada açlık ve susuzluktan teslim olmak zorunda kaldı. Roma'ya götürülerek idam edildi.
İlkçağ ekonomisi konusunda dünyanın en büyük otoritesi kabul edilen Prof. Rostovtzeff, Aristonikos hareketini, tarihin ilk sosyalist devrim girişimi olarak kabul etmektedir.
Hemen bütün dünya gibi, bizler de Spartakus köle ayaklanmasını göklere çıkarırken, ülkemizde gerçekleşmiş ileri hareketi bilmiyor ya da önemsemiyoruz.
Hani derler ya; sahip olmak kadar, sahip olunanın değerini bilmek önemlidir.
Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun?
...
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
(Ahmed Arif)