Filmi şöyle bir geri saralım isterseniz. Göztepe 1997'de Kamil Uçar başkanlığındaki yönetim tarafından Dinç Bilgin'e satılır. 2003 yılında ise çöküş başlar. Dinç Bilgin'in yaşadığı ekonomik ve siyasi sıkıntılar yüzünden sarı-kırmızılı kulüp hızla irtifa kaybeder. 2002-2003 sezonunda Süper Lig'den, 2003-2004 sezonunda 2. Lig A Kategorisi'nden düşen Göztepe 2006-2007 sezonunda amatör lig bataklığına kadar sürüklenir. Borçları nedeniyle transfer yasağı konan, tüm mallarına haciz gelen, elektrik ve suyu kesilen kulübün o zor günlerinde yanında sadece taraftarı vardır. Nitekim o zor günlerin karanlığında, 2 Eylül 2006 tarihinde Göztepe taraftarı ayağa kalkar. Göztepe iskelesinin önünde toplanan binlerce arma sevdalısı isyan yürüyüşü yapar ve manifestosunu açıklar. Bu manifesto o günlere nasıl gelindiğinin çok net bir fotoğrafıdır. Açıklamada, Göztepeli geçinen futbolculara, yöneticilere, camianın sözde büyüklerine, şehrin mülki-idari amirlerine, seçilmişlere, atanmışlara, yerel basına seslenilmiş, kulübe sahip çıkılması yönünde çağrıda bulunulmuştur. Ne yazık ki taraftarın isyanına tüm şehir ve 'camianın büyükleri' sessiz kalır. Platformlar kurulur, yönetimler gelir gider ama nafile... Çöküş sürmektedir. Ve gün gelir, 2007 yılının Ağustos'unda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Göztepe'yi satışa çıkarır. Herkes heyecanla ihale sonucu beklemektedir. Nihayet Göztepe yeniden Göztepelilerin olacaktır, taraftar amatör kümede bile sevdasının peşinden ayrılmamıştır. Sonuç açıklanır. Göztepe 1 milyon 305 bin liraya Altınbaş Holding'e satılır. Camia sözde büyüklerinin! verdiği teklif ise 280 bin liradır ve açık arttırmaya bile kalamamıştır bu büyükler...

Büyük hayal kırıklığı yaşanır. Taraftar isyan eder. Bir kez daha anlaşılır ki, Göztepe’de camia denilen olgu sadece taraftardan ibarettir. Ve taraftar bu yolda yalnızdır. Efsane haline gelen İsyan Marşı o günlerden mirastır. Kendini 'camianın büyükleri' olarak tanıtanlar ise zor günlerde ortalıktan kaybolmuştur.
Demem o ki, Göztepe'yi yönetmeye talip olanlar kulübün geçmişini iyi bilmek zorunda. Eğer ondan gerekli dersleri çıkartmazsanız tarih tekerrür eder. Göztepe'nin geleceği için yapılacak tüm plan ve projelerde taraftarların ne dediği, ne düşündüğü, göz önünde tutulmazsa başarı şansı azalır. Unutmayın, Göztepe taraftarı olmasaydı bu kulüp düştüğü amatör lig bataklığından kurtulamazdı. Altınbaş Holding Göztepe'yi renklerini çok sevdiği için almadı, taraftar potansiyeli için bu yatırımı yaptı. Ama yanlış stratejiler yüzünden, taraftara müşteri gözüyle baktığı için başarısız oldu.
Mehmet Sepil'in gerçek bir Göztepeli olduğu günlerce yazıldı, çizildi. Koyduğu hedefler, çizdiği profil sarı-kırmızılı taraftarları heyecanlandırdı. Yakalanan bu güzel sinerjiyi kaybetmemek çok önemli. Sepil'in, Büyük Göztepe projesinin, 'küçük olsun bizim olsun' mantığı ile hareket eden dar bir kadro ile uyuşmayacağına inananlardan biriyim.
O yüzden diyorum ki, aman başkan attığın adımlara dikkat et...