
Yaklaşık bir yıl önce kimin neresini rahatsız ettiğini bilemediğimiz bir karar alındıydı.
Eski bir karar yani.
“Kaldıralım bu Atatürk heykelini”
Kamuoyu yoklandı.
“Yerine çay bardağı koyacaktık” dendi…
Tepki alınca vazgeçildi…
Takanak ya kafaya…
Döndü dolaştı yaklaşık bir yıl sonra bu kez başarıldı (!)
Kimin neresine ne battıysa…
Sonunda becerip Atatürk heykelini kamyonetin arkasına yatırdılar…
Gizli gizli zafer çığlıkları…
Utanmadan, sıkılmadan “Özgürlük elhamdülillah” manşeti…
Kalabalık olmak böyle bir şey mi?
Ya da iktidarda olmak, erk sahibi olmak?
Atatürk ve arkadaşları böyle mi yaptı?
Batum’dan çay fidanlarını kaçak göçek getirip, Rize’yi Rize yapanlar böyle mi yaptı?
Bugün Rize’de çaydan milyonlarca lira kazananlar hiç bakmaz mı bu üretimin nereden geldiğine?
Bakmaz arkadaş…
….
Bu ulusu bir arada tutan değerler yok mu arkadaş?
Nereye gitti ortak akıl, ulus bilinci…
Kimsenin heykele taptığı yok.
O birleştirici ortak saygıyı nasıl, ne zaman kaybettik?
….
Hiç belli değil…
Belli olan bir şey var.
Canım ülkemin çok tehlikeli zamanlardan geçtiği…
Çok üzgün, çok kırgın, çok tedirginim…
“Durun, yapmayın” diyesim var da…
Dinleyen var mı belli değil…
……
Artık televizyon izlemez, gazete okumaz olduk.
Her sabah uyandığımızda kan gölüne dönen Ortadoğu,
Hiç uğruna giden vatanımın gencecik çocukları…
Ne yürek kaldırır oldu, ne kalp…
Sen bu ortamda işi gücü bırak, heykeli yap takanak…
Hay aklına dikeyim o heykeli.
***
BU NASIL İŞ ?

Dolu dolu sayarsan Ocak ayının sonunda 6 yıl...
Malum sonrası kapılar açıldı…
Bir çok Suriyeli insan aramızda yaşıyor.
Parası olan uçtu gitti zaten.
Her köşe başında el açan çocuklar var.
Bunların yaşları 3-5-7...
Anlayamadığım şey şu…
Ülkende savaş çıkmış, bombalar tepene yağıyor.
Kurşunlar kulağının kenarından vızır vızır geçiyor…
Sen işi gücü unutmuş, o cehennemde çocuk yapmayı düşünmüşsün demek…
Vay arkadaş…
Hadi onu da anladık da…
Benim vatan evlatlarım senin topraklarında can veriyor…
Kan veriyor, analarım ağlıyor…
Bir de bakıyoruz gencecik Suriyeli arkadaşlar, Antalya’da tenis dersi alıyor…
Burada bir yanlışlık var kardeşim…
Bu nasıl iş anlayamadım…
***
YÜZÜ KIZARAN VAR MI?
Aylar önce buradan duyurmuştum.
Ege TV ekranı karartıyor diye.
Hatta alıcı konumundaki Denizlili şirketlerin varlığını da…
Olmadı…
Pazarlıklar yerine oturmadı.
Kent bir televizyonunu daha kaybetti.
Zaten daha önce de Kanal 35 FETÖ olaylarından gittiydi…
Yaklaşık 200 meslek erbabı arkadaş işsiz kaldı.
Kent sahip çıkmadı, çıkamıyor…
Bir tek belediyelere yüklendi bu televizyonlar…
Belediyelerin de çizgileri belli.
Şimdi ne olacak?
Seçimler yaklaştığında bu siyasi arkadaşlar yaptıkları işleri nasıl anlatacaklar?
Eskiden kentin takımlarına ve medya kuruluşlarına yerel yönetimler sahip çıkardı.
Hatta iş adamları da eklenirdi peşinden…
Yazık oldu…
Meslek bitiş bayrağını bir kez daha sallandırdı İzmir’den…
Bu ayıp, bu kente yeter mi?
Yüzü kızaran var mı?
Yok…
***
DELİ ZİYA; Alzheimer olup hepinizi unutacağım arkadaşım…