Misal tramvay yapıldı. Koruma yok biliyorsun…
Karşıyaka’da olmayacak kazalar oldu.
Yeni geliyor ya kültürü, örnek; Adam gitti arabasını diklemesine rayın üstüne park etti.
Bilmiyordu ki…
Yöneticiler dedi ki; “Alışacağız… Biz İzmirliye güveniyoruz”
Aslında bunun şifresi halk dilinde şuydu;
“Öğren kardeşim tramvayla yaşamayı, biz sana güveniyoruz”...
Şimdi İZBAN da, hem zam hem zulüm yapılıyor.
Bütün duraklarda isyan var.
Dört kişilik bir aile isen, kartta toplam 42 TL olacak.
Asgari ücret ne kadar? Günlük 53 TL.
Bir de parayı geri alma kuyrukları.
Candan bezdirip, Aziz baba başta olmak üzere, bütün belediyeye saydıran kitleler var sabah duraklarda.
Bak; Özellikle BELEDİYE diyorum.
Vatandaş İZBAN’ın öbür yarısının iktidar kontrolündeki TCDD'de olduğunu bilmiyor.
Kim Aziz Başkana “He” dedirttiyse, altından koltuğunu alıyor, sallıyor…
Peki; İZBAN ne yapmak istiyor? “Gittiğin kadar öde” diyor.
Ama tramvayda halkına güvenen, burada güvenmiyor.
“Sen şimdi ödemezsin, baştan peşin ver bakalım” diyor….
Yani aslında “Can” ın söz konusu olduğu yerde “güveniyorum”, iş paraya geldi mi “Yok peşin öde, seni pek gözüm tutmadı” diyor...
Bu iş yapılamaz mı? Yapılır, yapılıyor… Vatandaş nereye kadar gideceğini kaç para tutacağını bilmiyor mu? Cadde ortasındaki tramvaydan kendini koruyan, burada da hesabını yapar.
Önce kartını okutursun, indiğin yerde gittiğin kadarın parası kesilir.
Ya da ekstrası kesilir…. Ben biletçi değilim, Avrupa’da yapan böyle yapıyor… Vatandaşına güveniyor… Aklına da, ahlakına da... Üç çıkarımım var;
Bir; Bu Aziz babaya dikkate değer bir tuzaktır. Kendi eliyle imzalamıştır.
İkincisi; Kart sayısı çarpı, adam başı mecbur 11 TL bloke. Bunun günlük valörünü, günlük faizini kim kapıyor? Kaç trilyon olduğunu hesaplayan bana da söylesin…
Üçüncüsü; Birileri bizi salak ve güvenilmez kişi yerine koymaktadır. En ağırı da budur. Böyle bir şekli olmaz hocam… Hem zulüm, hem rant… Eğer bu çıkarımların bir tanesine bile yakınsak
“Ağır tezgah” derim… Olmaz…Olursa ayıp olur…

***
Genel başkan olsan?


Memleket savaş durumunda.
İnsanlar arasında derin bir çizgi oluşmuş.
Görülmedik bir kutuplaşma olarak yorumlanıyor.
Partin kongreden çıkmış, kamuoyunda kan kaybetmişsin.
Sokakta iyi muhalefet bekleyen milyonlar var.
Dağ gibi ülke sorunları bir yanda… Sonra bir grup geliyor.
“Kale” dediğin kentten.
Diyorlar ki; “Bi Pazar yerini halledemedik.”
Bornova karışmıyor,
Bayraklı sessiz kalıyor
Büyükşehir “Aranızda halledin” diyor.
Bunlar toplanıyor. Genel başkansın, sana geliyor.
“Baba bize bi pazar yeri bul”
Ne dersin?...
Ben biliyorum ne diyeceğimi de…
Anca basına kapalı oturumda söylerim…

***
Kayhan


Recep İvedik.
Devletin banknot matbaasından fazla para basmıştır.
Büyüsü tez konusu bile oldu.
“Küresel yerel tartışmaları bağlamında Recep İvedik” (Marmara Üniversitesi 2011)
Aynı Şahan Gökbakar bence ondan güzel bir iş yaptıydı.
Ceren ile Celal. Her izlediğimde hala gülerim. Belki 10 kez izledim.
Gel gör ki Kayhan girdi vizyona.
Bu yazıyı okuyup azıcık sinema sevgisi olan sakın gitmesin.
Hayatımda böyle intihar görmedim.
Ve belki de ilk kez bir filmi ilk yarısında terk ettim.
Aman be kardeşim. İzleyen bu kadar salak yerine koyulur mu?
Yazık etmişsin…

***
Hanya - Konya


CHP li Mahmut Tanal bir yasa teklifi götürüyor.
Teklife göre, Afrin’de savaşanların kredi kartları, devlete olan bütün borçları silinsin…
Mahmut abi iyi niyetli. Bravo…
İyi de 50 yıldır PKK ile savaşanlar ne olacak?
Hala, dağlarda PKK li kovalayanlar göğüs gögüse çarpışanlar?
Hatta oralarda şehit olanlar?
Öyle orası Hanya burası Konya olmaz.
Yapacaksan hepsine yap…

***
DELİ ZİYA : “Odası kireç tutmuyor diye bu kadar dertlenilir mi bi adam ?”