Gazete, toplumu ilgilendiren her konu ile ilgili haber, yorum ve bilgi içeren, günlük, süreli bir yayındır ve endüstriyel anlamda 1622 yılından bu yana hayatımızda önemli bir yere sahip olmuştur. Gazeta ismi ise Venedikliler'in kullandığı bir para biriminden köken alır. Venedikliler bir gazetta karşılığında aldıkları bu yayın için zamanla ‘gazete’ demeye başlamışlar ve bu sözcük, Fransa üzerinden tüm Dünyaya dağılmıştır.

Biliyorsunuz gazete tarihini binlerce yıl önceye kadar götürmek sektörün içindeki profesyoneller tarafından mutlulukla tercih edilir ve bu bağlamda da ilk gazete çalışması olarak, M.Ö. 59 yılında 2 bin kopya olarak Roma Senatosu'nca çıkarılıp imparatorluğun değişik köşelerine dağıtılan Acta Diurna'nın ismini anmak gelenek olmuştur. Elbette, en çok okunan sayfa, fethedilen yerler değil gladyatör döğüşleri sonuçları idi. Belki bu kapsamda, Çin'de Tang Hanedanı döneminde dağıtılmaya başlayan Kai Yuan Za Bao isimli periyodik saray genelgesi de hatırlanabilir, çünkü başkent ve ülke ile ilgili haberler içeriyordu her sayısı.

Elbette, matbaanın keşfi, gazete yayıncılığı için olağanüstü ivmelendirici bir gelişme olmuş, iki yüzyıl kadar sonra, Almanya ve Belçika'nın bazı kentlerinde düzenli gazetelerin çıkarıldığını insanlık görmüştür. Johann Carolus’un 1605 yılında yayınladığı aller Fürnemmen und gedenckwürdigen Historie, ilk gazete olarak kabul edilir. İlk İngilizce gazetenin, Nathaniel Butter (İngiltere,1622) ve ilk Türkçe gazetenin ise Vekâyi-i Mısriyye (Kahire,1828) olduğunu da buraya yazalım. Bu teknoloji, gazetecilik gibi saygın bir iş kolu olarak güvenilir, dürüst, ön yargısız, hiçbir menfaat grubuna bağlı olmayan, bilgi kaynağını asla açıklamayan, kendine özel etik kuralları ile çalışan bir mesleğini yaratmıştır.

1828 yılını esas alacak olursak, 192 koca yıl geride kalmış. Ancak sektör oyuncuları için altını çizmek gerek, herhangi bir ticari aktivite olmadan yalnızca ve yalnızca gazetecilik yapılarak tamamlanan 192 yıldan bahsetmek mümkün değil tabii ki. İlk basıldığı günden bu yana Dünyadaki gazeteler, Türkiye dahil yakın tarihi ile koşut olarak olağanüstü bir eforla, neredeyse soluk soluğa bir gündem takibi ile gazetecilik çıtasını hiç düşürmeden yayın hayatına devam ettiler. Ana mecrada seyreden gazetelerden sayısız patron ve genel yayın yönetmeni görevlerini birbirlerine devrederken, patronajı ve yönetimi, istikrarlı, etik değerlerden taviz vermeyen ve gazetecilik dışında hiçbir ekonomik iştirak ile bağlantı kurmayan yapısı ile basın adına saygın pozisyonunu hep koruyagelen gazeteler olduğu gibi, ticari ve siyasi çıkar saiklikleri ile her türlü etik dahil bir çok bağlamdan yoksun yayınların varlığı da bir gerçeklik olarak karşımızda. Bu noktada, rahmetli Uğur Mumcu’nun gazeteciyi tanımlayan cümleleri aklıma geldi: “Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükûmetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.” Bu tanımdan zamanımıza hem gazetecilik değişti hem de teknoloji! Artık gazetecilik digital platfomda ralli yapıyor ve gazeteciler geleneksel yeteneklerinin üzerine devasa datalara gözatacakları veri analizciliğini de eklemek zorundalar. Artık digital ya da veri gazeteciliği sözkonusu. Basın ya da geniş anlamıyla medya, siyaset-sermaye-finans ilişkiler sarmalında, internet vahasında realtime/online haber akışının yaratıldığı bir sektör halinde.Ve ne yazık ki sektörel olarak büyük güçlüklerle savaş vermekte. Basın ve ifade özgürlüğü ekosisteminden, gazetecilerin özlük haklarına ve kurucu sermayenin siyasi/ekonomik ilişkilerinden internet gazeteciliği ile sektörün düşüş ivmesine girmesine kadar kompleks ve çözümü zor yapısal sorunlar sözkonusu.

Tarihsel olarak, muhabir ve gazeteci sıfatının hakkını veren çalışanların daktilo ile haber yazıp, yazıişlerine teleks ve telefon ile ilettikleri, toplumsal hassasiyetin en üst noktada olduğu yıllardan, günümüzün dinamikleri içinde meslek etiğinden ticari haberciliğe ve internete kadar gazete zihniyetinin radikal olarak değiştiği ve maalesef dejenere olduğu bir süreçte, çizgisini değiştirmeden saygın bir şekilde sürdüren tüm gazete emekçilerine selam olsun.