Küresel ekonomi, yılın son toplantısında ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından açıklanacak faiz kararına odaklanmış durumda. ABD Başkanı Donald Trump’ın geçici bütçe tasarısını imzalamasıyla 43 günlük tarihi hükümet kapanmasının sona ermesi, piyasaları bir miktar rahatlatsa da belirsizlikler tamamen ortadan kalkmış değil. Bu süreçte ertelenen veriler, ekonomik görünümde ciddi soru işaretleri yarattı. Analistler, veri akışındaki boşluklar nedeniyle Fed’in bir süre daha “bekle-gör” politikasını sürdürebileceğine dikkat çekiyor.
Karar takvimi netleşti
Fed, yılın son faiz kararını 9-10 Aralık 2025 tarihlerinde gerçekleştireceği toplantının ardından açıklayacak. Kararın açıklanma saati ise 10 Aralık 2025 saat 21.00 olarak duyuruldu. Küresel piyasalar, özellikle dolar kuru, altın ve teknoloji hisselerinde sert hareketlerin yaşanabileceği ihtimaline karşı pozisyonlarını gözden geçiriyor.
Faiz indirimi ihtimali zayıfladı
Hükümetin kapanmasının sona ermesi piyasada olumlu bir hava yaratsa da enflasyon ve istihdam piyasasına ilişkin riskler gündemdeki yerini koruyor. Veri akışının geç açıklanacak olması, ekonomik projeksiyonları zorlaştırırken, para piyasalarında aralık ayında 25 baz puanlık faiz indirimi beklentisinin yüzde 44’e kadar gerilediği belirtiliyor.
Fed'in uzun süredir uyguladığı kademeli gevşeme adımlarının yıl sonunda yavaşlayabileceği konuşulurken, analistler bankanın ihtiyatlı tutumunun devam edeceği görüşünde birleşiyor. Özellikle Kansas City Fed Başkanı Jeffrey Schmid ve Dallas Fed Başkanı Lorie Logan gibi şahin üyelerin faiz indirimi karşıtı açıklamaları, piyasalardaki senaryoları yeniden şekillendirmiş durumda.
Verilerdeki boşluk belirsizliği artırıyor
Hükümetin kapalı kaldığı dönemde birçok makroekonomik gösterge zamanında açıklanamadı. Bu nedenle yatırımcılar, 20 Kasım’da yayımlanacak tarım dışı istihdam verisine odaklanmış durumda. Ancak bu verilerin de eksik ya da güvensiz olabileceği, veri toplamadaki boşluklar nedeniyle sıklıkla dile getiriliyor.
Bunun yanı sıra ABD Çalışma Bakanı Lori Chavez-DeRemer, ekim ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerinin tam olarak toparlanamaması nedeniyle açıklanamayabileceğini ifade etti. Enflasyon gibi kritik bir göstergenin devre dışı kalma ihtimali, Fed’in karar alma süreçlerini daha karmaşık hâle getiriyor.
Yatırımcılar yön arıyor
Piyasalarda özellikle ABD’li teknoloji şirketlerinde görülen satıcılı seyir, yatırımcıların risk iştahını azaltmış durumda. Faiz indirimi ihtimalinin zayıflaması, teknoloji hisseleri başta olmak üzere birçok riskli varlık üzerinde baskı yaratıyor. Buna karşın dolar endeksindeki güçlenme ve tahvil faizlerindeki hareketlilik, yatırımcıların portföylerini yeniden şekillendirmesine neden oluyor.




