Her tezin bir antitezi, her zehrin bir panzehiri vardır. Hayat hep bu döngüde ilerlemiyor mu? Kabuk değiştiriyoruz,gelişiyoruz, yenileniyoruz. Futbolda da yeni bir çağın gelişine tanıklık ediyoruz. Liverpool ve Bayern Münih'in öncülüğünü yaptığı, top kaybedildiğinde yapılan anında pres, futbola kafa yoranların bildiği tabirle "gegenpress" hakim akım olmaya doğru ilerliyor. Barcelona ve İspanya Milli Takımı'nın popülerleştirdiği tiki takanın dünya futbolunda egemenliği 10 yıl sürmüştü. Bu sistemin panzehiri ise "gegenpress" oldu. Bu yeni sistemin ilk başarılı çarpışması Mourinholu Real Madrid'in, Guardiolalı Barcelona karşısında aldığı başarılı sonuçlardı diyebiliriz. Ancak ani presin meydan muharebesini kazandığı karşılaşmalar Jurgen Klooplu Liverpool'un, Guardiolalı Manchester City'yi önce zorladığı ve sonra devirdiği son 2 yıldı. Borussia Dortmund'da patentini aldığı gegenpres anlayışını, Liverpool'la birlikte dünyaya yayan Jurgen abimiz, tiki takayı tarihe gömen teknik direktör oldu. Bayern Münih'in bu seneki şampiyonlar ligi şampiyonluğu da yeni akımın başlamasının ilanı oldu. Artık tüm Avrupa, uyuşuk yan pas futbolundan vazgeçip, acaba ne kadar hızlı bir şekilde kaleye gidebilirimin hesabını yapar durumda. Bunun en önemli yolu da presten geçiyor. Top kaptırıldığı anda belirli 2'li, 3'lü, 4'lü açılardan organize bir pres. Bu da büyük çoğunlukla rakip kaleci topu çıkarırken başlıyor. Peki Süper Lig'de bu futbolu uygulayan bir takım var mı? Henüz yok. Her yeni buluş gibi bu akımın gelmesi de biraz zaman alacak görünüyor piyasadaki teknik direktör grubu değişmedikçe. Kolaycı 4-2-3-1 sistemi ve pas futbolunun makbul olduğu ezberinden dolayı ülke futbolu şu an 2020'yi değil 2010'u yaşıyor. Aslında bu ülkeye 20 yıl önce gelmişti gegenpres. Hatta mucidi bile sayılabilir Galatasaray. Üst üste 4 yıl şampiyon olduğu ve UEFA Kupası'nı aldığı dönemde sarı kırmızılılar, tam da bu boğucu presi yapıyordu rakiplere. Okan, Suat, Emre üçlüsüyle pirana gibi saldırılıyordu. Peki Fatih Terim aynı Fatih Terim'se neden bu sistemi uygulayamıyor takımında. Çünkü çok fazla idman yiyecek bir oyuncu grubu yok takımında. Feghouli ile Belhanda ile Falcao, Arda ile o kompakt pres kesinlikle yapılamaz. Türk futbolunun kanaat önderi rahatlıkla diyebileceğimiz Fatih Terim umarım önümüzdeki yıllarda gençlerden oluşturduğu bir kadro mühendisliği yapar da yıllar önce başarıdan başarıya koştuğu gegenpresi taktiğini yeni güncelemelerle Türkiye'ye getirir. Hiç olmazsa bu akımı uygulamak için ülkemiz geç kalmaz. Şu an Süper Lig'deki çoğu takımın kadro yapısı bu prese yatkın değil. Kıbrıs Rum Kesimi'nden sonra Avrupa'nın en yaşlı ligiyiz ve temposuz oynamaya muhtacız. Geçen sezon Başakşehir de olgun kadrosuyla pozisyon oyunu oynayarak şampiyon olmuştu. Avrupa'da ise orta derece bir takım sayılan Kopenhag'a hız faktörü sebebiyle elenmişti. Önce kadro mühendisliğini yenileyip, gençlerden oluşan oyuncularla Türk takımlarımız rahatlıkla tempoyu yükseltebilir. Ardından direkt futbol ve gegenpress türevlerini rahatlıkla oynayabilir. Tabi hakemlerimiz de bu hız konusuna destek oldukları takdirde. En ufak darbeyi düdükle kesmeyerek, zaman kazanmak için yattığı belli olan futbolcuya müsamaha göstermeyerek.