ÖZEL/ Didar DEMİRCİ- Tarımda verim artışı için en önemli uygulamalardan biri de gübre kullanımı. Toprak için en az su kadar önemli olan gübre, her geçen gün artan maliyeti nedeniyle çiftçinin belini büküyor. Gübre ve tarım topraklarımızın yapısı üzerine Vercom Agro markasıyla 2017 yılında Nevşehir’de organik gübre üretimine başlayan Şahin Türkkan ile görüştük. Organik gübre üretimi için en uygun yerin Ege Bölgesi olduğunu belirten Türkkan, üretim tesisini 2020 yılında İzmir’in Menderes ilçesine taşıdıklarını ve üretime burada devam ettiklerini belirtti. Türkkan, “2020’de İzmir’e geldik. Ege bölgesinde çalışmak istedik. İç Anadolu’da organik gübrenin üretim süreçlerinin iklim anlamında uygunsuzluğu vardı. Daha ılıman bir iklime ihtiyacımız olması ve Ege Bölgesi’nin organik konusundaki bilinci sebebiyle tesisi Menderes’e taşıma kararı aldık” açıklamasını yaptı. Toplamda 5 bin 500 metrekare alanda hem katı hem de sıvı organik gübre ürettiklerini dile getiren Türkkan, asıl güçlerini torf üretiminden aldıklarını da ifade etti. Türkkan, “Çiçek üreticileri ve benzeri firmaların hemen hemen hepsi torfu ithal ediyor. Ama biz bunu burada üretiyoruz. Ancak ne kadar üretsek de talebe yetişemiyoruz” dedi.

EKONOMİ SEKTÖRÜN BÜYÜMESİNİ ZORLUYOR

Tarımda kullanılan bir çok girdi gibi gübre de ithal ediliyor. Bu sebeple döviz kurlarına bağlı olarak fiyatı katlanan gübrenin yerelde üretilmesi büyük önem taşıyor. Ülkemizdeki gübre üreticilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Türkkan, en büyük sorunun ülkedeki ekonominin kötü gitmesi olduğunu ifade etti. Gübre sektöründe yatırım yapmak isteyen üreticilerin önüne bir çok engel çıktığını da belirten Türkkan, “Üretime teşvik ve destekler noktasında yetersiziz. Örneğin yer ve alan tahsisinde sıkıntılar yaşıyoruz. Bu noktada desteklemeler yapılabilir ki sektörün bu yönde bir beklentisi de var.  Uygun alan tahsisi üretim ve gelişim için çok önemli. Bir de makine ekipman desteklemeleri yapılabilir. Çünkü tesisleşme maliyetleri çok yüksek. Arsa maliyetleri, inşaat maliyetleri çok yüksek. Yatırım teşvik belgeleriyle bu tür üreticilere alan tahsisi yapabilirler. Veya içerik değişiklikleriyle mevzuatları farklılaştırabilirler. Çünkü yatırım teşvikleri geneliyle şu an alan istediğinizde veya 2B’li arazilerin alan üzerinden satışını istendiğinde rayiç bedelleri hemen hemen piyasa ile eşit. Yani şu an için bir anlamı yok” sözlerini kaydetti.

ORGANİK TARIM SEKTÖRÜ GÜÇLENDİRİR

Tarımdaki girdi sorunlarının organik tarımla aşılabileceğini aktaran Türkkan, “Organik olmasının avantajları var. Şimdi tarımın temelinde hareket noktamız bizim toprak. Bizim konuşmaya topraktan başlamamız gerekiyor. Türkiye’deki toprakların organik madde miktarı çok düşük. Bunun sebebi de yıllardır dengesiz bir şekilde kullanılan kimyasal gübreler. Bu da topraktaki organik madde miktarını bitiriyor. Sonucunda da topraklarımız verimsiz kalıyor. O nedenle daha fazla gübreye ihtiyaç duyuyor ve toprağa her şeyi dışarıdan veriyoruz. O nedenle organik tarımla dönüşüm sağlanmalı ve zaman içerisinde bir takım kararlar ve uygulamalarla topraklarımızı yeniden iyileştirmeliyiz. Ama bunu ne zaman ve ne şekilde yaparlar bilemiyorum” diye konuştu. Toprakların eski sağlığına ve verimliliğe ulaşmasıyla çiftçilerin girdilerinde de önemli ölçüde azalmalar olacağını aktaran Türkkan, “Ama bu bir günde yapılabilecek bir şey değil. Bu yavaş yavaş ve adım adım bir yerden başlamak gerekiyor. Ben ve benim gibi firmaların çabasıyla bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Köklü değişiklikler için daha ciddi kanunlar ve organizasyonlar gerekiyor” dedi.