Macit SEFİLOĞLU - Ülkemizde hala büyük tartışma konusu olan kadınların uğradığı şiddeti ve insan hakkı ihlallerini önlenmek için 2017 yılında kurulan Kadın Savunma Ağı’nda aktif olarak görev yapan iki İzmirli genç kadın yaşadıklarını ve yaptıkları çalışmaları, 9 Eylül Gazetesi’ne anlattı. Ülkemizde cinayet, dayak başta olmak üzere kadınların yaşadıkları ciddi sorunların ne yazık ki devam ettiğini belirten Gizem Coşkun ve Elçin Dönder, “Kadının uğradığı kötü muameleye yaşadığımız bir ilginç olay da eklendi. Yalnız yaşamak üzere ev kiralamak isteyen kadın arkadaşımıza ‘anne ve babanla yaşamaman halinde evi kiralamayız’ karşılığı verildi. Ülkemizdeki kadına şiddet ne yazık ki çok geniş bir yelpazeye yayılıyor” dedi. Olay Kadın Savunma Ağı raporlarına girerken, yaşananları şöyle anlattı:
 

ÇALIŞAN MEMUR İSTEDİLER’
Kadın arkadaşımız bir başka kadın arkadaşıyla ev tutmak istese de vermediler. Ev sahibi elbette emlakçı aracılığıyla bu talepleri reddederken, bir başka talepleri de emekli memurun kefil olamayacağı yönünde oldu. Çalışan memurun kefil olması, kiralama yapmak isteyen kadına hem annesi ve hem de babasıyla birlikte oturması talep edildi. Gerçekten bu olay belki şimdilik yoğun yaşanmasa da bir kadın hakkı gaspını simgeliyor.”
 

BAĞIMSIZ BİR GİRİŞİM
2017 yılında kurulan Kadın Savunma Ağı’nın bağımsız bir girişim olduğunu belirten İzmir girişimi üyeleri Gizem Coşkun ve Elçin Dönder, zamanlarının büyük bölümünü kadınların ileri haklara kavuşması, sorunlarının en aza indirilmesi konularının aldığını belirtiyor.. Gizem Coşkun, sosyoloji eğitimini de bir yandan sürdürüyor. Elçin Dönder ise sağlık alanında çalışıyor. Kadına dair her konuyla ilgileniyorlar. Kadınlara yönelik atölye çalışmaları, eğitimler önemli zamanlarını alıyor. Coşkun ve Dönder, sözlerine şöyle devam etti:

2017 yaz aylarında kadın savuma ağını kurduk. Niyetimiz bağımsız kadın hareketini güçlendirmek. Örgütlenmeye kurumsal veya bireysel katılım sağlanıyor. Ortak koordinasyon ağımız var. Orada genel politikamızı tartışıp, ona göre hareket ediyoruz. Temel kadın haklarına yönelik tartışmaların yanı sıra feminist olma tartışmamız var. Yasal ve meşru haklarımızın gasp edilmesine karşı mücadele ediyoruz. Kadınların bilinçli biçimde şiddete karşı koymaları konusunda yürüttüğümüz atölye çalışmalarımız var. Kadının haklarının toplumsal cinsiyet eşitsizliği, can güvenliği ve diğer şiddete karşı yanıt üretebilmek önemli konularımız arasında.”
 

SADECE KADINLAR VAR’
Kadın Savunma Ağı olarak yapılan çalışmalarda erkek katılımcı bulunmadığını, sadece kadınların bu ağ içerisinde yer aldığını belirten Coşkun ve Dönder, şunları söyledi: “Eğitim çalışmaları yapıyoruz. Gerekli durumlarda stand kurarak alanlarda kadınlarla buluşuyoruz. Kentteki diğer kadın platformlarına da üyeyiz. Bunlar arasında Barış İçin Kadın Girişimi,Şiddete Karşı Kadın Koordinasyonu, Kadın Emeği Platformu da var. Bu birlikteliklerimizde özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi belirtiyoruz. Bu çalışmalara katılıyoruz. Açık çağrılı eylemlerimiz var. Sadece kadınlar katılıyor. Her yaştan kadınlar çalışmalara katılıyor. Ortalama iki ayda bir kapalı atölye çalışmalarımız var. İsteyenler katılabiliyor. Tek amaç bu çalışmalarla kadını güçlü kılmak.”

Kadın Savunma Ağı İzmir’de Daraağaç olarak bilinen Umurbey Mahallesi’nde oluşturulan sanat sokağında da şiir ve edebiyat etkinlikleri yapıyor. İzmir’de ayrıca hem tatil, hem dinlence hem de eğitimlerin yapıldığı Yaz Kampı düzenleniyor. Kadın Ağı, özellikle çocuk tacizleri ve kadına yönelik cinayet ve şiddet davalarını gönüllü avukatlarla izliyor. Kadın Savunma Ağı temsilcilerinin önemli bir mesajı da şu: “Tüm sorunlar kadın sorunları değildir. Bunlarda erkeklerin de sorumluluğu var. Kısacası sorunlar tüm toplumun sorunudur."