Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekonominin derinlikli bir analizini sunan ve genellikle uzmanların ilgi alanına giren ancak ülkenin ekonomik sağlığı hakkında kritik ipuçları barındıran 2023 yılı Arz ve Kullanım ile Girdi-Çıktı Tabloları'nı kamuoyuyla paylaştı. Uluslararası standartlara (SNA-2008 ve ESA-2010) uygun olarak hazırlanan bu tablolar, bir ülkenin ekonomisinin adeta bir MR'ını çekerek, mal ve hizmetlerin nereden gelip (arz) nereye gittiğini (kullanım) detaylı bir şekilde ortaya koyuyor. 64 farklı sanayi ve 64 ürün grubunu kapsayan bu devasa veri seti, hangi sektörün ne kadar ürettiğini, bu üretimi yaparken diğer sektörlerden ne kadar "girdi" yani hammadde veya ara mal tükettiğini ve nihayetinde bu ürünlerin kimler tarafından kullanıldığını anlamamızı sağlıyor. Bu analizler, bir ekonominin yapısal özelliklerini, sektörler arası bağımlılıkları, üretimdeki verimliliği ve potansiyel darboğazları görmek açısından hayati önem taşıyor. TÜİK'in bu çalışması, "ekonomi büyüyor ama nasıl büyüyor?" veya "enflasyon neden düşmüyor?" gibi temel soruların yanıtlarını, rakamların ve sektörler arası karmaşık ilişkilerin içinde aramamıza olanak tanıyan bir yol haritası niteliğinde.

Üretimin şampiyonu imalat sanayi, peşinde ticaret ve inşaat

TÜİK'in 2023 verileri, Türkiye ekonomisinin üretim gücünün kalbinin nerede attığını net bir şekilde gösteriyor. Toplam üretim pastası incelendiğinde, aslan payını %33,0 gibi ezici bir oranla imalat sanayi alıyor. Bu oran, fabrikaların, atölyelerin ve üretim tesislerinin, ülkenin ekonomik çıktısının üçte birini tek başına ürettiğini ve Türkiye'nin hala bir sanayi ülkesi kimliğini koruduğunu teyit ediyor. Otomotivden tekstile, gıdadan makineye kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan imalat sanayisi, yarattığı istihdam ve ihracat potansiyeliyle ekonominin lokomotifi olmaya devam ediyor. Üretim liginin ikinci sırasında ise %11,1'lik payıyla toptan ve perakende ticaret sektörü yer alıyor. Bu sektör, üretilen malların tüketiciye ulaşmasını sağlayan devasa bir dağıtım ve satış ağını temsil ediyor ve iç piyasanın canlılığı hakkında önemli sinyaller veriyor. Üçüncü sırada ise son yıllarda ekonominin büyüme rakamlarını sıkça sırtlayan inşaat sektörü %9,1'lik payıyla dikkat çekiyor. Konut, altyapı ve ticari yapı projeleriyle öne çıkan inşaat sektörünün üretimdeki bu ağırlığı, ekonominin çarklarını döndüren en önemli üç saç ayağından biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Bu üç sektörün toplam üretimdeki payı %50'yi aşarak, Türkiye ekonomisinin temel dinamiklerinin sanayi, ticaret ve inşaat üçgeni etrafında şekillendiğini ortaya koyuyor.

Çarklar nasıl dönüyor: ithalatın ve vergilerin rolü

Bir ekonominin kendini besleyebilmesi için sadece yurt içi üretim yeterli değildir. TÜİK'in açıkladığı Arz Tabloları, Türkiye ekonomisinin toplam kaynaklarının nasıl oluştuğunu detaylı bir şekilde analiz ediyor. Buna göre, piyasaya sunulan toplam mal ve hizmet arzının büyük bir bölümü, yani %81,1'i yurt içindeki sanayi üretimi tarafından karşılanıyor. Bu, yerli sanayinin ülke ihtiyaçlarını karşılama konusundaki temel rolünü gösteriyor. Ancak, madalyonun diğer yüzünde ise dışa bağımlılık gerçeği yatıyor. Ekonomideki toplam arzın %14,3'lük önemli bir kısmı ithalat yoluyla sağlanıyor. Bu oran, hem nihai tüketim mallarında hem de daha önemlisi, üretimin devam edebilmesi için gerekli olan hammadde, ara malı ve makine gibi girdilerde Türkiye'nin dışarıya ne denli bağımlı olduğunu gözler önüne seriyor. İthalattaki bu yüksek pay, aynı zamanda küresel fiyatlardaki veya döviz kurlarındaki bir şokun, hızla yurt içi piyasaya yansıyarak maliyetleri ve enflasyonu nasıl tetikleyebildiğinin de bir açıklaması niteliğinde. Toplam arzı oluşturan son bileşen ise %4,6'lık paya sahip olan net vergiler (ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar). Bu kalem, devletin ekonomik faaliyetler üzerinden aldığı vergilerin de arzın bir parçası olduğunu gösteriyor.

Dolar ve euro yükselişte: 1 Eylül 2025 güncel döviz kurları
Dolar ve euro yükselişte: 1 Eylül 2025 güncel döviz kurları
İçeriği Görüntüle

En çok harcayan sektörler: Enerji, imalat ve inşaatın girdi iştahı

Girdi-Çıktı tablolarının en aydınlatıcı yönlerinden biri, hangi sektörün üretim yapabilmek için diğer sektörlerden ne kadar mal ve hizmet satın aldığını, yani "ara tüketimini" göstermesidir. Bu oran, bir sektörün ne kadar katma değer yarattığının da bir göstergesidir. Girdi-çıktı oranı ne kadar yüksekse, o sektör kâr marjını korumak için o kadar fazla harcama yapmak zorundadır ve dışarıdan gelen maliyet artışlarına o kadar açıktır. TÜİK'in 2023 verilerine göre, üretim sürecinde ara tüketim harcaması en yüksek olan, yani en fazla "girdi iştahına" sahip olan sektör, 0,83'lük oranla Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı oldu. Bu, enerji sektörünün ürettiği her 100 liralık çıktının 83 lirasını, başta doğalgaz ve kömür gibi ithal kaynaklar olmak üzere başka girdilere harcadığı anlamına geliyor. Bu durum, enerji sektöründeki fiyat artışlarının neden tüm ekonomiye hızla yayıldığını açıklıyor. Listenin ikinci sırasında, 0,70'lik oranla ekonominin bel kemiği olan İmalat sanayi yer alıyor. İmalatçının da ürettiği her 100 liralık malın 70 lirasını hammadde, enerji ve diğer ara mallara harcamak zorunda kalması, kârlılığın ne denli hassas dengelere bağlı olduğunu gösteriyor. Üçüncü sırada ise 0,69'luk oranla İnşaat sektörü bulunuyor. Demir, çimento, cam gibi çok sayıda sanayi ürününü ara girdi olarak kullanan inşaat sektörünün bu yüksek girdi oranı, malzeme fiyatlarındaki bir artışın konut ve proje maliyetlerini nasıl doğrudan etkilediğini matematiksel olarak kanıtlıyor. Bu üç sektörün girdi iştahının bu denli yüksek olması, ekonomideki bir maliyet şokunun bu kanallar üzerinden nasıl bir zincirleme reaksiyonla tüm ülkeye yayıldığını anlamak için kritik bir veri sunuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ