Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin (TEİAŞ) açıkladığı veriler, ülkenin enerji sektöründeki güçlü performansını bir kez daha gözler önüne serdi. Dünkü elektrik üretimi, 1 milyon 131 bin 755 megavatsaat seviyesine ulaşarak, elektrik tüketiminin 1 milyon 124 bin 672 megavatsaat olarak gerçekleşmesini geride bıraktı. Bu durum, Türkiye'nin sadece kendi enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda ihracat potansiyeline sahip olduğunu kanıtlayan önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor.

Üretim ve tüketim arasındaki 7 bin 83 megavatsaatlik pozitif fark, ülkenin enerji güvenliği açısından son derece olumlu bir tablo çiziyor. Bu fazla üretim kapasitesi, hem olası acil durumlar için bir güvence oluştururken hem de elektrik ihracatı yoluyla ekonomiye katkı sağlama imkanı sunuyor. Uzmanlar, bu dengenin sürdürülebilir olmasının, Türkiye'nin enerji politikalarının başarısının bir göstergesi olduğunu vurguluyor.

Özellikle son yıllarda yapılan enerji yatırımları ve kapasite artışlarının meyvelerini vermeye başladığını gösteren bu veriler, Türkiye'nin elektrik üretimindeki çeşitliliğin ve güvenilirliğin de bir yansıması olarak kabul ediliyor. Farklı kaynaklardan beslenen üretim portföyü, hem mevsimsel değişimlere karşı dirençli bir yapı oluştururken hem de dış kaynaklara olan bağımlılığı azaltmaya yardımcı oluyor.

Gün içindeki tüketim dalgalanmaları: Öğle zirvesi, sabah sessizliği

TEİAŞ verilerinin ortaya koyduğu bir diğer önemli ayrıntı ise, gün içindeki elektrik tüketimi dalgalanmalarının net bir şekilde görülmesi oldu. En yüksek elektrik tüketimi, beklendiği üzere öğle saatlerinde, özellikle saat 15.00'te 52 bin 447 megavatsaat ile zirveye ulaştı. Bu zirve, hem sanayi tesislerinin yoğun çalışma saatleri hem de yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte artan iklimlendirme ihtiyacının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Diğer yandan, en düşük tüketim ise sabahın erken saatlerinde, saat 07.00'de 36 bin 993 megavatsaat olarak kaydedildi. Bu düşük tüketim seviyesi, genel olarak sanayi tesislerinin henüz tam kapasiteye geçmediği ve konutlardaki elektrik kullanımının minimal olduğu saatlere denk geliyor. Sabah 07.00 ile öğle 15.00 arasındaki yaklaşık 15 bin 454 megavatsaatlik tüketim artışı, ülkenin günlük yaşam ritminin enerji tüketimine nasıl yansıdığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Bu dalgalanma verisi, elektrik şebekesi yönetimi açısından da kritik bir önem taşıyor. Enerji planlamacıları, bu tüketim desenlerini dikkate alarak üretim planlaması yapıyor ve şebeke dengesini korumaya odaklanıyor. Özellikle zirve saatlerdeki yüksek talebe karşılık, yeterli üretim kapasitesinin hazır bulundurulması, elektrik kesintilerinin önlenmesi için hayati önem taşıyor.

Doğal gaz liderliği sürdürüyor, yenilenebilir kaynaklar güçleniyor

Türkiye'nin elektrik üretiminde kaynak dağılımına bakıldığında, doğal gaz santrallerinin yüzde 23'lük payla liderliğini sürdürdüğü görülüyor. Bu oran, hem doğal gaz santrallerinin esneklik avantajı hem de talep değişimlerine hızlı uyum sağlayabilme kabiliyetinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Doğal gaz santrallerinin, hem temel yük hem de yoğun talep saatlerinde devreye girebilme özelliği, Türkiye'nin enerji mix'inde önemli bir yer tutmasının temel nedenlerinden biri.

İkinci sırada yer alan ithal kömür santralleri, yüzde 21,1'lik payla Türkiye'nin elektrik üretimine önemli katkı sağlamaya devam ediyor. Kömür santrallerinin, özellikle temel yük talebini karşılamadaki kararlı performansı, enerji güvenliği açısından kritik bir rol oynuyor. Ancak, çevre dostu enerji kaynaklarına geçiş sürecinde, bu oranın zamanla azaltılması hedefleniyor.

Üçüncü sırada yer alan barajlı hidroelektrik santralleri ise yüzde 13,4'lük payla yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Hidroelektrik santrallerinin, hem temiz enerji üretimi hem de su kaynakları yönetimi açısından çifte fayda sağladığı uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Özellikle yağışlı dönemlerde hidroelektrik üretiminin artması, doğal gaz ve kömür santrallerine olan bağımlılığı azaltıyor.

Bu üretim dağılımında dikkat çeken bir diğer husus ise, rüzgar ve güneş enerjisi gibi diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının da toplam elektrik üretimine giderek artan oranlarda katkı sağlaması. Türkiye'nin yenilenebilir enerji hedefleri doğrultusunda, önümüzdeki dönemde bu kaynakların payının daha da artması bekleniyor.

İhracat atağı dikkat çekiyor: Komşulara enerji köprüsü

Türkiye'nin enerji alanındaki bir diğer başarı hikayesi ise elektrik ihracatı rakamlarında kendini gösteriyor. Dünkü veriler, ülkenin 13 bin 68 megavatsaat elektrik ihracatı gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor. Bu rakam, Türkiye'nin sadece kendi enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda bölgesel bir enerji merkezi olma yolunda attığı kararlı adımların bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Türkiye'nin elektrik ihracatı yaptığı ülkeler arasında Bulgaristan, Yunanistan, Gürcistan ve Irak gibi komşu ülkeler bulunuyor. Bu ihracat, hem ekonomik açıdan döviz girdisi sağlarken hem de Türkiye'nin bölgedeki enerji güvenliğine katkı sunduğunu gösteriyor. Özellikle komşu ülkelerin enerji krizleri yaşadığı dönemlerde, Türkiye'nin bu desteği, diplomatik ilişkileri güçlendiren önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Öte yandan, Türkiye'nin 5 bin 986 megavatsaat elektrik ithalatı da gerçekleştirdiği görülüyor. Bu ithalat, genellikle belirli saatlerdeki yoğun talep veya bakım nedeniyle durağa alınan santrallerin kapasitesini telafi etmek amacıyla yapılıyor. İhracat ve ithalat arasındaki 7 bin 82 megavatsaatlik net ihracat fazlası, Türkiye'nin enerji dengesindeki olumlu tabloyu destekliyor.

Ankara Keçiören’de 4+1 dubleks ve 3+1 daire mahkemeden icradan satışta
Ankara Keçiören’de 4+1 dubleks ve 3+1 daire mahkemeden icradan satışta
İçeriği Görüntüle

Bu ihracat performansı, aynı zamanda Türkiye'nin enerji altyapısının güvenilirliğinin de bir göstergesi. Komşu ülkelerin Türkiye'den elektrik ithal etmeyi tercih etmesi, ülkenin enerji üretimindeki kalite ve sürekliliğe olan güvenin bir yansıması olarak kabul ediliyor. Uzmanlar, bu trendin devam etmesi halinde Türkiye'nin bölgesel enerji hub'ı olma hedefine daha da yaklaşacağını belirtiyor.

Gelecek projeksiyonları ve sürdürülebilirlik hedefleri

Bu olumlu elektrik üretimi ve tüketim verilerinin ardından, uzmanlar Türkiye'nin enerji sektöründeki gelecek projeksiyonlarını da değerlendiriyor. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artması, önümüzdeki dönemde elektrik üretimi mix'inde önemli değişikliklere yol açması bekleniyor.

Hükümetin açıkladığı enerji stratejisine göre, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretimindeki payının yüzde 50'ye çıkarılması hedefleniyor. Bu hedef doğrultusunda, özellikle rüzgar ve güneş enerjisi alanlarında büyük projeler hayata geçiriliyor. Bu gelişmeler, hem çevre dostu enerji üretimini artıracak hem de dış kaynaklara olan bağımlılığı azaltacak.

Ayrıca, enerji verimliliği çalışmaları da giderek önem kazanıyor. Akıllı şebekeler, enerji depolama sistemleri ve talep yönetimi uygulamaları, elektrik tüketiminin daha optimize edilmesini sağlayacak teknolojiler olarak öne çıkıyor. Bu gelişmeler, hem enerji maliyetlerini düşürecek hem de çevresel etkileri minimize edecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ