Ben ne zaman Hasan Tahsin denilse “ölüm adın kalleş olsun” derim.

Ben ne zaman Nâzım Hikmet denilse “ölüm adın kalleş olsun” derim.

Ben ne zaman Mustafa Kemal Atatürk denilse “ölüm adın kalleş olsun” derim.

Gidenlerin ardından ölümün yakıştırılmadığı insanlar için saygı ile söylenen ve bir özdeyiş haline gelen bu söz, Enver Gökçe’nin “Saffet Korkut için” yazdığı ‘1909-1946’ adlı şiirinin son dizesidir: “Gâvur müslüman demezdi/ Kendisi için bir şey istemezdi/ Yatak ölümü beklemezdi/ Gitti vadesi gencecikken/ Yiğitken, güzelken, incecikken/ Ölüm, adın kalleş olsun.”

Şiir dünyamızın Ahmed Arif gibi sayısal olarak az ama ölümsüz şiirler yazan Enver Gökçe’nin bir şiiri vardır ki; sanki bugünler için yazılmıştır:

OY BENİ

Türkiye yaşanmaz oldu

Her gün bir başka zehir

Görmedik

Bir bahçe, bir çiçek, bir şehir

Görmedik bir gülen

Hasılı bir ferah, bir rahat;

Uğruna çekilen,

Derttir, mihnettir

Senden yana olduğumuz sebeptir

Kollektif hayat!

***

Can Yücel’in “1972 YAZI”ndaki “Neredeyse ışığa inanmaz olacaktık/ Öyle hızla büyüyordu içimizdeki karanlık” demesine karşın Mart'ın sonu bahar diyorduk, güneş doğacak diyorduk, güneş doğdu diyorduk…

Yeryüzünde gün ışığına lâyık olmayan çok insan var ama güneş yine de her gün doğuyor. Türkiye’de de gün ışığına lâyık olmayan çok insan var ama güneş yine de her gün doğacak diyorduk. Umutlarımızı Haziran’ın Hikmet’i yönlendiriyordu: Yok öyle umutları yitirip/

Karanlıkta savrulmak/ Unutma; aynı gökyüzü altında/ Bir direniştir yaşamak”

***

31 Mart ile gördük ki “gömdüğümüz kitaplar çiçeklenmiş/ örgütlemişler baharı” güneşi doğurmuşlardı. Çok sürmedi. 17 gün sonra hak-hukuk-adalet demeden saldırıya geçildi, Ekrem İmamoğlu’nun anasının ak sütü gibi helâl mazbatası çalındı. Enver Gökçe şirinin ikinci bölümünde de İstanbul’u anlatmıştı sanki 1947 yılında: “Türkiye yaşanmaz oldu!/ Gel gör ki halimiz yaman/ Haramiler, bezirganlar elinden/ Aman el aman!/ Kesilmiş mümkünüm, çarem/ Vay ne hal olmuş memleket/ Vay ne hal olmuş vatan!/ Güzel yarim İstanbul’dan ne haber?/ Dil-Tarih’ten, Emekçi’den, Sendika’dan!/ Şiddetin sabahı yakındır, dayan dizlerim dayan..”

Ben ne zaman Hasan Tahsin dense, ben ne zaman Nâzım Hikmet dense, ben ne zaman Mustafa Kemal Atatürk dense “Ölüm adın kalleş olsun anlarım”. Ben ne zaman Enver Gökçe dense: “Demokrasi için/ Eşitlik ve hürlük uğruna” anlarım. Ben ne zaman Enver Gökçe dense: “Senin emekçin olaydım/ şen olası türküsü dost kokusu, dost selamı Türkiye!”

Ben ne zaman Hasan Tahsin denilse, Nâzım Hikmet denilse, Mustafa Kemal Atatürk denilse 23 Haziran'da “Türkiye'de her şey çok güzel olacak” anlarım...