Borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan
Ticari işletmeye anonim şirket denir.
***
Yani bir malvarlığı olacak...
Bir de o malın sahipleri...
Toprak bir mal mıdır, evet...
Yer altı madenleri mal mıdır, evet...
Hazinedeki paralar, değerli maden ve kağıtlar mal mıdır, evet...
Su kaynakları mal olur mu, evet...
***
Peki toprağın üzerindeki canlılar?
Yasalara göre, üzerinde kurulu devletin malıdır.
Kamu malı diye geçeriz hepimiz.
Başımıza bir kaza gelirse,
Biz vazgeçsek bile,
Kamu adına davalar açılır...
Nedeni de devletin malı olmamızdan kaynaklanır...
***
Bu mal deyimi aslında can sıkıcıdır.
Kendi içinde de,
Eşdeğer olarak kullanıldığında da,
Hiç birimizin hoşuna gitmediği gayet açık.
O yüzden kusura bakmayın...
***
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu'nda,
Meclis başkanının tam arkasında,
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazar...
Mustafa Kemal'a göre açılımı şudur:
“Kayıtsız, şartsız tabiriyle belirtilen egemenliği, milletin üzerinde tutmak demek bu egemenliğin bir zerresini, sıfatı, ismi ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir.”
***
Yani,
Yanisi Türkiye Cumhuriyeti,
Asla ve asla ticari bir işletme değildir.
Bu yüzden de anonim şirket olamaz.
Olamadığı gibi görülemez.
Görülemediği gibi,
Bunu düşünmek bile,
Demokrasiden zerre kadar nasiplenilmemiş demektir...
***
Türkiye Cumhuriyeti,
Kurtuluş Savaşı vererek,
Topraklarını emperyalist işgalden kurtarmış,
Dini, dili, ırkı, cinsiyeti, mezhebi ne olursa olsun.
Bu topraklar üzerinde yaşayan her canlının.
Vatanım diyebileceği yerdir.
***
Hiçbirimizin,
Hiçbir siyasetçinin, bürokratın, teknokratın,
Gelin bu vatanı şirkete çevirelim demeye,
Hakkı da yoktur, haddi de değildir...
***
Demokrasi, fikirlerimizi özgürce söyleyebileceğimiz,
Özgürce örgütlenebileceğimiz,
Peşinden gidebileceğimiz tek kavramdır.
Özgürlük kavramı içine,
Elbette saçmalama özgürlüğü de girer...
Ama unutulmamalıdır ki,
“Toprakları toprak yapan, üstündeki kandır.
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır...”
***
Anonim şirkete dönüştürülmüş bir vatan,
İflası için ancak emperyalizmden medet umar.
Onun da sonu;
Sabaha karşı, İstanbul'dan İngiliz zırhlısıyla,
Şirketinden kaçmasıyla biter...
