İşler, turizmde yerel yönetimlerin en az turizmciler kadar önemli olduğuna işaret ederek, "İzmir'de tarih var, doğa var. Sağlık turizmi, spor turizmi imkanları var. Ama kadersizlik de var. Sayın Aziz Kocaoğlu az buçuk da olsa turizme önem veriyordu. Kendisinden sonra gelen Sayın Tunç Soyer'den gereken destekleri göremedik. Şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay ise 'İzmirin turizme ihtiyacı yok' açıklaması tam bir talihsizlik oldu. Siyasettin İzmir turizminden elini ayağını çekmesi lazım" dedi. Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Bırliği'nin (ETİK) yönetim kurulu toplantısı Foça MW Fhokaia Beach Resort Otelde gerçekleştirildi. Toplantıya ETİK Başkanı ve TÜROFED Başkan Yardımcısı Mehmet İşler başkanlık ederken yönetimde yer alan otelciler de katıldı. Toplantının başında Foça'nın tarihi ve ETİK'ın kuruluş serüveni birer filmle anlatıldı.
MW Fhokaia Genel Müdürü Bilge Durdu bir "hoşgeldiniz" konuşması yaparken, önümüzdeki 2025 yeni turizm sezonunun hayırlı ve bol kazançlı olmasını diledi. Ardından turizm araştırmacısı Erol Karabulut, "Kırılan Filiz İzmir Turizmi" temalı geniş bir sunum yaptı. Karabulut, Antalya, İstanbul ve Muğla kıyaslamalı ve yurtdışı verileriyle harmanladığı sunumunda, İzmirin bu illerin gerisinde kaldığını ve mutlaka bir çıkış yolu bulunmasının gerekliliğini anlattı.
Hilton Garden Inn Genel Müdürü Sevil Görgülü ise yaptığı konuşmada Çeşme'nin dünyanın ünlü sanatçılarını ağırlayacağı, stğtyo kayıtlarını yapabileceği bir merkez haline gelebileceğini söyledi.
Daha sonra söz alan ETİK Başkanı Mehmet İşler şunları söyledi: "Tanıdığınız yeni bir genç bir kuşak var. Bu kuşak beslenmeye çok dikkat ediyor. Vücuda soktuğu besine çok dikkat ediyor sağlıklı olmasına. Sporuna dikkat ediyor. Öyle araca yakıt koyduğumuz gibi araca ne yakıt koyarsan koşuyor hissi mantığında değiller. Seçilmiş özel bir beslenme biçimini tercih ediyorlar. Kendilerine zaman ayırıyorlar. Bizim jenerasyon gibi öyle çalışmıyor. Benim diyor çalışma saati dışında sporum ve özel hayatım var diyor. En çok da doğaya şu anda kendilerini adıyorlar. Doğanın içinde olmak istiyorlar. O yüzden biz İzmir turizmi olarak bu rakamlara baktığımızda işte Antalya ile İstanbul almış başını gidiyor. Onlar gitsinler. Biz her zaman ETİK olarak bir programımız var. Bunu hep söylüyoruz. Kendi nüfusumuz kadar turist ağırlamak istiyoruz. O da şu andaki hedefimiz 5 milyon.
Nitelikli turist ağırlamak istiyoruz ve mümkün olduğu kadar her şey dahilinde dışına çıkmak istiyoruz. Peki sorun ne? Sorun son 10 yıldan beri ekranda da gördünüz. İzmir turizmi 2 milyon funtını aşamıyor. Yani biz 10 milyon 15 milyon istemiyoruz ama biz 2 milyon da istemiyoruz.
Bunun nedenlerine baktığımızda özellikle turizmin en önemli ögesi yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimlerin turizme bakışı çok önemlidir. Geçmişe dönüp baktığımızda turizmcileri olarak eleştirdiğimiz Sayın Kocaoğlu aslında turizme hem Gaziemir'deki fuarla hem de İzmir'e doyamazsın sloganlarıyla pandemide dahil birçok alanda destekler verdi. Biz Aziz Bey'den daha iyi beklerken son iki tane yerel yönetimden gelen Sayın Soyer ve şu andaki Sayın Tugay hele hele Tugay ilk seçildiği zaman da dile getirdi. Ben İzmir'i bir turizm kenti ve şehri düşünmüyorum dedi. Tabii ki genel yönetim turizmde çok önemli. Maalesef biraz İzmir'in bu kadersizliği diye görüyorum.
Oysa İzmir'in gerek kültürel değeri, gerek gastronomi işi, doğası, gerekse turizm değerleri bence bugün Antalya'dan ve Muğla'dan bile çok zengin. Turizm demek sadece kum deniz güneş demek değil. Turizm çeşitliliği çok önemli. İzmir'de sağlık turizmi var. İzmir'de kültür var. Gastronomi var. Kongre var. İzmir'de spor turizmi var. 12 aylık bizim turizm yapma şansımız var. Ancak dediğim gibi sadece turizmcilerle olmuyormuş. Aslında bu işin şehrin dinamizmi olan özellikle yerel yönetimin başkanı olmak adına Kültür ve Turizm Bakanlığı ile il bir işbirliği İzmir'e de bir konsept ve başarı getirip yeni bir format atılması gerekiyor. Tam bu anlamda Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ersoy sektör Üçü'nden gelip bir Çeşme projesi yarattı. Bu Çeşme projesi biz turizmciler tarafından büyük takdir gördü.
Ama gördüğümüz kadarıyla o da siyasete kurban gitti ve İzmir yine burada siyaset üstü düşünemeyerek Çeşme projesini de böylece siyasete kurban ederek İzmir bize kalırsa bir şansı daha ıskaladı. Hepiniz göreceksiniz şu anda davaya düşmüş olan Çeşme projesi ileriki yıllarda rantiyenin kurbanı olacak ve orada yazlıklar çıkacak.
Ve hiç kimse oradaki doğayı, hiç kimse oradaki sözü edilen araziyi korumak, gelecek nesillere taşımak derdine değil oradaki o alanlardan turistik tesisler yapılmak, planlı turizm projeleri yapılmak yerine oranın tekrar İzmir'deki inşaat sektörüne ve rant ye kurban edileceğini ileriki yıllarda göreceğiz.
Oysa o proje çevreci, yeşil, doğayla içe, ve ilk defa sahilin halka Boş bırakıldı. Halkın rahat kullanabildiği, arka tarafında Netflix'lerde film platolarının olduğu, hastanenin olduğu, lojmanların olduğu bugüne kadar Türkiye'de ele alınmadığı 84'ten sonraki ilk planlı bir projedir. Biz sektörümüz olarak orada birçok kardeşimiz iş bulacak, esnaf kardeşimiz, tedarikçiler orada iş bulacak.
İzmir'de nitelikli bir turizmden pay alacaktı. Ama her zaman söylüyorum artık turizmin siyasi siyaset üstü düşünülmesi lazım. İzmir için bir siyaset üstü duruş gerekiyor. Biz hepimiz İzmirliyiz. Bizler burada bağlı olduk. Bizden sonrakilerde burada var olacak.
İzmir'in siyaset üstü düşünceler ve turizmin de top yokluğun ele alınması gerekiyor ve biz turizmciler olarak da bu anlamda aslında bir altın yumurtlayan şehrimiz olan İzmir'in ön plana çıkartarak masaya yatırılarak ödüllendirilmesine gerek ve onun içinde diyoruz ki lütfen siyasetçiler elinizde Bizi İzmir turizminden çekin. Ve biz İzmir turizmini hep birlikte eski yıllarındaki o parlak öncü ve lider haline çeviririn.
İzmir ilklerin ve öncülerin şerefidir her daim. Ve biz burada da tekrar o ilkleri ve öncülerini olarak yeni bir konsept ile yeni bir yaklaşımla ve yeni bir bakış açısıyla yeniden İzmir turizmini hep birlikte ayağa kaldıralım istiyoruz. Ben kısaca değerli turizmci kardeşlerim ana görüşleri bu şekilde birlikte toplamak istiyorum. Kısaca şu var başka İzmir yok. Hepimiz burada yaşıyoruz.
İzmir'i korumak hepimizin görevi. Doğayla, çevreyle barışıp Yeni sürdürülebilir bir turizm modelini ağaç boyuna geçmeyen ama planlanmış bir turizm modeliyle yeni İzmir'i yaratalım. Bu rakamlar bizim ayıbımızdır. Ama biz bu rakamları bir Antalya İstanbul gibi istemiyoruz. Dediğimiz gibi nüfusumuz kadar turist istiyoruz, nitelikli istiyoruz.
Bu konuda turizmci arkadaşlarıma göre düştüğü kadar değerli yerel yönetime, iktidara, merkezi yönetime ve hepsinden daha önemlisi Sesimizi duyuracağınız, soluğunuz olacağınız siz değerli basına da büyük ihtiyacımız var. Tekrar bu vesileyle aramızda bulunduğunuz için ve sizlere ağırlamanın şerefine nail olma şansını verdiğiniz için de hepinize tüm millet ve kurulu olarak ayrı ayrı teşekkür ediyoruz efendim. Tekrar ayağınıza sağlık. İyi ki geldiniz.