Şiddetin her türlüsü var.
Adaletsizlik ise diz boyu.
Kanun dediğiniz şey,
Adamına göre beraat,
Adamına göre idam nerdeyse.

Ege Denizi'nde yitirilen,
Onca insana karşılık,
Alacağımız euroları sayarken,
İstikrar şehitlerimiz artıyor.

Köylü diyor ki “yanıyorum”
Memur diyor ki “perişanız”
İşçi diyor ki “bittik”
İşadamı zaten “sus pus” olmuş...

Benden size uyarı...
Kimselere bulaşmayın,
Bırakın kavga etmeyi,
Tartışsanız millet öfke küpü...

Evde, işyerinde, yolda,
İnsanlar o kadar mutsuz ki,
Herkesin elinde “akıllı” telefon,
Kendi aklını arar olmuş...

Böyle zamanlarda en iyisi,
Komedi filmi seyretmek,
Ya da bol bol fıkra okumak.
Akıl sağlığımızı korumak için.

Bu hafta sonu fıkramız hazır,
Anlatılan odur ki;
Bir albay, bir er, bir yaşlı kadın,
Ve bir de genç kız trende,
Aynı kompartmanda,
Yolculuk etmektedir...

Tren bir tünele girip,
Kompartman karardığı zaman,
Bir öpücük sesi,
Ve ardından tokat sesi duyulur.

Tünelden çıktıktan sonra,
Yaşlı kadın “Aferin genç kıza.
Nasıl yapıştırdı tokadı”
Diye kafasını sallamaktadır.

Aynı anda genç kız da,
“Zevksiz herif, bu morukta
Ne buldu ki, bir de
Öpmeye kalktı ama kadın da
İyi yapıştırdı” diye düşünmektedir.

Albay ise “Ulan bizim eşoğlusu er,
Kızı öptü, tokadı biz yedik” diye yanarken
Er de içinden şöyle düşünmektedir:
“He he he. Aferin lan bana.
Elimi öptükten sonra,
Nasıl yapıştırdım tokadı Albaya...”

Kıssadan hisse;
Öyle zamanlar vardır ki,
Karanlık tüneldesinizdir.
Bir tokat sesine bakıp,
Fikir yürütmeye kalkmayın,
Tokadı kimin yediği,
Hiç belli olmayabilir...