Türkçeye, Fransızca “terreur” sözcüğünden geçmiş olan terör sözcüğü Latince “terreo” fiilinden türemiştir. “Terreo” fiilinin anlamı ise “korkutuyorum”dur. Buradan türeyen terror ise “büyük korku, dehşet, dehşet veya korku objesi” gibi anlamlara gelir.
Terör uygulayan organize çeşitli gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denilmektedir.

***

Her Kanun Hükmünde Kararname'de olduğu gibi önceki gün yayınlanan KHK'da da birçok devlet memuru görevinden “ihraç” edildi. Gerekçe olarak da; “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve ekli listede yer alan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır” denildi.

***

Bu gerekçeye bakarsanız, kamu görevinden çıkarılanlar “terörist” değil.
Peki nedir?
Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilenler...”
Yani, bu kişiler, milli güvenliğe karşı faaliyette bulunan gruplara “üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı tespit edilenler”dir...
Karmaşık iş...

***

Terörist değilsiniz ama milli güvenliğe karşısınız.
Nesiniz o zaman?
Karşısınız.
Peki nedir devletin milli güvenliği?
Bir devletin milli savunma ve dış ilişkilerini kapsayan ortak bir kavramdır. Özellikle, herhangi bir yabancı ulus veya uluslar topluluğuna karşı askeri ve savunma üstünlüğü; dış ilişkilerde üstün bir konum; iç veya dış kaynaklı, açık veya örtülü şekilde söz konusu olabilecek düşmanca yahut yıkıcı eyleme karşı başarıyla direnme yeteneğine sahip savunma duruşundan kaynaklanabilecek bir durumdur.”

***

İbrahim Yazıcı.
Kültür Bakanlığı kadrosunda İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın şefi.
Aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun kültür-sanat danışmanı.
Aynı zamanda Fazıl Say ile birlikte Nazım Oratoryosu'nu üretenlerden biri.
Düşmanca yahut yıkıcı bir eylem hazırlığındaymış demek ki...
Bilememişiz...
Bence yönettiği orkestranın sesinin yüksek bulup “rahatsız” olan biri ihbar etmiştir.
Şefini “ihraç ettiğiniz” orkestra ne olacak?
Yazıcı orkestrasını “örgütlemiş” olabilir, tehdit kaynağıdır belki...

***

İbrahim Kabaoğlu.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku kürsüsü başkanıdır.
Bir zamanlar hazırladığı “azınlık raporu” ile bayağı tepki çekmiştir.
Aynı zamanda Birgün Gazetesi yazarıdır, solcudur...
Son Anayasa değişikliği hakkında “padişahın bile partisi yoktur” gibi kısa ve özlü bir tümce ile işi özetlemiştir.
Farkında olmadığımız “devletin milli güvenliğine karşı” olanlardanmış.
En azından “mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı tespit” edilmiş.
Peh...

***

Liste uzayıp gidiyor.
Bilmediğimiz, öğrenemeyeceğimiz ne hikayeler vardır oysa.
Bulup yazsanız “iltisaklı” suçlamasıyla karşılaşabileceğiniz cinsten.

***

Oysa, çağdaş bir hukuk devletinde, hukukun genel ilkelerinin, uluslararası hukukun emredici
kurallarının, insan haklarının, uluslararası ceza hukukunun bağlayıcı ve bireysel cezai sorumluluğu öngören kurallarının görmezlikten gelinmesi mümkün değildir.
Bizde ise mümkündür...
O yüzden yalnızca seçimlerde elde edilen çoğunluğun “millet iradesi” denerek ucu açık, sınırsız
ve yargı denetimi dışında kalan uygulamaları bunca insanı bir KHK ile işinden gücünden edebilmektedir.
İşte bu sonuç çağdaş bir yönetim olamaz.
Olursa da adına “devlet terörü” denir...