Göztepe- Trabzon maçı öncesi futbolcuların mevkilerine göre eşleşmeli analizlerinin ardından, Süper Lig kalitesindeki bir diğer karşılaşmayı da analiz etmemek olmaz; Altay-Akhisarspor. İkisi de gerek oyuncu kaliteleri, gerek geçmişleriyle futboldan uzak insanlara sorulsa hala Süper Lig'deler cevabı alınacak takımlardır. Evet Akhisarspor daha geçen sene Süper Lig'e veda etti ama 17 yıldır Süper Lig'den uzak olan Altay'ı uzak deplasmanlara gittiğinizde insanlar hala Süper Lig'de zannediyor. Çoğu kez yahit olmuşuzdur. Zaten bedenen olmasa da ruhen, yetiştirdiği futbolcularla, teknik adamlarla 17 yıldır Süper Lig'de değil mi siyah beyazlılar? Akhisar peki. İstanbul takımlarının belalısı Akigolar, üst üste 7 sezon Süper Lig'de kaldığında özellikle başa bela forvetleriyle rakiplerinin canını yaktı. Önce Gekas, ardından Niasse ve son olarak Rodallega, Akhisar denilince ilk akla gelen mitler oldu. Bu kadar güzellemeden sonra iki takım oyuncularının pozisyonlarına göre analizlerini yapalım. Bakalım pazar günkü mücadelede sonuç ile ilgili olarak elimize bir veri geçebilecek mi?

**

Cihan Topaloğlu-Gökhan Değirmenci : Altay'da 27 yaşında 2. baharını yaşayan Cihan, 1 numaralı kaleci kazağını almak için zor yollardan geldi. 3. kaleci olarak transfer edilen file bekçisi tırnağıyla kazıya kazıya eldivenleri kapmayı başardı. 2 yıldır Altay'ın en büyük eksiği olarak görülen kaleci pozisyonunu en azından idare etmeye çalışıyor. Gökhan Değirmenci ise TFF 1.Lig'in en deneyimli kalecilerinden ve yüzünün eskidiğine bakmayın yaşı daha 30. Büyük ihtimal önüne yine Süper Lig fırsatı gelecektir.

***

Erhan Kartal-Tolga Ünlü: Orjini Süper Lig olan bir oyuncu kısa sürede 2. Lig'e kadar düşmüşse ondan bir hayır göremezsin. Sercan Yıldırım, Batuhan Karadeniz zirveden alt liglere düştüler ve tekrar yukarılara çıkmaları çok zor. Ama Erhan herkesi şaşırtan inanılmaz bir çıkış gösteriyor. Mevkisindeki rakipleri Murat Uslu ve Yasin Palaz'ı 2 boy fark atan 26 yaşındaki oyuncu, Süper Lig'de şans bulmayı hakediyor. Tolga Ünlü ise Konyaspor'da tıpkı Ömer Ali gibi büyük ümitler beslenip yıldız çıtasını geçemeyen isimlerden.

***

Abdülhamit Yıldız-Uğur Kuru: İki futbolcu da sağ bekten stopere evrilme modasının ürünlerinden. Hem hızı hem de ayağının düzgün olması sebebiyle defansta yeni kariyer yapanlardan. Abdülhamit, KSK döneminde, Uğur Kuru da Altınordu'da Hüseyin Eroğlu'nun dahiliğinde tandem oyuncusu oldular. Birbirine çok benzeyen futbolcular arasında çok güç farkı yok.

***

Abdülkerim Bardakçı-Edin Cocalic: Altay'ın bir numaralı stoperi olan Abdülkerim, TFF 1. Lig'deki ender sol ayaklı savunmacılardan. Ancak biraz denge sorunu olduğu malum. Korona sonrası dönüşlerde futbolculardaki koordinasyon sorununu hepimiz görüyoruz. Bundesliga'dan sonra yeni başlayan ligimizde de çokca kırmızı kart çıkıyor. Abdülkerim de karta yakın bir oyuncu. Aynı yorumu Cocalic içinde yapabiliriz. İki oyuncudan biri takımını eksik bırakırsa şaşırmamalı.

***

Özgür Özkaya-Musa Nizam: Özgür'e gizli kalmış yeteneklerden diyebiliriz. Tıpkı Göztepeli Berkan Emir gibi, bir gün Süper Lig'de vitrin yaparsa onun adını çok duyabileceğimiz bir yetenek. Musa Nizam ise teknik direktörlerin oyuncuları her pozisyonda oynatma fantazisinin kurbanlarından. Antalyaspor'da çok iyi sol bek iken, zamanla stoper, önlibero denendikçe melekeleri köreldi ve son olarak Akigo'da orjinal pozisyonuna döndü.

***

Yılmaz Özeren-Rajko Rotman: Her ligde oynayabilecek savaşçılık mevcut Altay'lı Yılmaz'da. Trabzonsporlu Sosa bizim Bölgesel Amatör Lig'de paspas olur ama Yılmaz amatör ligden Süper Lig'e kadar 4 farklı arenada takımının en iyisi olur çıkar. Pis işleri yapar. Rotman da bu versiyonun Süper Lig görmüş sürümü. Futbolseverlerin çalım yapmıyor diye sevmediği, ama teknik direktörlerin alan kapatıyor ve disiplinli diye sevdiği tarz ön liberolardan. Tayfur Havutçu, Maldonado ve Suat Kaya gibi

***

Andreas Tatos-Elmar Bjarnason: Temposu düşük 1990'lı yıllarda oynasa Tatos'dan iyisi olmazdı. Büyük ihtimal Yunanistan'dan Altay'a değil, Serie A'ya transfer olmuştu. Saf bir yeteneğe sahip olan Yunan maestro, TFF 1. Lig'de IQ testi yapılsa ilk 5'e girerdi sanırım. Ama düşük temposu, acımasız ve kapitalist üst liglere göre değil. Bu hali bile Altay'ı şampiyon yapmaya yeter. Bjarnason ise Mehmet Altıparmak'ın son dönemde nereye gitse götürdüğü öğrencilerinden. Hatay'ı şampiyon yaparsa İzlandalı'yı transfer ederse şaşırmayalım.

***

Anton Putsila-Ergin Keleş: Yılmaz Hoca 4-4-2, Yalçın Koşukavak 4-3-3 oynattığı için bir forvetle 10 numara eşleşmek zorunda kaldı. Putsila genetiğinin verdiği soğukkanlılıkla verilen işi mükemmel yapıyor. Gerek forveti ikiliyor. Gerekse de orta sahayı üçlüyor. Altay Süper Lig'e çıkarsa 11'e ilk adı yazılması gereken adamlardan. Ergin Keleş ise TFF 1. Lig'in kadrolu forvetlerinden. Çalışkan, hırslı, hafife alırsan başına iş aldırtacak cinsten.

***

Leandro Kappel-Burhan Eşer: Kappel, TFF 1. Lig'in Onyekuru'su desek abartmış olmayız. Defansın arkasına yaptığı koşular, kıvrak çalımları ve bitiriciliğiyle Marco Paşa'nın en önemli ortağı Kappel.

Burhan Eşer ise yıllanmış şarap gibi her geçen yıl tadına doyum olmuyor. Genç oyuncu takıntısı olan hocalara ders veriyor. İki oyuncunun da güçleri eşit.

***

Kerim Avcı-Erhan Çelenk: Altay'ın 10 numarası, sakatlıklardan bir türlü Altınordu'dan bildiğimiz öldürücü paslarını ve gollerini henüz izletemedi. Kalan haftalarda gerçek Kerim'i görürsek, Altay daha rahat Süper Lig'e çıkar. Erhan Çelenk ise tıpkı Bjarnason gibi Mehmet Altıparmak'ın üst lige çıkma anahtarı olan futbolcularından. İki futbolcu arasında perk fark görünmüyor.

***

Marco Paixao-Sokol Cikalleshi: Futbolcu eşleşmesinde en büyük farkın olduğu kısım santrfor pozisyonu. Kariyer hesaba katıltığında Cikalleshi'yi önde görebilirsiniz ama Marco Paixao TFF 1. Lig'in Metin Oktay'ı olma yolunda hızla ilerliyor. 1 gömlek değil 2 gömlek bile üstün Akhisar'ın Arnavut'undan. Altay galip gelecekse Paixao farkıyla kazanacaktır.